"Eğer Jimin'e bir şey yaparsan seni gebertirim lan, pis sapık! Evine götür hemen onu!"
Yoongi arabasının etrafından dolanıp zar zor ayakta duran bedenimin yanına gelirken yol boyunca yaptığı gibi yine gözlerini devirmişti. Derin bir nefes aldığımda çoktan yanıma gelmiş, arka koltuğun kapısını açarak yanından indiğim için yerime yığılmış Taehyung'u omuzundan tutarak kendine çekmişti. Taehyung yine anlamsız homurtular ortaya salarken kıkırdadım.
"Yol boyunca aynı şeyi söyledin. Merak etme bir şey yapacak değilim... Asıl sen benim arkadaşıma bir şey yapma."
Kaşlarım çatılırken dudaklarımı büzdüm. Sonra derin bir nefes alıp Yoongi'nin arabadan çıkardığı Taehyung'a baktım.
Biraz uykulu gibiydi. Saçları ise karışık ve dağınıktı. Ben karıştırmıştım öpüştüğümüz zaman. Derin bir nefes alıp aklıma gelen anlar yüzünden titreyen vücudumla yutkundum.
"Taehyung sikerim belanı ha sakın kusma üstüme... Al şunu."
Yoongi belinden tuttuğu mızmız Taehyung'u üstüme neredeyse atarken zor tutmuştum. Kafasını omzuma yaslayıp belimi tutmasıyla bende onun aksine sıkı sıkı belini tuttum.
"Yukarıya çıkarabilirsin değil mi?"
Boynuma sarılan Taehyung kafasını omzumun üstünden atarken zorlukla Yoongi'ye baktım ve kafamı salladım. Gözlerim ön koltukta yayılmış, uyuyan Jimin'e kaydı.
"Jimin'i götürme. İndir bizde kalsın. Güvenmiyorum sana, adi piç! Irzına geçersin sen onun bu haliyle!"
Hah şeklinde gülüp yüzünü sıvazladı. Birkaç saniye kafasını çevirip Jimin'e baktı. Yutkunduktan sonra bana döndü. Gözleri kısıldı. Bir adım atıp elini uzattı ve gel dercesine sallamaya başladı.
"Ver, Taehyung'u ver o zaman. Ben de sana güvenmiyorum. Asıl sen geçersin bunun ırzına ver."
Kaşlarım otomatikman çatılırken sanki gerçekten alacakmış gibi hissettiğim için belini daha sıkı tutup yan döndürdüm onu. Kafamı kafasına yasladım. Bakışlarım boydan sona Yoongi'de gezdi. Ama veremezdim ki Taehyung'u. Vermek istemiyordum şu an.
"Geçmem! Asla geçmem!"
Gözlerini devirip omuzlarını düşürdü. Sağ elini yüzüne çıkarıp gözlerini ovaladı.
"Pek emin değilim, öpüşürken kucağına çıkmaya çalışıyordun."
Yanaklarım kızarırken Taehyung anlamsız bir şekilde bağırıp beni omzunun altına almıştı.
"Siktir git Yoongi! Rahat bırak bebeğimi!"
Taehyung'un dediğiyle kıkırdarken ellerimle tişörtüne tutundum ve kafamı yakınımdaki yüzüne kaldırdım. Bakışları bana döndüğünde bakışları yumuşadı ve dişlerini göstererek sırıttı.
"Ne bok yerseniz yiyin, gidiyorum ben!"
"Bebeğim mi?"
Kaşlarımla beraber kafamı daha da kaldırmıştım. Ağzım açık gülerken birkaç küfürle beraber Yoongi'nin arabasının sesini duydum. Birkaç saniye içinde ise arabası gözden kayboldu. Beni eve doğru döndürüp ilerletirken kolumu dengemizi sağlamak için beline doladım.
"Hım hım. Bebeğim. Bebeğim ol sen benim tamam mı?"
Burnumu kırıştırıp kafamı sallarken evin kapısından girmiş zar zor merdivenleri çıkmıştık. Kapısının önünde durduğumuzda nefes nefeseydik. Sol elini duvara dayamışken sağ eli hala omzumdan sarkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Race? |taekook ✔️
FanfictionJeon Jungkook çocukluk arkadaşı Kim Taehyung'la okula gelen yeni kız için yarışa girmişti. • • • "Aynı kız için yarışırken nasıl birbirimize aşık olduk Jungkook?" Bilmiyordum. Ama tahminlerim vardı. Belki de sarhoşken beni öptüğün ve sana karşılık...