XXIV - ESARET

19.3K 1.2K 201
                                    






Merhaba sevgili Lahza ailesi

Sizlere yine upuzun bir bölüm getirdim.

Bu bölüm benim en çok sevdiğim bölümlerden biri oldu. Umarım siz de seversiniz. Buradan birkaç bir şey söylemek istiyorum. Her geçen gün büyüyen bir aileyiz ve aramıza yeni okuyucularımız katılıyor ve ben çok çok mutlu oluyorum.

Ve inanın yorumlarınız da beni bir o kadar mutlu ediyor. İyi ki varsınız. İyi ki kesişmiş yollarımız...

Bu bölümü  Ceylan'ın doğum günü hediyesi olarak sizlere armağan ediyorum.

Ceylan iyi ki doğdun! İyi ki varsın!

Beni Ah Sende'den beri takip eden, bu kitabımda da yanımda olan okuyucularıma ayrı, ilk defa bu kitapla tanıyan yeni okuyucularıma ayrı teşekkür ediyorum. Sizleri çok seviyorum.

Keyifli okumalar, bol yorumlar.

Hep birlikte yürümek dileğiyle, Allah'a emanet, yeni bölümde görüşmek üzere


Bölüm şarkılarımız;

♪♫  Cem Adrian- Mutlu yıllar ♪♫

♪♫  Sezen Aksu- Yansın İstanbul  ♪♫







İsyanım yanışıma, ölüm bile susuyor. Ardına dönüp giden, sen misin a kadın?

-Gökhan Kırdar



Bazen olmak istediğiniz yer ile olduğunuz yer bambaşkadır. O iki farklı yer arasındaki uçurumun dibinde öylece kalakalırsınız. Geri dönüp eskiye devam etmek istemiyorsunuzdur ki o uçurumun kenarına kadar gelmişsinizdir. Uçurumdan atlayıp ne olacağını görmekse tamamen çılgınlıktır. Herhangi başka bir yol ya da çare yoktur. İşte hayat sizi bu noktada bir seçim yapmaya zorlar.

Sıcak iklimde yetişmiş biri olsam da küçükken bazı zamanlarda gözlerimi kapatıp içinde bulunduğum sıcaklıktan sıyrılır kendimi karlı dağların tepesinde hayal ederdim. Her ne kadar soğuktan nefret etsem de hayal ettiğimde üşümüyordum nihayetinde. Kapalı göz kapaklarımı içine sığdırdığım o renkli dünya –ki tamamen beyaz bir dünya- benim için çok eğlenceliydi. Kar topu oynayıp, kardan adam yapmak en güzel meşgalem olurdu. Karla ilk kez on beş yaşında tanışmış olduğumdan o zamanlar hayalimde asla üşümez, üşüdüğümü hissetmezdim. Elime aldığım karları bir pamuk zanneder, o kadar yumuşak bir şeyin nasıl bir arada katı bir şekilde durup şekiller yapıldığını merak ederdim.

Cahillik işte.

Karlara uzandığımda masmavi gökyüzü ve parıldayan güneş dünyanın en huzurlu yerindeymişim gibi hissettirirdi bana. Tabii sadece hayallerimde. Ancak televizyonda gördüğüm kadarını hayal edebilirdim. Ya da ben hayal ettiğimi zannederdim.

Çok değil kısa bir zaman sonra da hayatın asla hayallerden ibaret olmadığını acı tecrübelerle öğrenmiştim. İlk kez kar gördüğümde kafamda kurduğum dünyanın çöp olduğunu anlamıştım. Çünkü ben sadece kendimi kandırmıştım. Kar o kadar da yumuşak değildi. Elime aldığımda sadece ellerimi değil bütün vücudumu buza çevirebiliyordu. Yaptığım saçma sapan kardan adam sağ kalamıyordu, kalsa bile sabaha erimiş oluyordu ve üzerine uzandığımda asla öyle güzel mavi bir gökyüzü ya da parıl parıl parlayan bir güneş karşılamıyordu beni.

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin