Okula girince Alev dün akşam sırt çantasını sınıfta unutmuş olduğunu fark etti. Sınıfa geçene kadar 3'ü de birbirine bir şey demedi. Alev'in kız arkadaşları Lavina ve Berk'in döndüğünü görünce sevinçten havalara uçtular. Fakat tam yanlarına gelirlerken topluca danışmaya çağrıldılar. Bikaç hafta sonraki balo için görevlendirilmişlerdi. Onun için çağrılmış olmalıydılar. Daha sonra Alev bir şey fark etti. Melih ortalarda yoktu. Halbu ki Alev gidince okula girmiş olmalıydı. Tuhaf... Dedi içinden. Sessizlik büyüyüp giderken sonunda hoca içeri girdi ve ders başladı. Alev, Berk ve Lavina'nın neden sustuğunu tahmin edebiliyordu çünkü iki gencin de gözlerinde kuşku ve sabırsızlık vardı. Demek ki Aaron ve Ateş'in yanında güvende hissetmediklerinden olanları kendisine açıklamamışlardı. En yakın zamanda anlatacaklardır, diye düşündü Alev. O zamana kadar kimseden çıt çıkmayacaktı. Ders başlarken hoca Lavina'nın gelişine sevinmişti. (Berk pek de umurunda değildi sonuçta derslerle arası yoktu.) Lavina ve Alev'in dersleri iyiydi. Alev'in gelecekle ilgili hayalleri vardı çocukluktan beri. O hep bir veteriner olmak istemişti. Ve bu kararını asla değiştirmemişti. Sırf veteriner olmak için kötü işlerden uzak durmaya çalışıyordu. Yoksa sonunun Aaron gibi olmasından korkuyordu. "Ya da Ateş." diye sesli düşündü Alev. Birden herkes ona bakınca sessiz bi anda söylediğini fark etti. Melisa'nın düşmanca gözlerle ona baktığını fark etti. Aslında o bu cümleyi kötü bi anlamda söylememişti. Sadece sürekli Aaron'u düşünüp durmak canını sıkmıştı. Neden Ateş değil de sürekli Aaron'un ismi yankılanıyordu zihninde? Bunun bir bilinçaltı oyunu olduğunu düşünmek istedi. Herkes önüne dönünce başını iki yana sallayarak bu düşüncelerden uzaklaştı. Neyse ki sonunda zil çaldı. Lavina her şeyi anlatmak için onun onayını bekliyordu. Alev başını salladı ve Berk'e gelmesini işaret ederek sınıftan çıktı. Peşlerinden Lavina da geldi ve erkekler tuvaletinin önünde durdular. Söze Berk başladı ve bu suskunluk oyunu son buldu. "Her şey yolunda. Bize herhangi bi zararları dokunmadı. Neden bizi kaçırdıklarını hala anlayamıyorum. Ben şu paket meselesi yüzünden diye düşündüm. Tam bu konuyu konuşucağımız gün kaçırılmamız tuhaf geldi..."
"Olabilir. Her şeyin iyi olmasına sevindim. Peki sen nasılsın kanka?" diye tamamladı Alev.
"İyiyim..." Lavina yere bakarak cevap vermişti. Bu Alev'i şüphelendirdi. Zaten normal Lavina olsa bu kadar sakin ve sessiz durmazdı. Kimin duyup duymadığı umrunda olmadan yaşadığı her şeyi abarta abarta anlatırdı. Alev üstüne gitmek istemedi.
"Bu kadar mı?" diye sordu Alev. Lavina kafasını sallayıp bakışlarını yere odaklayınca Alev kesinlikle tuhaf şeylerin olduğunu anladı."Peki. Zaten yakında çıkar kokusu." Alev herkesin susmasına çok sinirlenmişti ama onlara bağırmak istemiyordu. Sakin bi biçimde "Neden baştan anlatamıyosunuz her şeyi? Hem o şekilde ben de bişeyler öğrenirim yoksa sizin bu işe bi yorum yapıcağınız yok."
Berk, Alev,'e hayran gözlerle bakıyordu. Onu çok özlemişti. İçinden onu kucaklamak geliyordu fakat bunu Alev' e karşı izinsiz yapamayacağını biliyordu. Çünkü bu Alev'i rahatsız edebilirdi. Neden hep bu kadar kuralcısın ki? Diye içinden geçirdi Berk. Daha sonra cevap verdi. "Bizi götürdükleri yerde beraber kalıyoduk. Ellerimiz bağlı değildi hatta orası ev gibi biyerdi ama kapının önünde korumalar vardı. Bize misafir gibi davranıyolardı. Ama tabi ki biz orda tutsak gibi yaşamaya mecbur değildik! Lavina'yla birlikte kaçış planları yaptık. Bi çok kez denedik fakat hiçbiri işe yaramadı. Sadece 1 kez bahçeye kadar ulaşabildik. Orda da yakalandık. Daha sonra bi gün Ateş geldi ve yerimizi değiştirmek istediğini söyledi. Beni çatı katına yolladı oradan da kaçmıyım diye güvenlik önlemlerini arttırdı. Fakat ben başardım. Ordan kaçtım, bahçeden çıktım...Ta ki o sırada çatışma çıkana kadar. "
" Çatışma mı?! Rafet Baba oraya baskın mı düzenledi yani!? "Alev bunun normal olduğunu biliyordu fakat Berk'in anlattıklarına çok iyi odaklanmıştı.
" Rafet Baba mı? "Lavina birden kafasını kaldırıp şaşkınlıkla Alev'e baktı.
" Evet.. Şey, tabi siz onu tanımıyosunuz. Neyse anlatıyım o zaman...." Alev yaşadığı her şeyi anlattı onlara. Melih'ten, Furkan'dan, Rafet Baba'dan bahsetti. İkisi de onu şaşkınlıkla dinledi. Anlattığı hikaye uzun sürdüğü için diğer derse girmemişlerdi.
"İyi ki geldin Alev. Bizi kurtardın. Teşekkür ederiz."dedi Lavina içtenlikle. Fakat Alev çocukluk arkadaşının kendisine bu şekilde mesafeli davrandığını hissedince hayal kırıklığına uğradı. Lavina'nın dalgınlığını anlayamamıştı fakat şimdiden aralarına koca bir duvar örülmüştü. Çok geç kalmışım... Diye düşündü ürpererek.
"Seni çok özledim Alev." Berk duygusallığını koruyamamıştı. Alev gülümsedi ve kollarını açtı "Gel buraya". Uzun süre birbirlerine sarıldılar.
"Bizi şu Melih denen çocukla tanıştırıcak mısın?" dedi Lavina sırıtarak.
"İşte benim tanıdığım Lavina bu ya! Kendine gel bi nedir bu durgunluk! Esir hayatınız bitti artık. Sizi aldım geldim. Sanki geri dönmek istemiyomuş gibisiniz. Tabiiii... Alıştınız ordaki lüks hayata şimdi bizim eski hayatı beğenmiyosunuz!"
"Yok ya olur mu öyle şey. Özledik... De..." diyip sustu ve Lavina'yla göz göze geldi.
"Ne? Özlediniz ama...?"
"Yok bişey." diye Berk'i susturdu Lavina. Alev iyice meraklanmıştı ama onu şuan konuşturamayacağını anlamıştı. Yalnızken Berk'le konuşabilirdi. Şimdilik merakını içinde bıraktı ve birlikte diğer derslere teker teker girdiler. Okul bitince eve dönüyorlardı fakat Melih'ten hala ses yoktu. Belki bizim evdedir ya da başka bir işi vardır. Diye düşündü. Bugün evde Melih'le yalnız kalmayacaktı ve dışardan yemek sipariş etmek zorunda kalmayacaklardı çünkü Lavina artık geri dönmüştü! Onları tanıştırmak için sabırsızlanıyordu.