-12-

253 27 13
                                    

Bowling yarışmasını büyük bir puan farkıyla Erhan'ın takımı kazandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bowling yarışmasını büyük bir puan farkıyla Erhan'ın takımı kazandı. Didem'in profesyonel bir bowling oyuncusu olduğunu hepimizden sakladığı için adaletsizlik protestoları eşliğinde alışveriş merkezinden ayrıldık.

Kutay ve Serra kendi evine geçerken, Erhan da Didem'i evine bırakmak için bizden ayrılmıştı.

Biz de Akın'la oturduğumuz siteye yakın bir yerde inerek eve kadar yürümeye karar verdik. Yan yana yürürken, gözlerim ara ara Akın'a kayıyordu. Fazla samimi hareketlerinin yanı sıra, Çarşamba günü konuştuklarımız aklıma geldikçe zihnimde, 'Biz neyiz?' sorusu yankılanıyordu.

Ondan etkilendiğimi cümle içinde öylesine bir şeymiş gibi itiraf ettim, o da beni etkilemek hatta kendine âşık etmek istediğini defalarca kez ima etti. Hâlâ daha ima ediyor, aynı zamanda daha da samimi davranmaya başlıyordu. Belki de hep samimiydi ama Çarşamba akşamı konuştuklarımızdan sonra ben daha çok dikkat eder oldum onun hareketlerine...

"Ne düşünüyorsun?" diye sorduğunda, boşluğuma geldiği için, "Ne olduğumuzu..." dedim. Ardından ne dediğimi fark ederek, "Nereye gideceğimizi ve ne zamana kadar dayanabileceğimizi..." dedim. Umarım onu düşündüğümü fark etmez...

"Dayanılmaz mıyım?" dedi, kaşlarını kaldırıp dikkatli bir şekilde bana baktı.

Dudaklarımı bükerken, başımı iki yana salladım, "Aslında dayanılmayacak biri değilsin. Eğlencelisin ve ne zaman yardıma ihtiyacım olsa, bana yardım ediyorsun. Sadece, bazen burada olmaktan ve rol yapmaktan yorulmuyor musun?" diye sordum.

Neyse ki yanlış anlamamıştı...

"Yorulmak? Hayır, rol yapmaktan yorulamam. Konservatuarda bize öğrettikleri ilk şey buydu. 'Karakterinden nefret de etsen, bir kere o rolü kabul ettiğinde sonuna kadar o karakteri yaşatmak zorundasın. Yorulamazsın, yorulacağın bir karakteri seçemezsin!' O yüzden, yorulmuyorum..." dedi.

"Sen eğitimlisin," diyerek güldüğümde, bana biraz daha dikkatle baktı ve hafif esen rüzgârla önüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına attıktan sonra ona bakmamı sağladı.

"Sen yoruluyor musun?" diye sordu, gözlerimiz birbirini bulduğunda.

"Hangi noktada rol yaptığını anlayamadığımda yoruluyorum."

Söylediklerimi birkaç saniye boyunca düşündü ve hafifçe gülümsedikten sonra önüne dönerek yürümeye başladı. Konuyla ilgili bir şey söylemedi, sadece, "Hava çok güzel, değil mi?" diye sordu. Hafifçe iç çekerek peşinden yürümeye başladım.

Hava güzeldi, aynı Akın'ın gülümseyişi gibi... Serin ama iç ısıtan türden.

🌠

"Pekâlâ, DVD'ler arasında bu filmi buldum. Çok severim," dedi Akın ve DVD'yi önümde salladı. Gözlerimi kısarak kapağını okudum.

MOIRA | Yıldızlarda Saklı MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin