"Siz şaka mısınız ya?" dedi Ela sahte bir kahkaha atarak.
"Hayırdır Ela, Şaka yapar gibi bi halimiz mi var?"
"Birisi eski sevgilimin yeni sevgilisi diğeri de onun gizli sevgilisi. Vay be... İnanamadım bi an sizi yan yana görünce..." sırıttı. Ortalığı kızıştırmaya çalışıyordu. Alev malesef bu numaraya kandı ve sinirlendi. Ayağa kalktı. Yumruklarını sıktı. Vücudu sanki önden kayışla çekiliyormuş gibi gergindi. Kaşlarını çatıp dik bakışlarını Ela'ya odakladı.
"Ne gizli sevgilisi lan ne dediğinin farkında mısın sen?!"
"Yalan mı? Az önce nerdeyse öpüşücektiniz!" Alev göz ucuyla Selin'e baktı. Tüm bunlara ne tepki vereceğini merak etti. Fakat beklediği gibi değildi Selin. Umursamaz bakışlarını Ela'dan ayırmıyordu. Eğer göz göze gelselerdi Selin'in kendisinden şüphelendiğini düşünürdü. Demek ki bana güveniyor. Diye düşündü içinden. Selin'in güveninden güç aldı ve Ela'ya doğru birkaç adım attı. Ela da geri çekildi. "Ne sinirlendin mi yoksa? Vurucak mısın? Hah!" Kollarını kavuşturdu.
"Yoo... Vurmicam. Çünkü zamanında sana çok vurduk da bi işe yaramamış belli ki. Hiç utanmıyosun di mi? Yalan söylerken... İftira atarken. Sadece kendini rezil ediyosun o kadar."
"Asıl sen utanmıyo musun sevgilisi olan adama yav**maya!" diye bağırdı Ela. Alev, Ela'nın sesini yükselterek kendisine küfür edip rezil etme çabalarına daha fazla katlanamadı. Alev elini kaldırdı ve tam yumruk atmaya hazırlanırken aniden Aaron içeri girdi. Fakat çok geçti. Alev, Ela'nın ağzına sağlam bi yumruk geçirdi. Ela sarsıldı ve yere düştü. Ağzı kanıyordu.
"Yazık oldu verdiğin botoks için verdiğin paralara." dedi ve güldü. Selin'e baktı. Yerinden kıpırdamamıştı ama hayretle yerde kıvranan Ela'ya bakıyordu.
Aaron koşarak geldi ve Alev'i tuttu. "Tamam bi şey olmadı sakinim ben zaten." dedi ve kollarını çekti. Aaron'dan iki adım uzaklaştı. Ela'nın söylediklerini kendine hala yediremiyordu ve insanların kendilerine bakarken gerçekten böyle düşünüp düşünmediklerini anlamaya çalışıyordu. Belki de uzak durmalıydı Aaron'dan. Sanki kaçmak çok mümkünmüş gibi...
Hoca içeri girince Ela ve Melisa okuldan çıktılar ve hastaneye gittiler. Aaron, Alev'in ön sırasına oturdu. Alev de onu sırtından dürttü ve Aaron arkasına döndü. "N'oldu sen neden erken geldin? Hani birkaç ders sonra gelicektin."
"Gelmesemiydim?" dedi gülerek. Sonra ciddileşti ve devam etti..."İşim erken bitti. Ondan..." dedi ve hızlıca önüne döndü. Ve sonra sanki bir şey unutmuş gibi tekrar Alev'e döndü. "İyisin di mi sen? Neden kavga ettiniz Ela'yla?"Aklına bu soruyu sormak şimdi gelmişti.
"Bana kimse kaşar muamelesi yapamaz. Hele de senin hakkında." dedi ve sustu.
Aaron her şeyi anlamış gibiydi. Başını yavaşça salladı ve Selin'e baktı. Selin bu konuyla ilgili hiçbir yorum yapmamıştı. İlginç. Dedi Alev. Gerçekten ilginç... Acaba cidden Aaron'un dediği gibi diğer kızlara benzemiyor muydu?
Birden sınıfa 3 tane hoca girdi ve Alev'in düşünceleri dağıldı. Bu kez Acaba Ela'yla olan kavgamız yüzünden mi geldiler? Diye düşünmeye başlamıştı ki Aaron arkasını dönüp Alev'e gülümseyerek baktı. Sanki hocaların ne diyeceğini biliyormuş gibi.
"Evet çocuklar... Bildiğiniz gibi birkaç haftadır bazı arkadaşlarınızla beraber bir balo hazırlığı yapıyoruz. Hepinizin katılmasını istiyoruz. Balo haftaya bahçede yapılacak ve içerik olarak; karaoke, dans ve yemek olacak."
"Yemek olarak da bulgur pilavı dağıtıcaksanız ben Pilavcı Ali Usta'yı çağırıyım da bari başka türde bi pilav yeriz. En azından içinde az bişey tavuk olur." diye alay etti Alev. Tüm sınıf kahkaha atınca hoca sınıfı susturdu ve devam etti...
"Başka sorusu olan var mı?"
"Benim var hocam! Dışarıdan arkadaşlarımızı getirebilir miyiz?" diye sordu Derya.
"Evet, getirebilirsiniz ama tüm aşireti toplamayın gelirken." bu kez de hoca dalga geçmişti. Herkes güldü ve hocalar diğer soruları da cevaplayınca dışarı çıktı. 15 dakika boyunca kimse sınıfa girmeyince Derya bağırdı. "DERS DÜŞTÜ GENÇLER!!!"
Ve tabi ki o böyle söyler söylemez herkes ayağa kalkıp sohbet etmeye başladı. Aaron hemen Alev ve Selin'in yanına geldi. Tuhaf bi şekilde Aaron, Selin'e göz kırptı ve Selin Alev'e bakıp "Ben lavoboya gidiyim." dedi. Sınıftan çıktı. Bi işler karıştırıyo bunlar ama...
Şimdi Aaron'un diyeceği şeyi merak etmişti çünkü Aaron ellerini birbirine sürtüp Alev'e bakarak gözlerini kaçırıyor, sanki bir şeyi söylemekten çekiniyormuş gibi davranıyordu.
" Eeeee... Alev?"
"Evet Aaron ne eeee?"
"Hani şu balo var ya... Birlikte mi gitsek acaba?" dedi ve elini ensesine götürdü.
"E sevgilinle gitsene, banane ki."
"O gelmek istemiyo. Hem ben seninle gitmek istiyorum zaten. Eğleniriz ya bişey yok ki bunda."
"Yok, sağol." dedi Alev. Aslında gitmeyi çok istiyordu ama Aaron'la beraber giderse yine herkes yanlış anlardı. Artık dikkatli olmalıydı. Ufff işim ne kadar zor. Hem ondan uzak durup hem de Rafet Pala'nın görevini idare etmem lazım.
"Yani gelmiyo musun baloya?"
"Bilmem... Gelmem heralde."
"Uff çok sıkıcısın... Ama çok güzelsin." gülümsedi.
"Ne diyon sen ya!? Hem ben sıkıcı falan değilim belki başka biriyle giderim."
"Gidemezsin."
"Hadi ya! Niyeymiş?"
"Ben varken başkasıyla gidemezsin. He ben yokken de gidemezsin o ayrı bi mevzu da... Bidakka ya sen kimle gidiceksin baloya? Erkek arakadaşın falan mı var?"
"Sanane."
"Alev..."
"Ne?!"
"Söyle... Var mı?" Alev'e yaklaştı ve belinden kavradı yüzünü yakınlaştırdı. Daha sonra parmaklarını hafifçe Alev'in yanaklarında gezdirdi. Gözleri onun dudaklarındaydı. Alev ise donakalmıştı. Tam o sırada kapı açıldı ve Selin içeri girdi. Aaron onun geldiğini tahmin etti ve Alev'i bırakmadan kafasını yana çevirip Selin'e baktı. Sonra iç çekerek kollarını ve Alev'i serbest bıraktı. Alev, Selin'de bi tuhaflık seziyordu. Çünkü Selin onları görmüştü ama şimdi sanki görmemiş gibi davranıyordu.
"Var!" dedi Alev hızlıca. Ve bikaç adım geri çekildi. O sırada Aaron, Selin'e bakıyordu fakat Alev'in cevabını duyunca dehşete düştü. Hayretle Alev'e baktı. Ve ona yaklaştı.
"Kimmiş o?" dedi fısıldayarak. Sinirlennişti ve yumruklarını sıkıyordu."SÖYLE!!" Bianda bağırınca Alev yerinden sıçradı. Herkes onlara bakıyordu ve Aaron gittikçe öfkelenmişti.
"Aaron noluyo ya niye bağırıyosun! Sanane dedim ya!"
"Gel benimle!" dedi ve Alev'in elinden tutup hızlıca dışarıya çıkardı. Bahçenin arka tarafına geçtiler. Ve durdular. Aaron gözlerini kapayıp iç çekti. "Bak, sakince sorucam... Kim?"
"Ya belki tanımıyosun? Hem tanıyosan bile sanane bundan?" diye tersledi.
"Ne demek sanane ya!"
"Seni ilgilendirmez demek!"
"Seninle ilgili her şey beni ilgilendirir."
"Hadi lan ordan! Kim oluyosun sen? Neyimsin ki sen benim! Unuttuysan ben hatırlatıyım! HİÇ BİŞEYİM!!! " diye bağırdı.
Aaron sustu. Öfkesi en son kademedeydi şimdi. Kendisine zarar vericeğini düşündü ama birden Aaron ona sarıldı. Uzun süre böyle kaldılar. Alev kendini geri çekmedi. İlk kez birisi ona bu kadar içten sarılmıştı. Alev'in içi ısındı.
"Belki ben senin hiçbir şeyin olmayabilirim. Ama sen benim tek gerçeğimsin." numara değildi bu söyledikleri. Alev bir an hüzünlendi. Kollarını Aaron'a doladı. İkisi de gözlerini kapadı ve sustu. Belki 7 belki 9 dakika boyunca öylece kaldılar. Daha sonra bahçe kapısında Melih'in gölgesi belirdi.