"Bu çocuğun amacını gerçekten anlamıyorum..sıkıntı şu, genel olarak Jungkook'u anlamıyorum."
Bakışlarım odaklandığım hayvan gibi poşet yığınından raflar arasında gezip yeni şeyler bakan Jin'e kaydı. Okul sonu alışverişe gelmiştik ve en az -bakın en az diyorum- on beş mağazaya girmiştik. Hepsinden de sanki ayıp olmasın diye bir şeyler almış gibi hissetmiştim çünkü hepsinden birçok şey almıştık. Bir sürü şey... Ben ise bıkmıştım, yorulmuştum.
Kafamın içi bir sürü düşünceyle ve canlanan sahnelerle doluydu.
"Ben anlıyorum... Shipim gerçekleşme yolunda." Bunu diyen Jimin ile sadece yutkundum. Öyle bir yolda değildik ve bunu değişik bir yolla daha milyonuncu kez belirtmek istedim.
"Hayal dünyandan çık, orası iyi bir yer değil." Jimin gözlerini devirip eline yeni bir kıyafet aldı.
Karıncalanan dudak kenarımın biraz üstüyle elim direk oraya çıktı ve alıp tuttuğum derin nefesle usulca okşadım. Yanıyordu orası.
Kafasınını kafama yaklaştırması hiçbir şekilde yardımcı olmazken yutkundum. Bakışları dudaklarıma kayınca istemsizce dudaklarımı yaladım. Kaşları çatılırken o da yutkundu.
Ruh hastası resmen öpecekti beni!
"Ta.taehyung napıyorsun? Çekil üstümden."
Duymamış tekrar eğlence dolan bakışlarla gözlerime bakmıştı. "Neden, sen bunu hakettin bence." Gerizekalı! Aptal! "Taehyungcum saçmalama istersen. Akşam bize gel o zaman hesaplaşırız şimdi milletin içinde herkes yanlış anlıyor."
Sırıtması arttı. "Akşam daha fena yaparım seni. Gay olduğumu konuşanlardan duydum Jeon, tanımadığım insanlar gay olduğumu konuşuyordu senin aptal bir sözün yüzünden." Sinirlenmişti.
"Ama doğru değil. Ve seninle şu anki konumum bunu doğrular nitelikte. Anlıyorsun değil mi?" Salak değilsin o kadar değil mi?! Anlıyorsun değil mi mal! Bir kere de anla.
"Şu arkamdaki aptalların ağzını kapatmam tek sözüme bakar Jeon ama sen fazla oldun." Elini unutarak kafamı geriye bastırdım biraz ve yüzü buruştu.
Tedirgince "Özür dilerim, özür dilerim çok acıdı mı elin?" Eline yaptığım baskıyı azaltmak için kafamı aceleyle öne itmem biraz daha yüzlerimizi yaklaştırdı ve neredeyse öpüşmemize yol açıyordu. Göz göze geldiğimizde dondum kaldım.
Aptal Jungkook aptal, bırak acısın sanane!
Kafasını yana eğip yaklaştı yüzüme. Gözlerim kocaman olurken midem bulandı, iğrendim ve dudaklarını hissetmeyi bekledim.
Onun yerine kafası yana kaydı ve dudağımın biraz üstünü, yanağıma yakın yeri buseledi.
"Hey sana diyoruz gerizekalı!" Bakışlarım odaklandığım beyaz mermerden Jin'e kaydı. "Kook buraya gel bakayım." Kalkıp Hoseok'un yanına gittim. Bir sürü kıyafetin tıkış tıkış asılı olduğu yerden çıkardığı kıyafeti üstüme tuttu.
Kırmızı üstü siyah desenlerle kaplı bir kazaktı.
Yutkunurken gereksiz bir korkuyla geriye bir adım attım. "Kırmızı olmaz." Hoseok'un kaşları çatılırken bir kazağa bir bana baktı. "Niye be?"
Ofladım. Sadece yerine bıraksa olmaz mıydı?
"Çünkü sevmiyorum, yakışmıyor bana." Yüz ifadesi düzelirken kahkaha attı. Sesi mağazayı doldururken bize dönen bakışlarla gerildim. "Üstünde hiç görmedim ki yakışıp yakışmadığını bilsem... Sen al, bir dene. Hem yakışıyor ki sana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Race? |taekook ✔️
FanfikceJeon Jungkook çocukluk arkadaşı Kim Taehyung'la okula gelen yeni kız için yarışa girmişti. • • • "Aynı kız için yarışırken nasıl birbirimize aşık olduk Jungkook?" Bilmiyordum. Ama tahminlerim vardı. Belki de sarhoşken beni öptüğün ve sana karşılık...