İntihar Mevsimi Başladı
Gene bir okul günüydü. Oliver bu sefer planını tam olarak yapmayı düşünüyordu. Bugün İntihar Mevsimi'nin başlangıcı olucaktı. Bugün tüm herkesin kurtuluşu olucaktı. Bugün hiç bir Tanrı'nın karışmadığı bir gün olucaktı. Oliver okula gitmek için hazırlandı. Okula doğru ilerledi. Yolda Bill ile karşılaştı. Bill'e seslendi.
Oliver:''Bill ben burdayım. Gel beraber okula gidelim.
Bill:''Tamam geliyorum. Biraz bekle. dedi
Okula beraber yürümeye başladılar. Bugün pek mutlu değildi Bill. Oliver için bir avantajdı. Okula vardıklarında dolaplarından kitapları alırken Bill'in dolabının üstünde ''Bu hayat sana göre değil sünepe.'' yazıyordu. Okadar alışmıştı ki yırtıp atmak yerine görmemezlikten geliyordu.
Sınıfa girdiği gibi kafasına büzüştürülmüş kağıtlar atılıyordu. Cidden çok acımasızcaydı. Artık Oliver onun kurtulması gerektiğine emindi. Ders bittikten sonra yemekhaneye gittiler. Bu sefer Oliver kendi yemeğini aldı ve Bill'in yemeğini unutmuş numarası yaptı. Bill'de yük olmamak için kendi almaya gitti. Bill yemeğini alıp geri dönerken birisi ayağına vurdu ve Bill yere düştü. Üstü başı yemek olmuştu. Bill ağlayarak tuvalete koştu. Oliver'ın planları gene takır takır işliyordu. Okulda kamera olmayan tek yer tuvaletlerdi. Herşeyi önceden çok kapsamlı bir şekilde planlamıştı. Oliver yemekhaneden çıkarak tuvaletin yolunu tuttu.
Bill tuvalette üstünü temizliyordu. Üstünü temizlerken birden üç kişi tuvalete girdi. O üç kişi geçen gün Bill'i dışarda döven zorbalardı. Bill'i aralarında itmeye başladılar.
Bill:''Bırakın beni! Benle neden uğraşıyorsunuz? Ben size ne yaptım?'' diye bağırıyordu.
Çocuklardan biri ''Kapa çeneni seni ezik.'' diyerek Bill'in kafasını tuvaletin içine soktu. Nefessiz kalana kadar bekletip çıkardı. Bill artık bitkin düşmüştü. Yere düştüğünde tekmelemeye başladılar.
Oliver tam zamanında yetişmişti. Hemen koştu ve bir çocuğun yüzüne yumruğunu geçirdi. Hemen arkasındaki çocuğa bir tekme attı ve yere düşürdü.
Oliver:''Gidin burdan sizi lanet olası pislikler!'' diye bağırdı.
Üç çocuk koşarak kaçtılar. Oliver Bill'i yerden sakince kaldırarak duvara yasladı. Gidip hemen bir peçete alıp Bill'in yüzünü temizledi.
Oliver planının son aşamasına gelmişti artık duygusal bir konuşma yaparak onu kurtuluşa ikna edicekti.
Oliver sakince konuşmaya başladı.
Oliver:''Bill seni hiç bir zaman kurtaramadığım için çok üzgünüm. Hep kurtarmaya çalıştım fakat her zaman son anda yetiştim. Ne kadar çok acı çektiğini biliyorum. İnsanların sana saygı duymaması nasıldır bilirim. Bu kadar kalabalık alanda hep kendini tek,yalnız başına kalmış insanların sana kötü gözlerle baktığını hissedersin. Çok acılar çektin. Aileni kaybettin,kimseden saygı görmedin,başarılını kimse umursamadı bile.Bu hayat sana bir cehennem gibi gelmiyor mu? Bir Tanrıya inanıyor musun bilmiyorum fakat sana Tanrı bile yardım etmiyor Bill. Elimden bir şeyler gelmiyor. Ne yaparsam yapayım daha çok acı çekeceksin. Kimse seni kurtarmayacak Bill Sen kendini kurtarmak zorundasın. Sen bu insanlığı kurtarmalısın. Bu zorbalığı bitirmek senin elinde Bill.''
Bill:''Artık sona geldim değil mi? Elimden geleni yaptım Oliver. Her şeyi denedim. Tanrıya yüzlerce kez yalvardım. Sesimi duyan hiç kimse olmadı. Bu acıları hep çekmek zorunda bırakıldım. Kimsem hiçbir zaman olmadı. Seni tanıdığıma çok memnunum bunu bilmeni istiyorum. Senle geçirdiğim vakitler hayatımın en güzel zamanlarıydı Oliver. Artık kurtuluşa ermek istiyorum. Buna dayanacak gücüm kalmadı.
OIiver:'' Ne yapmayı planlıyorsun? İçindekilerin hepsini bir nota dökmeye ne dersin? Son sözlerini tüm insanlığı değiştirmek için kullanabilirsin Bill. Sen bir kahraman olacaksın.
Bill:''Bir işe yarayacağım için memnunum Oliver. Bu sefer ben kurtulucam. Şimdi senden burdan çıkıp gitmeni istiyorum. dedi
Oliver kafasını sallayarak yavaşça tuvaletten çıkıp gitti. Oliver biraz üzgündü fakat Bill için çok seviniyordu. Çünkü bu hayatta hep zorluk çeken insanların artık bu acıya katlanmaması cidden mutluluk vericiydi.
Bill ayağa zar zor kalktı. Yürüyerek tuvaletin yanından uzun bir tuvalet kağıdı kopardı. Cebindeki kalemi çıkararak yazmaya başladı.
''Merhaba ben Bill Boris. Belki beni kimse tanımayacaktır. Ben bu okulun hayaleti gibiydim. Herkes beni hep görmemezlikten geliyordu. Hep zorbalığa maruz kaldım. Yüzlerce kez dayak yedim. Her yemek yemeğe gittiğimde yemeğime tükürdüler ve daha kötü şeyler yaptılar. Dolaplarıma kötü sözler yazdılar. Canımı çok yaktılar. Elimden birşey gelmiyor. Ne kadar uğraşsam da kimsenin yardımını görmedim. Bu tuvalet kağıdına yazdıklarım benim son sözlerim bunu söylemek istiyorum. İnsanların birbirlerine kötü davranmasından bıktım. Bu insanlar neyi paylaşamıyor? Neden kendi soyuna zarar veriyorlar? Bunu hiç bir zaman anlamadım. Benim ölümümün tüm zorbalıkların sonu olmasını istiyorum Herkesin zorbalıklara susmayıp birbirini korumasını istiyorum. Bu benim farkındalığım ve kurtuluşum olucak. Anne ve baba sizin yanınıza geleceğim için çok mutluyum sizi seviyorum. Elveda zorba hayat.'' yazdı.
Yazdığı intihar mektubunu tuvalet kapısının önüne bıraktı. Sonra tuvaletin içine girdi ve kapıyı kapadı. Klozetin üstüne çıktı. ''Elveda Oliver'' dedikten sonra kendini baş aşağı klozetin üstünden bıraktı. Kafasına sert bir darbe aldı. Çok fazla kan kaybediyordu. Kanıyla tuvaletin kapısına teşekkürler yazarak hayatını kaybetti.
Bill Boris'in cesedi sonraki gün bulunmuştu. Okula bir sürü polis gelmişti. Çok büyük bir kargaşa vardı. Herkes şok içindeydi. Polisler Bill'in cesedini kaldırıp incelemeye aldılar. Bir intihar vakası olduğu artık kesinleşmişti.
Okul açıklama yapma gereği duydu. Okul bahçesinde herkes toplandı. Okul müdürü bu konu hakkında uzun bir konuşma yaptıktan sonra Bill Boris'in cenaze törenine tüm okulun gelmesini zorunlu kıldı.
Bill Boris'in İntihar olayı tüm gazetelere hatta tüm televizyon kanallarında haber olmuştu. Zorbalığın yarattığı bir intihar olayı'nı çoğu ülke duymuştu. Çok büyük ayaklanmalar oldu. Şehirde binlerce kişi Bill için yürüyüşler yaptılar. Canlı yayında yazdığı o intihar mektubu okunduğunda tüm insanların tüyleri diken diken olmuştu. Bill çok büyük bir kurtuluşa vesile olmuştu.
Bill Boris'in Cenaze törenine binlerce insan gelmişti. Oliver hayatında bukadar fazla kişiyi bir arada görmemişti. Çok uzak yollardan bile cenaze törenine gelen insanlar vardı. Herkes toplu şekilde dualar okudular. Oliver artık Bill'in gerçekten kurtulduğuna inanıyordu.
Oliver Bill'in tabutuna yaklaştı ve duasını etmeye başladı. Onun ne kadar güçlü biri olduğunu artık anlıyordu. Kilise Papazı Oliver'ın yanına gelerek ''Yakın bir arkadaşımıydın?'' diye sordu.
Oliver:''Evet en yakın arkadaşlarımdan biriydi. O dünyanın en güçlü çocuğuydu.''dedi.
Papaz Bill'in ne kadar zorluklar yaşadığını biliyordu.
Papaz:'' Bill hep buraya gelirdi. Yaşadığı olayları hep bana anlatırdı. Günah çıkarmaya geldiğinde kendisinde sorun olup olmadığını hep sorardı. Hep onun bunlar başına gelirdi. Cidden intiharı çok acı verici. Sonbahar da olması garip değil mi? Bill'de aynı düşen yapraklar gibi artık kurtuluşa erdi.'' dedi.
Oliver:'' Sonbahar'ın intihar mevsimi olduğuna her zaman inanırım. Çok hüzünlü bir mevsim yapraklar dökülür ve yenileri açar. Her ölümün bir yararı olduğu gibi. Ölmeden yaşayamazsın yaşamadan ölemezsin. değil mi papaz?'' dedi.
Papaz üzgün bir şekilde kafa sallayarak oradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihar Mevsimi
HororHayatınızın değerini ne kadar biliyorsunuz? İnsanlar yüzyıllardır bir yaratıcının olduğuna inanmak istediler. Herkesin farklı tanrılara ve farklı dinlere inandılar. Çoğu inanç sistemleri öldükten sonra hayatın var olduğunu söyler. Bu hayatın bir s...