Buraya bölüme başladığınız tarihi bırakabilirsiniz!
Akın'ın gözleri şaşkınlıkla büyürken kolunu babamla, daha doğrusu Sedef'in babasıyla benim arama koyarak adamın bana yaklaşmasına mani oldu. Bu yaptığı açıkçası içimi rahatlatmıştı çünkü bu adam benim babamdan çok daha farklıydı.
Görünüş olarak aynı olsa da, insanların bakışlarında bir ifade saklıydı. Sedef'in babasının bakışlarında öyle bir ifade vardı ki, boğazımda düğüm düğüm bir acının yeşermesine sebep oluyordu.
Sedef'in günlüklerinden okuduklarım zihnimde canlanırken hafifçe yutkunarak, "Burada ne işin var?" diye sordum. Herhalde bu Sedef'in vereceği bir tepkiydi? Öyle olmasa dahi, bu adamı hoş görüyle karşılayacak değildim.
Onun hakkında okuduklarım, beni kendi babama saygı duyar hale getirmişti!
"Asıl ne düğü belirsiz bu adamın senin evinde ne işi var?" diyerek, birden bağırdığında irkilerek geri çekildim. Benim babam da çoğu zaman böyle bağırırdı ama hiç böyle hissettirmemişti. Demek ki, insanların bakışları gerçekten de duygularını net bir şekilde iletiyordu. Bu adamın bakışları kötüydü, her bir köşesinden kötülük akıyordu.
En azından benim babamın bakışlarında acınası bir adam saklıydı. Bir baltaya sap olamamanın acısını bizden çıkaran, bu yüzden içten içe kahrolan ama asla pişmanlıklarını dile getirip özür dilemeyen bir adamdı. Fakat gözlerinde böylesine büyük bir nefret, bana geri adım attıracak bir iğrençlik yoktu.
Akın elini adamın omzuna koyarken, "Söylediklerinize ve ses tonunuza dikkat edin. Mira'yla bir ay sonra evleniyoruz. Nişanlımla bu şekilde konuşamazsınız," dedi. Sıkılan parmaklarından öfkesini anlayabiliyordum ama sesinde, insanı rahatsız edecek bir sakinlik vardı.
"Ben onun babasıyım, istediğim gibi konuşur istediğim gibi sesimi yükseltirim. Ayrıca, kızımı da sana vermiyorum! Hadsiz herif!" diyerek elini kaldırdığında, "Orada dur!" deyi verdim ve Akın'ın elinin üstüne elimi koyarak onu geri çektim.
Sedef'in babası yüzünden ne Akın'ın ne kendimin zarar görmesini istemiyordum. Tartışmaya, olay çıkarmaya lüzum yoktu.
Akın'a kısa bir bakış atarak elini bırakmadan adama, Yener'e, döndüm. "Aramızdaki baba-kız ilişkisini geride bırakalı çok zaman olmadı mı? Hâlâ üstümde böyle bir hakkın olduğunu savunabilir misin?" diye sordum.
Yüzü kızarmaya başladığında, Akın'la birlikte geriye çekilerek kapıyı kapatmaya hazırlandım ve kapatmadan önce de, "Burada olmaya ve bana kızım demeye hakkın yok senin. Olay çıkarmadan defolup gitmelisin," dedim.
Tam kapıyı kapatıyordum ki, kapıya elini koyarak geri ittirdi. Kapı sonuna kadar açılırken, "Pekâlâ," dedi ve derin bir nefes alarak gözlerimin içine baktı. "Her ne kadar baban olduğumu reddetsen de, kardeşlerini reddetmezsin. Değil mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA | Yıldızlarda Saklı Mucize
Подростковая литератураKendi dünyamızda birbirimizi tanımıyorduk bile, fakat bu dünyada gözlerimizi açtığımızda... Parmaklarımız birbirine kenetlenmiş bir şekilde el ele uyandık. ~*~ Dünyaya oldukça yakından geçen Moira kuyruklu yıldızı, kalbine kazınmış kaderi gerçekleşt...