Güneş ışıklarını daha yeni bahşederken güne,Jimin aniden uyanmıştı. Uykusunun aniden bölünmesinin sebebi yanındaki soğukluktu. Yatakta doğrulurken Yoongi'nin nereye gitmiş olabileceğini düşünüyordu. Lavaboya gitse bu kadar gecikmezdi ki yatağın sol tarafı soğuktu. Uzun zamandır orada olmadığı düşüncesi Jimin'i tedirgin ediyordu.
Ceketini yatağın yanından alıp giydi. Ayakkabılarını da gelişigüzel geçirip çadırdan çıktı. Güneş doğuyordu ve etraf yeni yeni aydınlanıyordu. Normal olarak kimse uyanık değildi. Kamp sessizken biraz ürkütücüydü bile.
Taehyung ve Jungkook'un çadırına yaklaştı Jimin. Bir ihtimal Yoongi burada olabilirdi. Belki de bir şeye ihtiyacı olmuştu ve Taehyung ile Jungkook'u uyandırmaya gelmişti.
Çadırın fermuarını sessizce açtı Jimin. İçerisi sessizdi ve başını uzattığında Jungkook ve Taehyung'un birbirlerine sokulmuş uyuduklarını gördü. Düzenli inip yükselen göğüsleri derin uykuda olduklarının kanıtıydı. İkisininde saçları dağınıktı. Yastığın biri yerdeydi ve Taehyung yastık olarak Jungkook'un omzunu kullanıyordu.
Jimin fermuarı geri kapatıp dışarıya döndü. Yoongi'yi nerede arayacağını bilmiyordu. Arabayı park ettikleri alana doğru yürüdü. Belki de arabadaydı. Bir şey unutmuş olabilirdi.
Hızlı adımlarla arabaya yürürken bir ses duyduğunu zannedip arkasını döndü. Ama bir şey görememişti. Kuş olabilirdi veya kedi..hatta vahşi bir hayvan bile olabilirdi. Vahşi hayvanların varlığından çok Yoongi'ye bir şey olmuş olabileceğinden korkuyordu Jimin.
Arabaya yaklaştığında beklediği şeyle karşılaştı,araba kilitliydi ve Yoongi orada da yoktu.
Etrafında tam bir tur atarak bakındı Jimin. Ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Yoongi için endişesi artmıştı. Arabanın camından tekrar baktığında tabletinin ön koltukta olduğunu gördü. Keşke diye düşündü. Keşke yanında olsaydı ve Yoongi'yi arayabilseydi. Kabul etmeliydi ki tableti veya defteri kalemi olmadan o bir robottan farksızdı. Derdini bile anlatamayan bir robottu.
Bu düşünceler gözlerinin dolmasına yetmişti. Arabanın yanına çöküp ağlamaya başladı. Yoongi diye bir kez seslenebilse her neredeyse onu duyup gelecekmiş gibi hissediyordu. Yumruğunu sıkıp toprağa vurdu elini. Bir kez sesi çıksın istiyordu. Bir kez buna ihtiyacı vardı.
'Tanrım..Jimin ne yapıyorsun burada?'
Yoongi'nin şaşkın sesine başını hemen kaldırmıştı Jimin. Gayet sağlıklı duruyordu,ne bir yara ne bir saldırı izi yoktu. Jimin Tanrı'ya teşekkür ederek gözyaşlarını koluna sildi. O iyiydi.
'Neden ağlıyorsun şimdi? Ne oldu?'
Yoongi'nin kafası fazlasıyla karışmıştı. Jimin ona sarılana dek hiçbir şey anlamamıştı. Niye bu saatte kalkıp kampta geziniyordu ve ağlıyordu ki?
Yoongi tek kolunu Jimin'e dolayarak bir süre durdu. Diğer elinde kahvaltılık bulunan torbalar vardı. Birkaç tane de bira almıştı. Gece birlikte içerler diye düşünüyordu. Sadece 15 dakikalık mesafedeki markete yürüyerek gidip dönmesi belki de hataydı. Jimin meraklanmış olmalıydı.
Dakikalar sonra arabayı açıp tabletini Jimin'e verdi. O ise büyük bir hızla yazmaya başlamıştı. Bu acelesine gülümseyerek bakıyordu Yoongi. Meleği onun için meraklanmıştı. Hatta ağlamıştı,ağlaması kendisini kötü hissetmesine neden olmuştu gerçi.
'Sabah yoktun ve korktum. Sana seslenemeyince çok kötü hissettim. Neredeydin ki? Hem bir daha haber vermeden bir yere gitme!'
Yoongi okuduktan sonra gülümsedi. Sondaki ünlemi kocaman çizmişti Jimin. Çatık kaşları ve ıslak kirpikleri onu öpme isteğini arttırıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/205624081-288-k22466.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mute 'yoonmin' ✔
Teen FictionJimin dilsiz bir çocuktu ama aşk konuşmadan da yaşanmaz mıydı? Yoonmin#1 /20.11/