Başladığınız tarihi ve saati bu satıra bırakabilirsiniz!
Akın'la birlikte arabadan indiğimizde, o elimi tutmaya yeltenmeden bir şekilde ellerimiz bir araya geliverdi. Gülümseyerek birbirimize bakmaya başladığımızda, içimi dolduran bu duygunun sebebini sorguluyordum.
Sedef'in bize bıraktığı, şu an ilgilenmemiz gereken ufaklıktan mı kaynaklıydı bu duygusal karmaşam yoksa gerçekten de Akın'ın bencilliğimi yenme çabasının sonuçları mıydı bunlar bilemiyordum.
"Çiçeklerin nerede Mira?" diye sordu Erhan. O an, hastanede koridorunda Akın'la sarılırken çiçeği düşürdüğümü ve sonrasında geriye dönmediğimizi hatırladım. Anlık bir boşlukla elimi alnıma geçirirken, "Ya, hastanede düştü..." dedim.
Erhan'ın yüzündeki mutluluk ifadesi yavaşça solarken, "Neden almadın?" diye sordu.
"O an aklımdan çıkmış..." dedim ve hafif bir sinirle, "Akın!" diyerek elimi omzuna vurdum. Bir anda sarılmasaydı çiçeğimi düşürmezdim.
Akın, elimi vurduğum yerde tutarak, boştaki koluyla beni kendine çekerken, "Ben sana yenisini alırım!" dedi.
Erhan, bozuntuya vermeksizin, "Aynen yenisini alır... Dertlenme, hem üst katındayım arada sırada ben de alır gelirim," dedi.
Hafifçe gülümserken, "Ne güzel," dedim aynı anda, tişörtünün altından Akın'ın karnını cimcikliyordum.
Akın dişlerini sıkarak geri çekildiğinde, ona baktım. Biraz yüz verince fazla mı abartmıştı acaba bu sarılma işini? Koluna girerek onunla birlikte apartmana doğru yürümeye başladığımda, arkamızdan Erhan, Serra ve Kutay da geliyordu.
Fısıldarcasına, "Erhan'a ayıp oldu..." diye mırıldandım.
"Hoşlanmıyordun çocuktan, bir çiçek aldı diye tav mı oldun şimdi?" diye sorduğunda, gözlerimi irice açarak Akın'a baktım. "Tamam, bir şey demedim ya... Sadece, farkında bile değildim arada role fazla giriyorum," dedi ve kendini toparlarcasına dik yürümeye başladı.
"Evet..." dedim, onu onaylarcasına.
Sonra dikkatle yüzüne baktım, ne zaman oynamadığını her zaman anlayabilecek miydim acaba? Kalbimi kırmasından korkuyordum, bencilliği bu yüzden seviyordum çünkü kimse kalbimi kıracak noktaya gelemiyordu. Onları o kadar sevmiyordum ama konu Akın olunca...
Sinirlerimi geriyor olsa da, şeytan tüyü vardı onda. Bana tüm duvarlarımı yıktıracak gücü yavaş yavaş aşılıyordu. Bir gün olur da, bencillik prangalarından kurtulup duvarlarımı aşarsam ve tutunduğum kişi o olursa... Sonrasında onu kaybedersem ne olurdu?
Hoş, şimdi bile benim değildi.
"Mira, iyi misin?" diye sordu Akın. Yine düşüncelere daldığım için asansöre bindiğimizi bile yeni fark ederek şaşkınca etrafıma bakındım. "İyiyim, sadece dalmışım," dedim, hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOIRA | Yıldızlarda Saklı Mucize
Teen FictionKendi dünyamızda birbirimizi tanımıyorduk bile, fakat bu dünyada gözlerimizi açtığımızda... Parmaklarımız birbirine kenetlenmiş bir şekilde el ele uyandık. ~*~ Dünyaya oldukça yakından geçen Moira kuyruklu yıldızı, kalbine kazınmış kaderi gerçekleşt...