Kumsal'la Meriç'in yakınlaşmalarının üzerinden bir gün daha geçmişti. Meriç'in gitmesine de bir gün kalmıştı. Tüm işlerini bitirmiş olmanın verdiği rahatlık vardı üzerinde. Kumsal dün yaşanılanlardan sonra Meriç'le daha az muhabbete girmeye çalışıyordu.
Meriç Kumsal'ın aksine fazla rahat davranıyordu.
''Dışarı çıkmak ister misin? Gezmeden dönmeyelim İstanbul'a.''
İyi fikirdi aslında ama Meriç'le gezmek isteyeceği son şeydi.
''Benim daha 4 günüm var. Sen gezmek istiyorsan kendin gezebilirsin.''diyerek omuz silkti.
Meriç, kızdaki inada söyleyecek laf bulamıyordu. Ama bozuntuya vermeyerek
''Haklısın daha 4 günümüz var.''
Kumsal duyduğu cümleyle dehşet içinde Meriç'e döndü.
''Günümüz var derken? Sen yarın dönmüyor musun?''
Meriç yüzüne büyük bir sıkıntılı ifade yerleştirmeye çalışırken ''İşler uzadı.''
Kumsal nedense hiç inanmamıştı çünkü yüzündeki sıkıntıya rağmen sesinde keyifli bir ton vardı.
''Şaka yapıyor olmalısın seninle 4 gün daha mı birlikte kalacağız?''
''Dehşet içinde konuşmasana. Benimle birlikte yaşamak bence aşırı keyifli. Hep benim gibi bir ev arkadaşı hayal etmiştim.''
Kumsal boğazında oluşan yumruyu yok saymaya çalışarak ''Erken sevinmişim.''diye itiraf etti. Ve her nedense bu olayın baştan itibaren plan olduğunu düşündü. Meriç'in karşısında gayet rahat davranan tavırları Kumsal'ın sinirlerini zıplatıyordu. Ama susmayı tercih etti. Meriç'le uğraşacak gücü kalmamıştı önemli olan hasta raporları vardı onları incelemeliydi.
Yandaki masaya kurularak elindeki dosyaları yığdı. Madem o, sıradan bir durumdan bahseder gibi davranıyordu Kumsal'da aynı şekilde davranacaktı. Bundan sonra İstanbul'da görüşürler miydi bilmiyordu ama sürekli karşısında çıktığına göre de tekrar karşılaşma ihtimalleri çok yüksekti.
Çalan telefonun sesiyle elindeki kağıtları masaya bırakarak telefonunu aldı.
''Evet anneciğim bitti ameliyatım. Son iki ameliyatım kaldı.''
''Hayır hiçbir sorun yok. Güzel bir ülke. Kendinize dikkat edin.'' diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Meriç odanın içindeki küçük mutfağa doğru ilerledi. Ocağın üstünden cezveyi alıp raflardan iki kupa bardak aldı. Doldurduğu kupanın üstünden bir yudum içti. Diğer kupayı da genç kızın masasanın üzerine koydu.
Kumsal işine öyle odaklanmıştı ki bardağın sesiyle yerinden sıçramış başındaki Meriç'e bakmıştı. Bakışları tekrar masanın üzerinde dumanı tutan kahve kupasına kaydı.
''Teşekkür ederim.''dedi. Az önceki düşüncelerinin aksine gülümseyerek konuşmuştu. Meriç ona nasıl yaklaşırsa o da istemsizce ona o şekilde yaklaşıyordu.
Meriç başına yan yatırarak gülümsedi. ''Sence de bugün fazla çalışmadın mı? Dinlenmelisin?''
''Son dosya bitmek üzere.'' derken Meriç'le dün olan yakışmalarından sonra ilk defa onunla bu kadar rahat hiçbir şey olmamış gibi konuştuğunu gördü.
Meriç elindeki kupayı masaya bırakarak ellerini genç kızın omzuna koydu. Kumsal yerinde kasılmış bir şekilde bekledi. Meriç olumsuz bir tepkiyle karşılaşmayınca parmaklarıyla genç kızın omuzlarına masaj yapmaya başladı. Yavaş yavaş elleriyle ovuştururken parmakları bilindik bir şekilde genç kızın omzunda hareket ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ HUZUR (TAMAMLANDI)
RomanceKalp ve Damar Cerrahı olan Kumsal ile yolları kesişen bir gencin aşk hikayesi? Her şey bir mesajla mi başlamıştı yoksa göz ardı ettiği bir durum mu söz konusuydu? "Yaklaşık üç aydır kalbim deli gibi atıyor, nefesim kesiliyor.Seni gördüğüm andan ber...