Şarkı: John Lennon - Stand by Me
Hikayeye başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz!
Genç kız, elini sıkı sıkıya tuttuğu genç adama bakarak hafifçe gülümsedi. Ne güzel anılar verdi bu adam kendisine... Şimdi hepsi unutulmaya yüz tutacaktı. Acıları boğazına bir bir dizilirken, derin bir nefes alarak gözlerini önlerindeki boşluğa çevirdi.
Aslında boş da sayılmazdı baktıkları alan. Karşılarında mükemmel bir manzara vardı ve genç kız bu manzaraya karşı sayfalarca duygu betimlemeleri yazabilirdi. Fakat bugün çok daha büyük bir eylem gerçekleştireceklerdi burada. Bu mükemmel manzara bile, onları vazgeçiremeyecekti akıllarındaki korku dolu düşünceden.
"Zalimsin dünya! Öyle adaletsizsin ki, ne kadar çabalarsak çabalayayım ayağa kalkmamıza izin vermiyorsun!"
Sesi dağlara çarparak yankılanmaya başladığında, elini sıkı sıkıya tuttuğu erkek arkadaşı, "Öyle zalimsin ki, görmek istemediğimiz ne varsa hepsini burnumuzun dibine soktun!" diyerek eşlik etti genç kıza.
Sesi titremesine rağmen güçlü bir şekilde dimdik durmaya çalıştı genç kız. Boğazına dizilen kelimelere yoğunlaşarak, "Bizi pes etmeye zorladın!" dedi. Bir adım ileri attığında, erkek arkadaşı da kendisine eşlik etti. Bir kez daha birbirlerine baktılar, son anında göreceği yüzün erkek arkadaşına ait olması onu bu dünyada mutlu eden tek şey olabilirdi.
Derin bir nefes alarak gülümseyişini genişletti ve pişman olmadığını belli edercesine, karşısındaki kahverengi gözlere aşkla baktı. "Emin misin?" diye sordu, kendisi için değil... Peşinden sürüklenen sevgilisi içindi korkuları.
Genç kız ölmeyi çok istiyordu, bu dünyada yaşanacak bir anın bile kalmadığına inanıyordu ama ölüme giderken erkek arkadaşını da yanında sürüklemeyi hiç düşünmüyordu. Ta ki, o teklif edene kadar.
"Yolun sonunun nereye çıktığı önemli değil," diye fısıldadı genç adam. "Seninle olduğum sürece hiçbir şey önemli değil... Ölümde ya da yaşamda, bu eli hiçbir zaman bırakmayacağım," diyerek gülümsedi.
"Alıntı yapmıyorsun değil mi? Çok şairane konuştun," dedi genç kız gülümserken.
Genç adam, "Senin gözlerine bakarken şair olmamak ne mümkün?" derken hafifçe öne eğildi ve kız arkadaşının alnına yumuşak bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildi. "Sen benim son dizemsin, nefesimsin... Senden öte dünya yok bana."
"Seni seviyorum."
Genç adam, "Öyle görünüyor..." diyerek karşılık verdiğinde, genç kız duymaya alışık olduğu bu cümleyle gülümseyerek gözlerini önlerindeki manzaraya çevirdi. "Öyle güzel ki, vazgeç diyor dünya... Ama vazgeçersek biliyoruz ki döndüğümüz yerde bizi güzel şeyler beklemiyor olacak," dedi yumuşak bir ses tonuyla.
"Anlatmadın... Sana ne olduğunu bilmeden..." genç kız tekrardan erkek arkadaşına dönerek, onun konuşmasını böldü ve başını iki yana salladı. Bencilliği, pençelerini boğazına sarmış nefesini kesiyordu... Söyleyemezdi. Son yaşananlar kalbini kırardı sevdiği adamın. Bu yüzden susmayı tercih etti, usulca çekip gitmeyi düşündü bu hayattan. Belki sevdiği adam ölümü paylaşmayı teklif etmeseydi, o zaman evdeki kitabın arasından bulurdu ona bıraktığı mektubu.
Öğrenirdi ihanetini.
Nefret ederdi genç kızdan, sonra toparlanır hayatına devam ederdi... Düşünceler genç kızın zihnini ele geçirirken, genç adam başını hafifçe salladı ve tuttuğu eli sıktı. Neler olduğunu tahmin edebiliyordu, onun da aklında beliren düşünceler vardı ve hiçbirini konduramıyordu kız arkadaşına.
Bu yüzden burada, ölüme giden yolda genç kızın elini büyük bir cesaretle tutabiliyordu. Hâlâ onu severken ölmek istiyordu, nefesi o iken veda edecekti bu dünyaya. Daha fazlasını istemiyordu. Geleceğinden korku duymaktansa, hayatına bir son verip korkularını ardında bırakmak istiyordu.
"Yanımda olduğun için üzgün mü hissetmeliyim yoksa teşekkür mü etmeliyim bilemiyorum..." dedi genç kız. Gözlerini kapattı ve "Belki başka bir dünyada yaşamamız mümkün olur," dedi.
"O zaman gelir seni bulurum."
"Eğer farklı bir dünyada uyanırsam... Buradaki gibi olmazsam, beni bulmanı beklerim."
Bunlar, iki gencin son sözleri oldu.
Boşluğa attıkları adımda, elleri birbirlerine biraz daha sıkıca kenetlenirken iki genç uçurumun kenarından, ölüme doğru süzülmeye başladılar. Sanki dünyaya teğet geçen bir kuyruklu yıldız gibi... Hayatlarından geriye, ufak tefek izler bırakarak uzaklaşmaya başladılar yaşamdan.
Acı verici bir ölüm, onların yaşadıkları bu hayata son verdi.
Başka bir hayatın başlangıcı olacaklarını bilmeden, gözlerini nefret ettikleri dünyaya kapattılar...
...
Merhaba arkadaşlar! İşte yeni kurgumla karşınızdayım...
Hikâyenin kitlesi yavaş yavaş geliştikten sonra instagramda sohbet grubu kurmayı planlıyorum... Ayrıca bölümlerden önce instagramda kesitler paylaşacağım... O yüzden şimdiden beni takibe başlayabilirsiniz. Kullanıcı adım: semihaakaya
Umarım beğenirsiniz, henüz giriş olduğu için pek bir şey net olmasa da... İlerleyen bölümlerde her şey apaçık ortada olacak. Ek olarak, bu hikâyenin ana karakterinin benim için farklı bir yeri olduğunu bilmenizi isterim.
İlk defa sevgi dolu olmayan bir karakter yazıyorum ve bu karaktere, sevmeyi öğreteceğim için de çok heyecanlıyım.
Haydi bakalım, bir sonraki bölüm bu hafta sonu, cumartesi günü gelecek! Yorumlarınız ve oylarınızla destek olabilirsiniz.
Cumartesi gününe kadar bol bol yorum bırakmanız dileğiyle...!
Görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA | Yıldızlarda Saklı Mucize
Teen FictionKendi dünyamızda birbirimizi tanımıyorduk bile, fakat bu dünyada gözlerimizi açtığımızda... Parmaklarımız birbirine kenetlenmiş bir şekilde el ele uyandık. ~*~ Dünyaya oldukça yakından geçen Moira kuyruklu yıldızı, kalbine kazınmış kaderi gerçekleşt...