XXIX - KIRLANGIÇ

17.7K 1.2K 195
                                    







Sürpriz!! Dayanamadım tamamlar tamamlamaz hafta sonunu beklemeden perşembeden paylaşayım dedim. Bu bölüme rekor yorum ve oy bekliyorum haberiniz olsun. En uzun Lahza bölümü oldu galiba :)

Keyifli okumalar, bol bol yorumlar... Saklandığım yerde sizi bekliyorum...





Bölüm şarkısı;

Cevdet Bağca - Kırlangıç





Hiç düşmedim mi aklına?

Hiç çalmadı mı o şarkı?

O sahil, o ev, o ada

O kırlangıç da mı küs bana

-Sezen Aksu





İki katlı müstakil evin bahçeye açılan geniş balkonundaki salıncağın köşesinde, gözlerim birkaç metre ötedeki evlerin arasından görünen denizin üzerinde, kulaklarım sanki bir şarkı mırıldanan erik ağacına tüneyen iki kırlangıcın sesindeydi. Deniz meltemi aradaki mesafeye rağmen bana kadar geliyor, bu sıcak haziran gününde havayı biraz olsun serinletmeye yetiyordu.

Gözlerimi denizden çekip erik ağacının balkona uzanan dalına kaydırdım. Tüyleri mavi olan kırlangıcın, gri tüylü olana ne söylediğini merak ettim. Her ne konuşuyorlarsa oldukça mutluydular. Benim aksime...

Mutlu olmayı hak etmediğimin bilincinde ben mutsuzluğu kabullenmiştim. Akıtmak için gözyaşım bile kalmamıştı gözlerimde. Yaşamak için içimdeki candan başka tutunacak dalım kalmıştı.

O, bu zalim dünyaya gelmeyi kafasına koymuş, yaşamak için yazılan kara kadere kafa tutuyordu. Şimdiden benden çok çok daha güçlü olduğunu hissediyordum. Benim bebeğim babasına çekmişti. Annesi gibi güçlü görünmeye çalışan, daha yediği ilk ayazda, rüzgârda yıkılan biri olmayacaktı. Yaşadığı onca acıya göğüs geren, atlattığı onca tehlikeye gülüp geçen olacaktı. Belki beni de koruyacak, yaşama tutunmama yardımcı olacaktı. Zaten şu an nefes alıyorsam bebeğim sayesinde değil miydi? Kendimi kaybettiğimde bana örnek olup nasıl da hayata kalmaya çalıştığını, atlattığım düşük tehlikesine rağmen rahmime sıkı sıkıya tutunduğunu gösteren benim bebeğim, biriciğim değil miydi?

Onu kaybetme tehlikesini yaşadığımız o elem günde çektiğim acıyı hatırlayınca kederle yüzümü buruşturdum. Vedat'ın beni taksiye bindirişinden, hastaneye gidişimize kadar hiçbir şeyi net hatırlayamıyordum. Hatırladıklarım kesik kesik kesitlerdi. Acının benliğimi ele geçirmesiyle kendimi kaybetmiş, içine çekildiğim karanlığın esiri olmuştum. Beynimin bana oynadığı hileyi, Burak'a çekildiğimi sandığım oyunu kavrayamamıştım. Onun sesini beynimde yankılanan tin seslerinin biri olduğunu anlayamamıştım.

Kendime geldiğimde ne olmuştu, nasıl olmuştu da ben Lale'nin hastanesine getirilmiştim bilmiyordum. Peşimizdekilerden kurtulmadığımız her an tetikte olan Vedat ve Salih'in telaşlı tavırlarından belliydi. Yanımdaki Afife Hanım bile oldukça endişeli görünüyordu. Lale'nin ayarlamalarıyla hastaneye girişim gizlenmiş ve zamanında müdahale edilerek bebeğimin hayatta kalması sağlanmıştı. Şükrediyordum Rabbime. Onu da benden almadı diye her gece şükrediyordum. İyi ki almamıştı, alsaydı nasıl yaşardım, nasıl devam ederdim?

LAHZA  s o n  d e m  (TAMAMLANDI) #wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin