"Siktir ordan ne demek Mina'ya çıkma teklifi edeceğim?"
Aldığım derin nefes kaburgalarımı sızlatıp, Jimin'in tepkileriyle aldığım kararın doğruluğunu bilmem kaçıncı kez sorgulatırken omuz silkmekle yetindim.
"Duydun işte. Mina'ya çıkma teklifi edeceğim. Yarışta iddia da iptal."
Jimin şaşkınca aralık dudaklarıyla yüzüme bakarken çok şapşal duruyordu ama bu şapşallığı bile beni güldürmeye yetmiyordu.
"Taehyung ne olacak?"
Duyduğum isim vücudumun her yerine ,özellikle kalbime, iğneler batıyormuş gibi hissettirirken titrek bir nefes verdim dışarıya ve yutkundum. O beraber uyandığımız sabah çok net aşmıştım halbuki bu konuyu.
"Bir şey olacağı yok. Arkadaşım işte."
"Arkadaşın?! Jungkook, Yoongi'nin dediklerini ya da kendi dediklerimi hatırlatmama gerek var mı? Unutmuş gibisin de!"
Bakışlarım öğle arasının ortası olduğu için birkaç kişi dışında boş olan yemekhanede gezerken burada niye bu kadar etrafıma bakıyordum bilmiyordum.
"Yok, hiç gerek yok hatta. Çünkü aramızda geçenler sadece o akşamın ve alkolün getirdiği yoğunluktan fazlası değildi. Ayık kafayla asla yapmayız ki."
Yapmıştım. O uyurken öpmüştüm onu.
"Salak mısınız siz?! Birbirinizi seviyorsunuz bunu nasıl anlayamazsınız Tanrım, çıldıracağım. Dışarıdan bakan herkes birbirinizi sevdiğinizi görüyor."
"Gerçekten götünüzle falan görüyor olmalısınız, Taehyung'un bana aşık olduğu falan yok. Tanrı'm beni resmen ama resmen arkadaşı olarak görüyor Jimin! Gazınıza geldim!"
Gazınıza geldim ve yanlışlıkla kendimi heveslendirdim. Ben bir maldım. Kendimi ihtimallerle heveslendirecek kadar hem de. Daha çok maldım çünkü bu ihtimal beni gereksiz bir heyecan ve mutluluğa sürüklüyordu. Sikeyim kalbim çok sıkışıyordu.
"Jungkook, aklını karıştıran ne? Ne oldu anlat hadi. Bir şey olmuş anlat."
"Bir şey olduğu yok! Yanlış anladınız hepiniz, ben de dahil! Beni seviyor ama arkadaşça, arkadaşlıktan ilerisi yok! Ona, Mina'ya çıkma teklifi edeceğim dediğimde bana ne dedi biliyor musun, 'yarıştan çekiliyorum sonuçta arkadaşım ilk defa birinden hoşlandı'... Arkadaşım dedi, ve destekledi bile umarım en kısa zamanda öpersin diye! Bu mu aşık?! Beni sevdiği falan yok beni boş yere umutlandırmaktan vaz geçin!"
Sinirle masadaki tepsimi umursamadan ayağa kalktım ve lila sandalyemin geriye kayarak uğursuz bir ses çıkarmasına neden oldum. Jimin gibi tek tük burada olanlar yemeğini bırakmış merakla bana bakarken ağlayacak bir haldeydim. İki gündür ilk defa içimi dökmüştüm çünkü. Titrek bir nefes alıp sağ yanımdaki koridora çıkık olan sandalyeyi sertçe ittirerek, üç tane masanın birleşerek oluşturduğu iki taraf arasındaki yoldan çıktım ve sağdaki merdivenlere ilerledim. Hızla dört katı bitirip zemine geldim ve koridorun diğer ucundaki kapıdan görebildiğim kadarıyla dışarıya baktım. Hava güzeldi ve herkes dışarıda oyun oynuyordu bence, o yüzden hiç durmadan tekrar merdivenlere döndüm ve eksi dörde indim.
Tünel gibi olan koridoru geçip ışıkları çıkışa kadar kapanmayan salona girdim. Kimse yoktu ve bu derin bir nefes almamı sağlarken çoktan, sol tarafımdaki mermerleri koyu mavi minderlerle kaplı olan yarım duvarın önündeki dizili lila sandalyelerden üçüncüsüne attım kendimi. Bu sandalyeler tribüne çıkan demir merdivene kadar sıralıydı. Tribüne ister buradaki merdivenden çıkıyordunuz, ister eksi üçteki kapısından giriyordunuz. Parmaklarım ovalamak amacıyla şakaklarımı bulurken kafamı dağıtmak için başka bir şey düşünmeye çalıştım, sonuçta okulun planını düşünmek kafamı çok dağıtmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Race? |taekook ✔️
FanfictionJeon Jungkook çocukluk arkadaşı Kim Taehyung'la okula gelen yeni kız için yarışa girmişti. • • • "Aynı kız için yarışırken nasıl birbirimize aşık olduk Jungkook?" Bilmiyordum. Ama tahminlerim vardı. Belki de sarhoşken beni öptüğün ve sana karşılık...