Bölüme başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz!
Akın evde bulduğu bütün günlükleri, fotoğraf albümlerini bana getirdi. Hepsini teker teker inceleyip yorumlarda bulunduk. Benzer ve farklı yönlerimizi bir deftere not aldık. En azından artık kendimi Sedef'in karakterine hazırlayabilirdim.
Aslında çok da farkımız yoktu. Sedef erkeklerden korkuyordu çünkü 'baba' dediği aşağılık herif tarafından çok iğrenç muamelelere maruz kalmıştı, yaşadıklarını dillendirmek bile istemiyordum. Günlüğündeki o sayfaları okurken, elime bıçak alıp adamın kapısına dayanmamak için zor tutmuştum kendimi.
Onun aksine ben erkeklerden korkmuyordum, en azından karşılarında sinip kalmıyordum. Zaten Sedef'in korkularını yenmesini sağlayan kişi de Taha'ydı. Benim kendimi korumamı sağlayan kişinin annem olması gibi, Taha da Sedef'i güçlendiren kişi rolünü oynuyordu.
Öte yandan, Taha'nın annesi onları terk ettiği için, Taha İstanbul'dan Ankara'ya gitmemişti. Bu yüzden sanat okulunda okumak yerine liseden sonra çalışmaya başlamıştı. Zaten bu sayede Sedef'le karşılaşma ve onu tanıma fırsatı elde etmişti.
"Şu telefonları da kurcalamamızın zamanı geldi," diyerek tekrardan odaya giren Akın'la birlikte elimdeki fotoğraf albümünü kapattım ve "Şifreleri var mı?" diye sordum.
"Parmak izi..." dediğinde, "Uyuşur herhalde..." diyerek bana uzattığı telefona parmağımı okuttum. Tahmin ettiğim gibi ekran açılırken kendi yüzümü ekranda görünce tek kaşımı kaldırdım ve "Bu Taha'nın olmalı," diyerek telefonu Akın'a uzattım. O da aynı şekilde kendi elindeki telefonu uzattığında, bu sefer ekranda Taha'nın yani Akın'ın yüzü vardı.
Akın tekrardan yatağın diğer yanındaki boşluğa otururken, "Bu ev 1+1, yani ben salonda kalacağım..." dedi. Başımı onaylarcasına salladım, nezaket gereği olsa bile odayı Akın'a bırakmayı teklif etmeyecektim. Kendi rahatımdan ödün verip salonda kalan kişi olamazdım. Onu da yatağa almazdım. O yüzden sessizce telefonun mesajlar kısmına girdim.
"Sanırım bu mesajları okumamız çok vakit alacak," dediğimde, Sedef dâhil beş kişinin bulunduğu gruba baktım. Üyeleri: *Dayanağım, Serra, Erhan ve Kutay'dı.
"Hey, Taha, Sedef'i nasıl kaydetmiş?" diye sordum. Sorumla birlikte, Akın benim ekranıma eğilirken, "Nefesim," dedi.
"Rüyamı anlatmış mıydım sana?" diye sordum ve telefonu yatağın üstüne bırakırken Akın'a döndüm. "Hayır," dediğinde, hızlıca anlatmaya koyuldum.
Genel konuyu es geçerek konuşmalarına değindim. "Sedef sanırım Taha'nın intihar etmesini istemiyordu ki, 'Emin misin?' diye sordu ve Taha da, 'Yolun sonunun nereye çıktığı önemli değil. Seninle olduğum sürece hiçbir şey önemli değil... Ölümde ya da yaşamda, bu eli hiçbir zaman bırakmayacağım,' dedi. Gerçekten de kız onun nefesi olmalı ki, onun gideceğini öğrendiğinde, onunla birlikte gitmek istemiş," dediğimde, hâlâ onları hayattan vazgeçtikleri için suçlayabilirdim. Her ne kadar Sedef'in yaşadıkları berbat şeyler olsa da, bir dayanağı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA | Yıldızlarda Saklı Mucize
Roman pour AdolescentsKendi dünyamızda birbirimizi tanımıyorduk bile, fakat bu dünyada gözlerimizi açtığımızda... Parmaklarımız birbirine kenetlenmiş bir şekilde el ele uyandık. ~*~ Dünyaya oldukça yakından geçen Moira kuyruklu yıldızı, kalbine kazınmış kaderi gerçekleşt...