Sabah olunca tüm bedenim uyuşmuş gibiydi. Yataktan zar zor kalkabildim. Her yerim ağrıyordu. Sanki yokuş aşağı bi yolda hüzünlü bir ifadeyle yürürken arkadan gelen korna sesini duyamayıp arabanın tüm kemiklerimi ezişine maruz kalmış gibiydim. İlaçlarımın masanın üstünde durduğunu fark ettim. Ayağı kalktım. Yatağa tutunarak masaya doğru ilerledim. Tam ilaçları elime almıştım ki dışardan gelen gürültü dikkatimi çekti. Camdan baktığımda dışarda kargaşa çıktığını gördüm. Herkes bağrışıyordu. At hırsızı kılıklı bi adamın belinden çıkarttığı silahı ateşlemesiyle çatışma başladı. Birisi koşarak merdivenlerden çıkıyordu. Ayak seslerini duyabiliyordum. Sonunda kapı açıldı. Gelen Melih'ti.
Melih:Bacım eğil!
Hemen yere yattım. O da koşarak yanıma geldi. Yatağın arkasına saklandık. 2.kattaydık ama kurşunların camdan geçip bizi vurma ihtimali çok yüksekti. Mermiler camın yanındaki kolonlara çarpıp sekiyordu. Bikaç dkk sonra çatışma durdu. Herkes dağıldı.
Alev:Az önce noldu?
Melih:Babanın öz oğlu... O herif geldi buraya az önce. O yüzden olay çıktı. Sen iyi misin?
Alev:İyiyim, iyiyim. Sorun yok. Sağol.
Melih:İlaçlarını aldın mı?
Elimdeki ilaçları gösterdim. Masanın üstünde duran suyu getirdi ve bana verdi. İlaçları içtikten sonra beni aşağı götürdü. Rafet Babayı görünce rahatladım. Nedense bende diğerleri gibi onu korumak istiyordum. Baba oldukça gergindi. Salonun ortasında voltalar atıp söyleniyordu.
Baba:Melih!!
Melih:Buyur baba?
Baba:Git Ahmet abinleri topla. Hepsi buraya gelsin!! Çabuk!!! (Öfkeyle bağırıyordu.)
Melih hiçbişey söylemeden koşarak bahçeye çıktı. Yaklaşık 20 adam geldi. Bazılarıyla aynı yaştaydım. Baba onları azarlamaya başladı. Bense durumu sonradan anladım. Başta neden öz oğlunun kargaşa çıkardığını ve diğerlerinin ona ateş ettiğini anlamamıştım. Meğer oğluyla bi derdi varmış Rafet Babanın. Oğluna kötü sözlerle hitap ediyordu. Bi 10 dk sonra baba sakinleşti ve oturdu. Ortam durulunca Melih beni bahçedeki çardağa götürdü. Oturup çay içiyorduk.
Alev:Sen ne zamandır burdasın?
Melih:Eeee... Aslında bu çok uzun bi hikaye ama kısacası.. Rafet Babanın hayatını kurtardığımdan beri.
Alev:Hadi canım!? Nası kurtardın??
Melih:İşte uzun hikaye o. Ben eskiden Sadık Yılmaz'a çalışıyodum.
Alev:O kim?
Hafif bi kahkaha attı.
Melih:Gerçekten buralı olmadığın anlaşılıyo. Benden duymuş olma ama bizimkiler seni araştırıyo. Yerinde olsam hareketlerime dikkat ederdim.
Alev:Neden ki?
Melih:E sonuçta buraya yeni geldin ve kim olduğunu bilmiyoruz. Henüz sana güvenemeyiz. Ama ben sana güvenmeye başladım. Uzun zamandır hareketlerini izliyodum zaten.
Alev:Nası yani? Daha buraya geleli 2 gün oldu.
Melih:Evet.. Ama ben seni tanıyalı 2 günden fazlası oldu. Ben... Senle aynı okula gidiyorum.
Alev:Hadi canım!? Nası ya? Sen okuyo musun?
Melih:Evet. Burda benim yaşımdakilerin çoğu okuyo. Baba onu korumamız karşılığında bize maaş veriyo. Öyle geçiniyoruz. Ben zaten tek yaşıyorum. Sıkıntı olmuyo yani.
Alev:Anlıyorum... (Aklıma Berk ve Lavina geldi yine.)
Melih:Aaron...
Bi anda böyle söylemesine şaşırdım ve kafamı kaldırdım.
Melih:Aaron'la aranızda ne var?
Alev:Sen Aaronu...?
Melih:Aaron ve sen... Aranızda ne var?
Ben gülerek cevap verdim.
Alev:Aaron mu? Senin o piskopatla ne işin var ki? (kahkaha attım)
Melih:Ben zaten Aaronu takip ediyodum. Sana farklı davrandığını fark ettiğim günden beri seni izliyordum. Kusura bakma ama seni takip ettim. Ve yine seninle karşılaşınca... biraz şüphelenmedim değil. Ama sonra aslında çok da normal bi hayatının olduğunu fark ettim. Yalanlarla dolu olmayan bi hayat.
Alev:Zamanında bi çok yalana maruz kalmıştım. Öyle şeylerle ilgilenmiyorum. Ama merak ettiğim bişey var. Şu Sadık kim?
Melih:Rafet Babanın en büyük düşmanı. E haliyle bizim de düşmanımız. Onların düşmanlıkları çok eskiye dayanıyo. O ikisi eskiden en yakın arkadaşlardı. Kardeş gibiydiler. Bi gün para kazanmak için uyuşturucu satmaya başladılar. Sonra bi mevzu oldu... O olayı kimse bilmiyor. Ve Sadık Yılmaz.. Rafet Babanın kızını öldürdü.
Alev:Yok artık!
Melih:Ama bu konunun konuşulması yasaklandı. O yüzden Babanın haberi olmasa iyi olur. Her neyse.. Sonra baba intikam almak için Sadık'ın büyük oğlunu öldürdü.
Alev:Ee oha ama! Kan davasına dönmüş olay.
Melih:Evet.. Malesef. Böylece düşman oldular. Baba uyuşturucu satmayı bıraktı. Sebebini bilmiyoruz. Bu olay yüzünden sanırım. Ve tabi Sadık... Şimdi İstanbul'un en büyük uyuşturucu kaçakçısı.
Alev:Uf... Peki, son bişey daha sorabilir miyim?
Melih:Tabi.. Ne istersen?
Alev:Bu olayların Aaron'la ne ilgisi var?
Melih:Cidden bilmiyo musun? (kahkaha attı). Aaron. Rafet Babanın oğlu... Az önce buraya gelip çatışma çıkaran da oydu.
Donakaldım. Nasıl olur da..? HER YERDE O OLABİLİR!???!!!!! Şimdi tüm parçalar birleşmişti.
Alev:Ee o zaman Sadık Yılmaz'ın oğlu da Ateş?
Melih:Küçük oğlu...
Alev:Peki ya...Aaron un annesi?
Melih:Aa.. O çok küçükken evi terk etmiş. Bidaha onu ne gören olmuş ne de duyan. Zaten yabancıydı. Aaron'a ismini o vermişti.
Alev:Ah.. Tamam anlıyorum.. Peki. Sence bana nolucak? Yani.. Ne kadar süre burda kalıcam?
Melih:Bilmiyorum. Baba seni sorup soruşturuyo. Sen.. Oto yıkamacıda çalışıyosun dimi?
Alev:Eee... Eeevet. Deee sen bunu nerden?
Melih:Söylemiştim.. Seni izliyordum.
Alev:Aah evet.
Biraz daha oturup sohbet ettik ve eve girdik. Rafet Babanın siniri geçmişti. Pamuk gibi bi adama dönmüştü birdenbire. Sonra nedense herkesi çıkarttı evden. Bahçeye doluştuk hepimiz. Ben camdan Babayı izliyordum. Oldukça hüzünlü duruyordu. Onun için üzülüyordum. Yaşadıkları için de..Hem kızını kaybetmiş olmanın verdiği acıyı taşıyordu, hem de oğlunun ona ihanet etmesinin. Ve tabi eşinin onları terk etmesinin de... Çok zor şeyler yaşamıştı. Ve hepsinin üstesinden gelmeye çalışıyordu. Kararımı vermiştim. Ona yardım edecektim. Ona hiç görmediğim babam gibi davranacaktım!