"Sence Yoongi o akşam Jimin'i nereye çekiştirdi? Kaç gündür seninle uğraşmaktan arayamadım bile onu."
Hafif imalı çıkan sesime karşı hemen yan tarafımda yürüyen Taehyung gülerek omuz silkmiş, ceketinin sağ cebinde olan ellerimizi hareket ettirerek ceketin minik bir şekilde hareketlenmesini sağladı. Sıcacık eli soğuk ellimi ısıtırken iç içe olan parmaklarımız ve uyumlarından ikimiz de gayet memnunduk ama bir yandan da gözüm sürekli etraftaydı. Okul yolundaydık, okula yaklaşmıştık ve her an biri görebilir diye de biraz tedirgindim ama elimi okşayan baş parmağı, yanımdaki sıcaklığı bu tedirginliğimi sıfıra indiriyordu.
"Eminim kötü bir şey olmamıştır aralarında. Zaten okulda Jimin sana anlatır her şeyi. Ama bir dakika, ne demek seninle uğraşmaktan, memnun değilmiş gibi söyledin."
Bakışları birkaç saniye bana döndüğünde kırmızı saçlarının alnına dökülmesini engelleyen siyah bandanasına, birkaç saniyeliğine birbirine çarpıp belirsiz bir ses çıkaran uzun küpelerine baktım ve dediklerini unutup dudaklarımı birbirine bastırdım.
Okula gidiyorduk bu kadar yakışıklı, hayır, mükemmel olmasının ne anlamı vardı ki?
Bunların yanısıra yakası açık, kravatı gevşek beyaz gömleği, bacaklarını sımsıkı saran sivil pantolonu ve öylesine giydiği havalı ceketlerinden biriyle bu görüntüsü kendi giydiklerimi sorgulamama sebep oldu. Onun aksine gömleğimin yakası kapalıydı, kravatım düzgündü pantolonum onunki gibi sımsıkıydı ama onun daha iyi görünmesi canımı sıktı. Aslında canımı sıkan benden iyi olması değil, bu iyiliği başkalarının görecek olmasıydı.
Tüm bu düşündüklerimi içimde tutmak için omuz silkip dudaklarımı yaladım ve bakışlarının dudaklarıma inmesine sebep oldum.
"Tabi ki memnundum aptal, sadece ilk defa seni öyle görmek garibime gitti biraz. Geri Jimin'e dönecek olursak; dün okula gitmedim, hatta gitmedik ama niye gelmedin diye aramadı. Küstükte benim mi haberim yok acaba?"
Son cümlemi kendime sorarcasına mırıldanmamla dudakları iki yana kıvırırdı, burnundan gülüp kafasını iki yana salladı.
"Belki o da gitmemiştir ve senin onu aramanı beklemiştir, bilirsin o aptal biraz."
Taehyung hala içten içe minicikte olsa Jimin'e sinir besliyordu ve bundan vazgeçeceğini hiç sanmıyordum. Bu yüzden son dediğini atlayıp ilk dediğine odaklandım.
"Neden gitmesin ki o? Ah sikeyim, kesin bir sürü trip atacak."
Dudaklarını büzüp omuz silkti.
"Bilmem. Aramadın diye mi trip atacak, püf ne saçma."
"Hayır aptal. Sonunda sevgili olduğumuzu söylemediğim için bir sürü trip atacak."
Sevgili dediğim andan beri yüzünde bir gülümseme oluşmuş, benim de ister istemez sırıtmamı sağlamıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp kendi ceketimdeki elimi çıkardım ve saçlarımı düzelttim. Garip ama güzel bir sessizlik olmuştu aramızda ve bunu o bozdu.
"Belki sen de ona atarsın."
"Ne?"
Kaşlarım çatılırken hiçbir şey söylememiş gibi dudak büzdü ve ceketinde duran ellimi daha sıkı kavradı.
"Jimin bile bir şeylerin farkındaydı ve şu 'ship' dediği şeyi yapıp duruyordu. Onu düşündüm?"
Dudaklarım aralanıp ağzımdan bir 'ah' nidası çıkarken dudaklarımı birbirine bastırıp dudak içimi ısırdım ve Jimin'i kâle almayıp kızan aklıma küfrettim. Belki o zamanlar kulak verseydim daha erken birleşirdik. Bakışlarım köşedeki yan sokaktan çıkan ve üzerinde bizim okulun forması olan çocuğa kaydı, o an nereye geldiğimizi ne olduğunu fark ettim ve önümüzde olmasına rağmen gerildim ve içimi saran heyecanla Taehyung'un cebindeki birleşik ellerimizi hızla ayırarak çıkardım, kendi cebime soktum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Race? |taekook ✔️
FanfictionJeon Jungkook çocukluk arkadaşı Kim Taehyung'la okula gelen yeni kız için yarışa girmişti. • • • "Aynı kız için yarışırken nasıl birbirimize aşık olduk Jungkook?" Bilmiyordum. Ama tahminlerim vardı. Belki de sarhoşken beni öptüğün ve sana karşılık...