-9-

293 38 38
                                    

Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya bırakabilirsiniz!❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya bırakabilirsiniz!❤️

"Senin uyanmanı bekliyorlardı... Çağırayım mı onları?" diye sordu Akın. Sağ eliyle de kapıyı işaret ediyordu.

Sanırım o da benim gibi bu konu üstünde pek düşünmek istemiyordu ki, hızlıca bebek ve hastane olayını atlatıp eve gitmeyi planlıyordu. Oysaki içimden bir ses Serra'nın artık bizden hiç çıkmayacağını değil fısıldamak, haykırıyordu...

"Kaç haftalıkmış?" diye sordum, Erhan bebeğin kaç haftalık olduğunu öğrendikten sonra niye gitmişti ki? Yine aklımdan bin bir türlü düşünce geçerken, bir anda, "Yemin ediyorum kendimi Türkiye'nin on numaralı entrikalı dizisine başrol gelmişim gibi hissediyorum!" dedim.

Akın'ın kaşları söylediklerimle çatılırken, "Neden öyle düşünüyorsun?" diye sorduğunda, doğrudan Akın'ın gözlerine bakarak, "Kaç haftalık olduğunu söyle bakalım..." dedim.

"Beş ya da altı haftalıkmış..."

"Hamilelik testiyle, iki üç hafta erkenden öğrenilebilir. Adet döngüsü ortalama olarak bir hafta kaysa... Sedef bunu öğrenmiş olabilir, yani hamile olduğunu bilerek intihar etmiş olabilir..." dediğimde, Akın'ın yüzü bir anda bembeyaz oldu.

"Çok tahmini bir yorumda bulunmadın mı?" diye sordu gergin bir şekilde. Açıkçası tahmini olsun ya da olmasın, Sedef bir şeylerden pişman olduğu için intihar etmeyi seçti. O ve Taha intihar ederken, rüyamda onları izliyordum. Kendi yüzümü, yüzümün aldığı her şekildeki duyguları bilirim ben. Pişmanlıkları vardı, korkuyordu ve bazı acıların artık bir son bulmasını istiyordu.

"Belki de bunları daha fazla düşünmemeliyim, ne düşünürsem ucu bambaşka bir yere takılıyor," dedim, derin bir nefes alarak yastığı dikleştirdim ve sırtımı yaslarken, "Işıkları yakıp, çağır bakalım arkadaşlarımızı..." dedim, tamamen kinayeli bir şekilde vurguladığım kelime üstüne yapay bir gülümsemeyle Akın'a baktım.

"İstediğin kadar düşün ama... Düşünürken kendinden geçip bayılma evresine gelme, bu sabahki gibi korkmak istemiyorum," dedi Akın ve ışığı yaktı. Gözlerim odanın içini dolduran parlak, beyaz ışıkla birlikte kapanırken "Akın!" diyerek çığlığı bastım.

Kapı aniden açıldığında, Akın bir adım geri kaçmak zorunda kalmıştı çünkü kaçmasaydı açılan kapı suratına çarpacaktı. Serra en önden içeri dalarken, "Uyanmış!" dedi ve irice açılmış ela gözlerini anında bana dikti. Kocaman sırıtırken, "Benim arkadaşım anne mi oluyormuş?" diyerek atıp, atabileceği en mutlu çığlıkla üstüme koşmaya başladı.

Hafifçe sırıtarak, "Evet, ama sakin yaklaş artık bu kadar heyecanı kaldıramam..." dedim, istemeyerek de olsa bana sarılmak için kollarını açan Serra'ya sarıldım. Aslında samimi bir kızdı, içtendi ama ben onun kadar deli dolu ve neşemi etrafa yansıtan bir insan değildim. Gerçi Serra birçok açıdan Melis'e benziyordu, onu arkadaşım olarak rahatlıkla kabul edebilirdim ama Melis'in tek bir farkı vardı ve bu farkla Serra'yı onun gibi arkadaşım olarak kabul etmemi güçleştiriyordu.

MOIRA | Yıldızlarda Saklı MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin