Elektitik sorununu çözdükten sonra artık kendi evimizin, busefer su sorununu çözdük, emin olun susuz hayat elektriksiz hayattan çok daha zor,okulun yakınındaki tulumbadan bidonlarca suyu beşinci kattaki mutfağa taşımak... işkence gibi... ama artık elektiriğimiz olduğu için artık su musluklardanda akar olmuştu.
Elektirik geldiği için artık okulun dondurucu odasını (kusura bakmayın ismini hatirlamıyorum.büyük , soğuk oda, restoranlarda olan) kullanabilirdik.
Amacımız, zombi salgınından sonra sayıları çılgın gibi artan geyiklerden avlamakı.
Yanımıza iki, uzun menzilli av tüfeği ve iki susturucu alıp yola çıktık.
Av bölgesine geldiğimizde ilk yaptığımız şey,geyiklerin bizi farkedememesi için kurduğumuz av çadırıydı, çadıra girip geyiklerinkine benzer sesler çıkartınca ilerideki araçların arasından bi geyik çıkageldi ikimizde geyiğe hedef alıp geriye doğru saydık
-üç
-iki
-bir ...
Geyiği hızlıca temizleyip iki büyük parça halinde motorlarımıza yükleyip yola koyulduk.
Etleri büyük dondurucuya (artık böyle diyecem) koyup tekrar av sahasına gittik, çünkü 21 ekimdeydik (zombi kıyametinde olsak bile tarihe önem veriyorum)ve önümüz kıştı eğer kışı sağ sağlim geçirmek istiyorsak depoları tamamen doldurmalıydık, bundan önceki kışları hatırlıyorum da... açlıktan karga yemiştik.
Tekrardan av sahasına giderken aniden arkamızdan gelen mavi ceketli bi motorcunun bana ateş etmesiyle kendimi yerde buldum,o an adamın tam kafasından vurmayı denesemde kurşunu denk getiremedim.
Emir yanıma geldiğinde birşeyimin olmadığını fakat motorun,benzin deposunun gelindiğini gördük,o adamın arkasından birsürü küfür edip bunun bize bir yarar sağlamayacağını düşünüp yedek bi depo bulmak için,önce motoru ağaçlar arasına gizledik sonrada emirin motorununarkasına binip eski bi tamirci dükkanına gidip, orada bir saaat boyunca zombileri temizleyip,en sonunda tepoyu alıp motorun yanına döndük fakat motorun bıraktığımız yerde olmadığını gördüğümüzde bildigimiz tüm küfürleri o adama yağdırdık.
Emir aniden yere bakınca,bozuk asfalttaki benzin izlerini gördük.
Birlikte izleri yaklaşık 15-20 dakika takip edince kendimizi aynı yeşil ev kampındaki gibi bi kampın önünde bulduk.
Kapıya yaklaşınca iki silahlı adam bize doğru silah tutunca ellerimizi omuz hizasında iki yöne açıp "sakin olun bela olmaya gelmedik yalnızca buranın lideri ile konuşmak istiyoruz" diyince adam "peki neden" diye sorunca "önemli bi mesele,kayıp bi motor ile ilgili" diyince adam busefer yüzünü asıp "olmaz giremezsiniz" demesi bizi hüsrana uğrattı fakat arkadan geken iriyarı, 45 yaşlarında siyah deri ceketli ve kot lantolonlu ve hafif beyaz sakallı bi adam bizi kampın içeri aldı bizde ona derdimizi anlatınca silahlı adamlara "buradan bozuk bi motor ile birisi girdimi"diye sorunca adamların "hayır" demesi işi biraz bozdu, emir "bir dakika" diyip cebinden bi çakmak çıkartıp yerdeki benzin kalıntısını yakınca bu küçük alev çizgisi yanıp ilerde sağ tarafa doğru ilerlediğini görünce emir "benim diyecek başka birşeyim yok"diyip çakmağı cebine attığında, adam gülümseyip emirin sırtını sıvazlayıp bir anda yüzünü asıp adamlara "sizlerle sonra görüşücez" diyip çizgiyi takip etmeye başladık.
Çizginin sonuna vardığımızda motorumun bi tamircinin önünde hele birde beni vurmaya çalışan adamın ellerinde gören emir aniden adamın yakasından tuttuğu gibi onu duvara sabitlemişti, adanm tamirciye bunun doğru olup olmadığını sorduğunda emirden çekinerek "onları maykcı zannetmiştim" diyince emir benden aldığı depoyu aldığı gibi o adama verip "şimdi hatanı telafi et ve şu depoyu tak"der demez adam emirin korkusuyla çoktan işe koyulmuştu bile.
Sakallı adam bizi evine çağırıp yemeğine konuk etti ve yemeten sonra ise sohpete başladık adam söze başlayıp "ben hasan bu kampın lideriyim biz buraya direniş kampı diyoruz direndiğimiz seyler ise herkes gibi,zombiler" emire dönüp gülümsedi ve "evlat bana gençliğimi hatırlıyorsun" diyip olanlar için özür diledi ve sözü bize bıraktı bizde önemli olmadığını söyleyip başımızdan geçen seyleri ve aylar sonra gelen elektririğin bizim işimiz olduğunu anlattık.dışarı çıktığımızda emire olan korkusundanmıdır bilem adam depoyu çoktan takıp fullemişti bile sanırım adamın biraz saf bi tipi olması da bununla ilgiliydi.
Hasan abi bizi bugün burada konuk etmek istediğini bu şekilde de elektirik konusundada teşekkür etmek istediğini söylediğinde bu daveti geri çevirmeyip kabul ettik.
O günü direniş kampında geçirince kampla ilgili şunları öğrendim:
Yeşil ev kampının aksine burada yoğun olarak takas,kullanılıyor kimse mantıklı bir şekilde karşılıksız birşeyler vermiyordu.
Ayrıca burada herkes kendi başına yemek yiyordu, yani toplanıp yemek yenmiyordu, zaten havalar soğuduğu için yeşil ev kampıda bu işe ara verdi.
Ama en farklısıysa burada yeşil ev kampının aksine burada silah ta satılmasıydı.
Sabah olupta hasan ağbiye teşekkür edip direniş kampından ayrıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOMBİ ŞEHRİ
Science Fictionisimleri emir ve hamza olan iki arkadaş birgün okuldayken başlayan zombi salgını ile şoke olurlar, bi anlık hata yüzünden okuldan kaçan insanların gerisinde kalıp okulda mahsur kalırlar