değişim ve tepki sorunsalı

55.1K 5.6K 8.8K
                                    

Aynaya bakarken kendimi milyonuncu kez süzdüm ve derin bir nefes aldım.

Garip hissediyordum.

Çünkü gariptim.

Kan dolaşımımı engelleyecek kadar sıkı olan siyah dar pantolonum, içine kattığım beyaz gömleğim, gevşek bağladığım kravatım, siyah deri kemerim, beyaz üstünde mavi noktalar olan kot ceketimden bakışlarım yüzüme çıktı.
Yüzüme canlılık katan kırmızı dudaklarım ortadan ayırdığım ve biraz havalandırdığım saçlarım değişik hissettiriyordu. Hele kulağımdaki delikler ve yuvarlak küpelerim... Bir de parmaklarımdaki yüzükler.

Bunlar birden olmuştu. Yeni kıyafetler, yeni saç şekli ve takılar.. Çılgın Hoseok saçlarımı bile boyatmaya çalışmıştı ama o kadar cesaret edememiştim. Belki ilerde ama şimdi değildi.

Çalan telefonumla bakışlarım yatağa kaydı. Yutkunup aldım ve görüntülü arayan Hoseok'a cevap verdim.

Kırmızı saçları alnına dökülürken kocaman neşeli gülümsemesiyle bağırdı "Günaydın Jungkookk! Voah gerçekten şöyle bile yakışıklı gözüküyorsun! Tüm vücudunu göster hemen!" Sırıttım. Sabah sabah bu ne heyecandı böyle.

"Sakin ol." Mırıldanarak kamerayı çevirdim ve aynadan kendimi gösterdim. Küçük dikdörtgenden  değişen yüz ifadeleriyle gülümsedim. Çığlıklar atarak gülüyordu. "Çok iyi olmuş! Çok yakışıklısın!" Dayanamayarak kıkırdadım.

"Abartma! Sence Taehyung ne düşünür?"

O hala benim aynadaki görüntüme bakarken yüz ifadesi düzelmiş kaşları kalkmıştı. "Jungkook, Taehyung mu dedin?" Gerilmiştim. Evet yani Taehyung demiştim. Yutkunup kamerayı kendime çevirdim.

"E.evet." Derin bir nefes verip saçlarını geriye attı. "Jungkook Mina'nın ne düşüneceğini önemli, Tae'nin değil. Yoksa Jimin'nin ded.."

"Tae deme, hem hayır! Tabi ki Mina önemli ama birden beni böyle görünce ne düşüneceğini sordum. Yani değişimim karşısında korkar mı, hırslanır mı..?"

"Tamam. Taehyung'un(!) ne düşüneceğini bilmiyorum, bugün görürüz. Ama sana dediklerimi sakın unutma! Unutursan öldürürüm seni!" İsmini bastırarak söylemesiyle göz devirdim.

Bu bir alışkanlıktı. Küçüklükten gelen bir alışkanlık. Biri ona Tae dese istemsizce düzeltiyordum çünkü bu alışkanlıktı. Ben ise ona Tae diyemiyordum eskisi gibi. Başkasına da dedirtmiyordum. Çünkü ben diyemezsem başkası da diyemezdi. Benim dememe sebebim ise; eskisi kadar samimi olmamamızdı. Eğer eski Jungkook ve Taehyung olsaydık ona öyle seslenme cesaretini bulurdum kendimde...

Ama ikimizde eskisi gibi değildik. O değişmişti..O değişti diye değişmiştim.

"Oh, kapı çalıyor Taehyung geldi. Görüşürüz!" Onu dinlemeden hızla telefonu kapattım ve çantamı omzuma atıp odamdan çıktım. Çok heyecanlıydım.

"Dur bakalım! Sen kimsin!?" Bakışlarım mutfak kapısında elinde  Chucky gibi bıçak tutan anneme kaydı. Gözlerim kocaman açılırken annemin gözleri de kocaman açıldı.

"Anne!"
"Jungkook!"

"O bıçak ne!?"
"Bu halin ne!?"

Aynı anda konuşmamızla bakışları üstüme kaydı. "Yakışmamış mı?" Gözleri parıldadı. Elindeki bıçakla üstüme atıldı. "Ovv bebeğim! Çok yakışıklı olmuşsun! Zaten yakışıklıydın ama daha yakışıklı olmuşsuun!"

Hızla geri adım attım. "Anne şu bıçağı atar mısın?!" Kendine gelmiş gibi havadaki eline baktı ve indirip bıçağı  kenarıya fırlattı.

Let's Race? |taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin