"Yani, Mert hasta ve Yener amca bu yüzden sana geldi?" diye sordu Erhan, bütün anlattıklarımızı dinledikten sonra.
Erhan geldikten sonra Akın, Serra ve Kutay'ı da aramış onları da çağırmıştı. Aynı şeyleri defalarca anlatmak yerine tek seferde aradan çıkarmak istemişti.
Şimdi beşimiz salonda otururken, Serra kolunu bana sarmış destek olmaya çalışıyordu. Kutay, Erhan ve Akın'sa kara kara ne yapabileceğimizi düşünüyorlardı.
"Başka ne için gelecekti?" diye homurdandım, yüzümü yıkadığım için artık ağladığım belli olmuyordu ama duygularımı saklamak konusunda zayıf oluşum, şu anki hissettiklerimi oldukça net bir şekilde dışa vuruyordu. Canım yanarken, nefret ediyordum onlardan.
Yine de nasıl bir şeyse, üstümde bir yüktü bunlar. Onlara yardım etmek, şansımı denemek zorundaymışım gibi hissediyordum fakat yapamazdım. Ne kan verebilirdim ne de test için örnek... Hamileydim, Sedef'in çocuğunu riske atamazdım.
"Ancak hamile olduğu için bunu kabul etmedi ve o adam olay çıkardı, sesleri sen de duydun zaten," dedi Akın, Erhan'a. Şu noktada ikisinin normal bir şekilde konuşması da komikti. Akın da benim gibi Erhan'dan haz etmiyordu. Neyse ki, hastane gecesinden sonra benim duvarlarım Erhan'a karşı kırılmıştı ama Akın hâlâ ondan belirli bir şekilde haz etmiyordu.
"Tabii ki de hamileyken test falan veremez!" dedi Erhan, bir anda celallenmesi hepimizin kaşlarının çatılmasına sebep olurken, Erhan üstüne çektiği dikkatleri fark ederek, "Yani, sen de biliyorsun... Çocuğuna dikkat etmelisin," dedi sakince.
"Farkındayım, bu yüzden reddettim."
Sesim kuru bir şekilde çıktığında, Serra eliyle omzumu sıvazlarken konuştu. "Biz test için örnek verelim. Eğer uyuşmazsa, senin sosyal medya hesabını kullanırız. Takipçin çok, ayrıca ünlü camiasından fazlaca insanla samimisin... Birkaç kişiden ricada bulunursan bunu halledebiliriz," sesi oldukça samimi ve yatıştırıcı bir tondaydı. Hafifçe gülümseyerek, "Teşekkür ederim Serra," diye fısıldadım.
Beni daha sıkı sarmaladı. Fakat ne Akın'ın sarılması gibi huzurlu hissettirdi ne de Melis'in sarılmaları gibi rahat... Yabancılığı belli olan, uzak bir sarılma gibi gelmişti. Her ne kadar onların arasında yaşamaya alışmış olsam da, onlara karşı duyduğum bu yabancılık hissini üzerimden atamıyordum.
Sarıldıkları kişi ben değildim, sevgilerini göstermek istedikleri kişi şu an benim dünyamda benim bedenimin içinde hayatına devam ediyordu. Bu düşünce ani bir şekilde irkilmeme sebep oldu. Gözlerim Akın'ı bulduğunda, bana soran bakışlar attı.
Tekrardan önüme döndüğümde, donuk bir şekilde sehpanın üstündeki fotoğraflara baktım. Kahverengi sehpanın üzerine yerleştirdikleri camın altında bir sürü fotoğraf vardı. Sedef ve Taha anıları biriktirmeyi seven insanlardı bu yüzden her yerden bir şeyler çıkabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA | Yıldızlarda Saklı Mucize
Teen FictionKendi dünyamızda birbirimizi tanımıyorduk bile, fakat bu dünyada gözlerimizi açtığımızda... Parmaklarımız birbirine kenetlenmiş bir şekilde el ele uyandık. ~*~ Dünyaya oldukça yakından geçen Moira kuyruklu yıldızı, kalbine kazınmış kaderi gerçekleşt...