Ben salaktım. Bunu kendi kendime derdim ama başkası deyince kızardım. Şu an ise rahatça kendime salak olduğumu bir kez daha söyleyebilirdim. Bir de kalbimin bazen neden bu kadar hızlı attığını bilmiyordum. Ama bu hızı uzun süre sonra ilk defa bu kadar yakınlaşmamıza veriyordum. Heyecanlanmıştım biraz da.
Çok yakındık. Bir nefes kadar yakın, bir dudak kadar da uzak.
Vücutlarımız belli belirsiz temas ederken gözlerindeki şaşkınlık yerini boş bir ifadeye bıraktı. Aralık etli dudakları birleşip birbirini ezerken çenesini kitledi. Dişlerinin gıcırdama sesini duydum ve yutkundum.
Bu sefer şaşıran bendim. Gerçekten.. böyle bir ihtimal vermiş miydi, ona aşık olmama yani? Siktir Kim Taehyung o fındık kadar aklından neler geçiyordu? Kalbim daha da hızlanırken beliyle kolu arasındaki topu bıraktı. Top nefes seslerimizi yarıp geçerken kaburgalarını şişirip göğüslerimizin değmesini sağlayacak bir nefes aldı.
Gözleri kısıldı ve eli belimi bulduğu gibi bedenlerimizi yapıştırdı. Bu hareketi gözlerimin kocaman açılmasını sağlarken ellerim aramızda sıkıştı ve iyice sürtünen burunlarımızla tedirginleştim. Bakışları dudaklarıma kayarken otomatikman onu takip ettim ve bende dudaklarına baktım.
Tanrım bu da neydi?
Yemin ederim ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Biliyorum aptal şakalarından biriydi ve bu işin sonunda onu öldürecektim. Midem kasılmaya başlamıştı. Nefeslerimin arkası kesilmiyordu ve yüzüm yanıyormuş gibi hissediyordum. Gözlerim dolmuştu. Ağlama konusunda şaka yapmıyordum.
Gözlerimi kapatıp dudaklarımı birbirine bastırdım ve beklemeye başladım. NEYİ BEKLİYORDUM?!
"Geç şuraya!"
Duyduğum ince ses gözlerimi açmamı sağlarken hızla gözlerimi açtım ve şaşkınca bana bakan Taehyung'la göz göze geldim. Gözleri kocaman açılmıştı. Yutkunup dudaklarımı yaladım.
"Girsene içeriye aptal!"
Tekrar duyduğum, daha doğrusu duyduğumuz sesle biraz daha kendimize geldik. Belimdeki eli gevşerken göğsündeki ellerimi çektim ve aynı anda yutkunurken aynı anda geriye adım attık.
Kafamı eğip kaşlarımı çattım. Dolu gözlerim yeri bulanık görmemi sağlarken derin nefesler almaya başladım ve boğazımı temizleyip birkaç saniye benden farksız Taehyung'a baktım. Ayak sesleriyle başımı spor salonunun girişine çevirdim.
Spor salonumuz -4'teydi. Merdivenler bittikten sonra spor salonuna girmek için sağa dönüp yaklaşık üç metrelik tünel gibi bir yerden geçiyordunuz. Sola dönerseniz beden hocalarının ve soyunma odalarının olduğu dar koridora giriyordunuz. Her neyse, gelen kişiler o tüneldeyken bağırmıştı büyük ihtimalle.
Kimdi o bağıran kız? Sesi fazlasıyla tanı...
Açık olan kapıdan içeriye giren sinirli Jimin ve arkasından giren yine sinirli Jennie ile kısa süreli bir şok yaşadım. Ne alaka diye düşünmeme gerek yoktu çünkü biliyordum, birazdan kavga çıkacaktı.
Taehyung'a döndüm ve kaşları çatık, gözleri bizi görmeyen ama birazdan birbirini parçalayacak gibi duran ikiliye baktığını gördüm.
"Taehyung, Yoongi'yi ara ve buraya gelmesini söyle."
"Yoongi ne alaka?"
Yüzümü buruşturup alayla ona döndüm.
"Salak mısın yoksa numara mı bu?"
Sahte ve sinirle harmanlanmış bir gülüş sundu bana.
"Seninle uzun süre aynı ortamda durmanın yan etkileri işte. Ne yaparsın."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Race? |taekook ✔️
FanfictionJeon Jungkook çocukluk arkadaşı Kim Taehyung'la okula gelen yeni kız için yarışa girmişti. • • • "Aynı kız için yarışırken nasıl birbirimize aşık olduk Jungkook?" Bilmiyordum. Ama tahminlerim vardı. Belki de sarhoşken beni öptüğün ve sana karşılık...