Jin hyungun yanından ayrılıp eve gitmiş ve bütün gün yaşadıklarımı saatlerce düşünmüştüm. Kafayı yiyecek gibiydim. Hepsi, hepsi o kadar doğru konuşmuştu ki kafamda bir şeyler oluşmuştu.
Taehyung...
Kafamdaki tek isim buyken kalbimdeki tek isim olmaya da yemin etmiş gibiydi.
Onu seviyordum. Ama arkadaşım olarak seviyordum. Diğer türlü değildi.
Ne zaman kendimi buna ikna etsem aklıma Yoongi'nin dedikleri geliyordu. Bir türlü bir çıkış yolu bulamıyordum.Derin bir nefes alıp saatime baktım. Gecenin ikisiydi. Uyuyamıyordum. Yine ve yine her zaman olduğu gibi Taehyung yüzünden uyuyamıyordum. Yatağımda dikilip boynumu kütlettim. Gözlerim balkonuma kaydığında dudaklarımı birbirine bastırdım.
Onun yüzünden uyuyamıyordum ve bunun sorumluluğunu almalıydı, değil mi?
Bir anlık cesaretle ayaklanıp üstüme baktım. Gri bir eşofman, bol siyah tişörtüm vardı. Saçlarım kıvırcıktı. Ellerim saçlarıma gittiğinde yutkundum.
Hele kıvırcık saçların, görmesin istiyorum kimse.
Titrek bir nefes alıp balkonuma çıktım ve esen rüzgarı umursamadan balkonlarımızı birleştiren tırabzanalara ilerledim. Sıkıca tutunup onunkine geçtim ve kapısının önüne gelince durdum.
Siktir kalbim çok hızlıydı! İki üç gündür, o olaydan beri ilk defa görecektim onu ve buraya gelmekle gerçekten kafayı falan yemiş olmalıydım. Ama gelmiştim bir kere geri dönemezdim. Zaten bir gün düşeceğim diye korkuyordum.
Sürgülü kapıyı açıp içeriye girdim ve kapatıp yatağa döndüm. Tuttuğum nefesimi yatakta uyuyan onu görünce bıraktım. Vücudum kısa bir an titrerken ellerimi yumruk yaptım ve yavaşça yatağına ilerleyip oturdum.
Ben onun yüzünden uyuyamazken onun böyle güzel uyuması haksızlıktı.
Bakışlarım yüzünde geziniyorken yutkunup, bir şeye sarılmadan uyuyamadığı için ihtiyaçla sarıldığı yastığı kolunun altından çektim. Eskiden o yastık yerine ben olurdum bana sarılarak uyurdu. Kaşlarını saniyelik çattığında sırıtır gibi oldum. Yanına uzanıp kafamı kolunun üstüne koydum ve ona dönükken dizlerimi kendime çektim. Yastığı saran kolu yastık yerine artık belimi sıkı sıkıya sarıp beni kendine daha da çekerken nefeslerim hızlandı.
Karınlarımız ve kasıklarımız belimi yakan eli sayesinde birbirine yapışıkken kollarım göğsüme kırık bir şekilde aramızda sıkışmıştı. Parmak uçlarım karıncalanıp adını koyamadığım bir hisle sızlarken kendimi tutmak adına ellerimi yumruk yaptım.
Rengi hafiften giden mavi saçları alnına dağınıkça serilmişti ki renginin gitmesine rağmen parlıyordu yumuşacık saçları. Kalın kaşlarından birkaç tel yer yer yukarıya doğru firar etmiş, sıkı kirpiklerinin gölgesi şiş göz altlarına uzanmıştı. Yanakları kızarmış, yastığa yasladığı yüzünden dolayı kalın dudakları öne büzülmüştü. Dudakları da kırmızıydı, kıpkırmızı.
Yutkunup gözlerimi kapattım birkaç saniyeliğine. Öpmüştüm ben o dudakları. O anlar aklıma dolarken uyuşmuş gibiydim. Tek başımayken gelmeyen uyku yavaş yavaş içimdeki rahatlayan hislerle gelirken daha fazla dayanamadım ve hala sızlayan ellerimi açtım. Onu izlerken daha da artmıştı bu sızı.
İşaret parmağım dışındaki parmaklarımı eklem yerlerinden kırıp elimin titremesini geçirmek için avucuma sıkıca yumruk yaptım. İşaret parmağım yavaşça alnına uzandı ve bi cesaretle hafifçe bastırdığım parmak ucumla teninin sıcaklığı soğuk elimi yakıp kavurdu. Nefesimi tutup yavaşça yüzünün her bir yanında gezdirmeye başladım parmağımı. Ona olan temasım değil de kalp atışlarım onu uyandıracak gibi hissettim bir an için, ya da hızlanan nefeslerim emin değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Race? |taekook ✔️
FanfictionJeon Jungkook çocukluk arkadaşı Kim Taehyung'la okula gelen yeni kız için yarışa girmişti. • • • "Aynı kız için yarışırken nasıl birbirimize aşık olduk Jungkook?" Bilmiyordum. Ama tahminlerim vardı. Belki de sarhoşken beni öptüğün ve sana karşılık...