24 | Karanlık

6K 513 171
                                    

Tarih yalnızca tekerrürden ibarettir.

                             🎶 Beethoven-Moonlight Sonata

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎶 Beethoven-Moonlight Sonata

•••

Son 8 hafta...

Aden son bir haftadır neredeyse her gün gittiği poligondan çıkıp kendini alışveriş merkezine atmıştı.
Soyadının Taşkıran olmasının verdiği ayrıcalıkla lüks mağazaların VIP kısmında en güzel şekilde ağırlanmış, peşinde koşan mağaza çalışanları eşliğinde yeni sezon ürünlerini incelemiş ve Baykal'ın kredi kartının canını epey yakmıştı.

Olsun, Baykal Aden'in poligona gitmesindense kredi kartından milyon dolarlık alışveriş yapmasını tercih ediyordu. Poligondaki hocası sürekli Aden'e doğuştan gelen bir yeteneği olduğunu söylüyordu. Atışları da kısa sürede epey yol katetmişti. Birinin kalbini doğrudan hedef alabilecek kadar iyi değildi ama önüne konan cam şişeyi orta yerinden patlatabiliyordu.

Baykal'a göre bu tamamen saçmalıktı ve doğuştan gelen, asla işe yaramayacak bir yetenekti. Yani zaten Aden de poligonla ciddi düşünmüyordu, sadece tüm bu karmaşanın içinde kafasını dağıtması için ona bir hobi(?) oluyordu. Her ne kadar Baykal bunun bir hobi olmaması gerektiğini de savunsa da, Aden kendini orada havalı bir Hollywood filminde gibi hissediyordu. Hatta bazen tam atış yaptığı sırada The Bride'ın ta kendisi oluyordu.

Altan'a taşıttığı sayısız alışveriş poşetleriyle eve geldikten sonra bu kez de mutfakta yemekle ilgilenen Asuman'ın peşine takılmıştı. O nereye giderse peşinden gidiyor ve susmak bilmeden aklına ne gelirse anlatıyordu. Çünkü düşünmemeliydi. Tam 6 gün olmuştu. O not Aden'e geleli 6 gün...

Kalbi gitmesi için yalvarsa da aklı ona engel olmuş ve oraya gitmesini engellemişti. Bir tuzak olabilirdi, yalan olabilirdi, biri bir dolap çeviriyor olabilirdi. Aden anne ve babasının katilinin kim olduğunu öğrenebilmek için gerekirse ölürdü. Fakat bu yolda bir başkasının peşinden gitmek yerine Baykal'a güvenmeyi seçmişti. Hem zaten o söz vermişti, bulacaktı katili.

Gitmemişti fakat ona gelen notu Baykal'a da söylememişti. Biliyordu ki Baykal bunu öğrenirse sinirden köpürür ve bunu yapan kişiyi bulup bir bedel ödetmeye kalkardı. Zaten başlarında bir sürü dert varken bir de bununla uğraşmasını istemiyordu. Fakat içindeki merak 6 gündür içini arsızca kemiriyordu. Kimin gönderdiği sorusu aklından bir türlü çıkmıyordu. Gözünü her kırptığında kitabın içindeki satırlar tekrar önüne düşüyordu. Kim biliyordu ailesinin katilini? Ya da gerçekten biliyor muydu?

Fakat içindeki bu sesi susturacaktı. Aden aptal değildi. Burada hiç kimse Aden'e ailesinin katilinin kim olduğunu karşılıksız söylemezdi. Böyle bir bilgi karşılığında ödemesi gereken bedel ise biliyordu ki çok hatta çok çok ağır olurdu.

Aden Asuman'ın peşinde dolanırken onun artık kendisini dinlemeyi bıraktığının farkında değildi.

"İşte onun yanında son aylarda çalıştım ben. Ondan önce beni kovan bile oldu biliyor musun? Yani ben ne yapmış olabilirim de beni kovuyorsunu değil mi? Tamam bir keresinde bir müşterinin ayağına özellikle sıcak çikolata dökmüştüm, orada beni kovmakta haklılardı ama diğerleri hiç haklı değildi. Neyse. Allahtan Kevinle tanıştım. O iyi bir patrondu. Aynı zamanda arkadaşımdı. Şey.. bir de aslında... kısmen iyi bir patrondu." derken Aden sustu bir anda. Asuman neredeyse Aden'in ağzını bantlayacaktı.

Beyaz KonakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin