11 - biz gideriz ormana hey ormana

2.4K 296 113
                                    

Bölüm başlığından anlayacağınız üzere, bu bölümde kamp yolundayız. Baltalar elimizde ve uzun iplerimiz de belimizde. Tek sorun, Kim Taehyung ve onun mızmızcılığı.

Arabamızı kampçılar için ayrılmış otoparka park ettikten sonra hepimiz birer ikişer çanta sırtlanmıştık ve uzun bir yürüyüşe başlamıştık. Taehyung en başta hiçbir şey taşımayacağını söylese de, "O halde senin çadırını kurmayız, sen de gece ayılara sarılıp yatarsın," temalı tehdidimizin işe yaramasıyla o da iki tane çantayı almıştı. Taehyung'un çadır kuramadığını öğrenmek böyle anlar için epey işe yarayacak gibi görünüyordu.

Yaklaşık 40 dakika sonra kamp yapacağımız alana varmış ve hazırlıklara başlamıştık. Taehyung tabii ki de mızmızcılığından ödün vermiyordu. Jeongguk, Chaeyoung ve Taehyung'un arkadaşı Jimin, Kunpimook'a çadırları kurmak için yardım ediyorlardı. Jennie ve Jisoo ise aşçılık yeteneklerini konuşturuyor, hava kararmadan akşam yemeğimizi hazırlamaya çalışıyorlardı.

Taehyung? Ne siz sorun ne ben anlatayım.

Peki ben ne yapıyordum? Harika soru. Etrafta dolanıp duruyor ve "Yardım edecek bir şey var mı?" diye sorup duruyordum her gördüğüm kişiye. Ancak kesinlikle bana bir iş çıkmıyordu.

En sonunda bıkkınlıkla Taehyung'un yanına oturduğumda bana muzip bir gülümseme ile baktı ve "Demek sen de tembelsin," dedi. PARDON?

"Ben zorunlu tembelim, senin gibi gayet de canımın isteğiyle değil."

"Kim Jaejoong'un ve Kim Hyuna'nın oğluyum, bırak da keyfimin kahyası ne derse onu yapayım."

Söylediği şeyle birlikte güldüm ve "Keşke biraz annenin ve babanın asilliğini alsaydın," diye mırıldandım. Bunu duyan Taehyung ise "YAH!" diye bağırmıştı sinirle.

"Lalisa, sana verecek bir iş buldum!" Jisoo'nun beni çağırmasıyla sevinçle ayağa fırladım ve "NE NE NE?" diye sordum. O ise yüzünü düşürerek cevaplamıştı beni. "Bize biraz odun bulman gerekiyor hayatım, ateş yakmamız gerek."

Jisoo, Jennie'nin elindeki tencereyi gösterince anlayarak başımı salladım ve ormana girmek için hazırlanmaya başladım. Ancak Kunpimook konuşmayı duymuş ve bize kızmıştı. "Siz Lisa'yı o kadar sevmiyor olabilirsiniz ama ben seviyorum! KUZENİMİ ORMANA TEK BAŞINA GÖNDERMEM!"

Kunpimook'un bu sevimli yönü beni duygulandırırken elimi göğsüme yerleştirdim ve "Tanrım," dedim. "Bana Kunpimook'u gönderdiğin için teşekkürler."

Kunpimook bana göz kırparak gülümsedikten sonra zorla Taehyung'u yerinden kaldırdı ve ikimizi ormanın içine atıp kaçtı. Hansel ve Gratel'in yeni sezonuna hoş geldiniz.

Taehyung'un mızmızlanmaları bir türlü bitmiyordu ve benim de sabrım artık son anlarını yaşıyordu. Sinir krizi geçirdiğim o ana girmemize iki atomun yakınlığından daha az mesafede bir zaman kalmıştı.

En sonunda Taehyung "Jennie ve Jisoo'yu da anlayamıyorum, bunlar çıkıyor mu şimdi?" dediğinde aniden durdum ve Taehyung sırtıma çarptıktan sonra sinirle ona döndüm. "Arkadaşlarımın dedikodusunu mu yapacaksın? Cidden mi?"

"Ben meraklı bir insanım?" Taehyung iki elini havaya kaldırıp umursamazca omuz silktiğinde sıkıntılı bir nefesi dışarı bıraktım ve "Beni deli ediyorsun," dedim. Ancak öyle yanlış bir kelime seçimi yapmıştım ki, karşılığında Taehyung'un pohpohlanmış gururunu resmen somut olarak görmüştüm. "Hangi kızı deli etmiyorum ki?"

"Cidden, seninle uğraşamayacağım." Memnuniyetsiz suratım ve ben tekrar önümüze döndüğümüzde, gözlerim etraftaki dal parçalarını aramaya başlamıştı yeniden. Ama zihnimin doluluğunun üzerine Taehyung'un bir türlü kapanmayan çenesi eklenince dal aramaya odaklanamıyordum bir türlü.

Forever Summer ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin