Yoongi tüm hızıyla duşunu aldı ve kıyafet dolabının önüne geçti. Jimin ile yemek yiyeceklerdi ve bu yüzden acele ediyordu.
Elini askıya uzatıp siyah kazağını ve siyah pantolonunu çekti aldı. Aklı aniden karışmıştı,sürekli siyah giyiyordu -ne kadar bundan zevk alsada- bugün farklı olmak istiyordu. Aniden gelen bu değişim fikri hoşuna gitmişti bile.
Siyah kazağını dolaba geri tıktı ve bordo kazağını aldı. Siyah pantolonda hâlâ hemfikirdi. Saat çekmecesine uzanıp babasının geçen doğum gününde kendisine aldığı gümüş saati taktı. Babası onu seviyordu bazende sevmiyordu ama yine de babasıydı. Ne olursa olsun Yoongi onun oğluydu.
'Yoongi bir yere mi gideceksin?'
İyi insan lafının üstüne gelir demek isterdi Yoongi ama vazgeçti. Bornozunu tek hamlede yatağa fırlattı ve giyinmeye başladı.
'Evet baba.'
Pantolonunun düğmesini ilikledikten sonra kazağını başından geçirdi ve parfümünü sıktı. Saate baktığında Jimin'i almak için evden 15 dakika içinde çıkması gerektiğini fark etti. Saat 17:30 idi. Jimin'e kendisini 6'da alacağını söylemişti.
'Şık görünüyorsun. Randevu mu?'
Yoongi güldü ama bu gülüş mutluluktan değildi. Babasına sürekli bu şekilde gülerdi;duygusuz.
'Hayır. Arkadaşımla yemek yiyeceğim.'
Babası başını olumlu anlamda sallayınca Yoongi son olarak arabasının anahtarını cebine attı. Cüzdanı ve telefonunu da alınca evdeki işi bitmişti.
'Yoongi geçen gece içtiğim için üzgünüm.'
Yoongi histerik bir kahkaha attı. Her içtiğinde ve onu dövdüğünde özür dilerdi. Sonra ise tekrar içerdi. Babası tam bir alkolikti ama nasıl oluyorsa iş adamıydı. Bu kadar zenginliğin dedesinden geldiğini biliyordu Yoongi. Yoksa asla bu alkolik adam bu mirası kuramazdı.
'Baba lütfen. Ah,sana hâlâ baba dediğime inanabiliyor musun?'
'Yoongi annen gittikten sonra alkol beni esir aldı. Biliyorsun isteyerek asla içmem.'
Yoongi yumruğunu sıktığını yeni fark etmişti. Annesinin kendilerini terk etmesinin üzerinden 4 yıl geçiyordu. Annesi 2 yıl önce gönderdiği bir kartpostalla yeniden evlendiğini bildirmişti. Yoongi'yi yanına almak istememişti ve bu konu Yoongi'nin hassas noktasıydı.
'Ne o kadın ne de sen baba. Beni hak etmiyorsunuz. Ben bu lanet ailenin içinde olmayı asla istemedim!'
Yoongi botlarının çıkardığı seslere odaklanarak evden çıktı. Zihnine başka hiçbir şeyi almıyordu. 3 ay gördüğü psikolojik destekte terapisti Bay Choi ona o anki krizden başka bir şeye odaklanması gerektiğini öğretmişti.
Annesi Yoongi'yi terk ettiğinde Yoongi sigaraya ve eş zamanlı alkol içmeye başlamıştı. Annesinin gitmesi ve onu yanında istememesi onun için bir yıkım olmuştu. Şimdi ise kendinden habersiz bir üvey kardeşi vardı. Lâkin Yoongi ne annesini ne de kardeşini görmek istemiyordu.
Jimin'in evine yaklaştığında saat 6'yı biraz geçmişti. Yoongi sıkıntıyla nefes verdi. Jimin'i görmek ve birlikte vakit geçirmek istiyordu. Belki kafası dağılırdı.
Arabasını evin önüne park etmesiyle Jimin'in ön koltuğa binmesi bir olmuştu. Yoongi şaşkınlıkla bakarken Jimin gülmüştü. Ne ara bahçeye çıkmıştı ve arabaya binmişti fark etmemişti. Yoongi fazla dalgındı.
Jimin not defterini deri montunun ceketinden çıkardı ama Yoongi defteri elinden kaptı.
'Yanında artık defter kalem taşımanı istemiyorum. Bu çok uğraştırıcı.'
![](https://img.wattpad.com/cover/205624081-288-k22466.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mute 'yoonmin' ✔
Подростковая литератураJimin dilsiz bir çocuktu ama aşk konuşmadan da yaşanmaz mıydı? Yoonmin#1 /20.11/