3. Bölüm

288 17 3
                                    

Sabah daha olmamış hava bile aydınlanmamıştı. Aşağıdan gelen tıkır tıkır sesler yüzünden uyandım. Aşağı yavaş yavaş indim çünkü ne olur ne olmaz. Ama büyük bir ihtimal Sung tıkınıyor olabilirdi.

Aşağı indiğimde gelen Seok Jin'di. Ve en büyük şokta mutfakta yemek yiyordu. Şaşkın bir sesle:

-Pardon? (Dedim)
-A şey..
-Dinliyorum.
-Bizi aramışsın evini kontrole geldim. Nerden bileyim senin bizi bıçaklamayacağını?
-Emin ol en son seni öldürürüm.
-Tabii tabii
-Ee yemeğe devam mı edeceksin?
-Evet açım.
-Senin yerine ben yerim kontrolünü yap çık dışarı. Nerden bileyim beni bıçaklamayacağını?
-Tek misin?
-Yukarıda arkadaşım uyuyor.
-Kız mı?
-Niye sap mısın?
-Evet sapım ama konu o değil. Sevgilin mi?
-Bana mı aşık oldun?
-Hayır!
-Aman bağırma be! Ortağım Sung, Jun Sung.
-Ha iyi ben gidiyim o zaman.
-Güle güle.

Görgüsüz müdür nedir. Yemeğini bitirip çıktı. Şaşkın şaşkın da eve baktı. Kendileri gecekonduda oturuyor sanki. Şahsen Jin'in gelmesi beni bir nebze rahatlattı çünkü bu görüşmenin gerçekleşme olasılığını artırıyordu. Yine şaşırdığım bir nokta daha var. Jin baya marifetli sanırım. Döktürmüş mutfağı da dökerek tabii. Ya ben şimdi Jin'i hırsız sanıp öldürseydim? Çocuğu önden kontrole gönderiyorlar. Evimi nerden buldular kapıyı nasıl açtılar orası zaten çok çok merak konusu. Jimin Bey sandalyesinde oturup kahvesini yudumlarken, diğerlerini çalıştırıyor gibi. Bakalım bize nasıl davranacak beyefendi?

Yavaş yavaş sabah olmuştu. Sung aralıksız uyuyordu. Yorulmuş gibiydi. Kendimi kötü hissetmiştim. Odasına gidip ayaklarına masaj yaptım. Araştırma zor iştir hele bir de anasına babasına kadarsa.

Sung'u çocukluktan beri tanırım. Hiç yamuğunu görmedim. Her şeyimiz beraber olurdu. Hala da öyle. Sung masum masum uyurken yüzüne uzun uzun baktım. Baya yakışıklıymış meğerse de ben körmüşüm. Saatin 08:00 olduğunu görünce kahvaltıyı hazırlamaya başladım.

Kahvaltı hazır olunca sıra Sung'u uyandırmaya geldi. Minik ve keyifli adımlarla yukarı çıktım. Odanın kapısını açtım ve geri geri gittim. Sonra koşa koşa gelip üstüne zıpladım. Zaten minnacık bir şeyim Sung'a işlemezdi bile bu yaptığım. Sıçrayarak uyandığı için yere düştüm. Telaşlı telaşlı yataktan inip:

-Jane pardon iyi misin!? (Dedi)
-İyiyim ya sadece birazcık öldüm.
-Ama o nasıl atlamaydı kızım ya!
-Gelip suratına tekme de atabilirdim ama bu daha cazip geldi.
-Neyse bu daha iyiymiş.
-Hadi kahvaltı hazır yürü aşağı.

Biraz huysuz uyku konusunda ama bu onun için iyi bir uyandırmaydı. Aferin bana mükemmelim.

-Jane! Jane! Jane!!
-Ya ne var neee!
-Şey bornoz yok
-Napayım?
-Ne demek napayım lan bornoz getir
-Bende Mickey Mouse'lu var ha ona göre
-Lan getir işte dondum
-Tamam be kapat her yerini
-Açacak halim yok ya

Bana gitmiş Mickey Mouse'lu bornoz almış kendisine bir bornoz almamış. Bornozumu alıp odasına gittim. Odasındaki köşede lavabo var. Yavaşça köşeye yaklaşıp içeriye bornozu fırlattım ve koşarak kaçtım.

Bornozla kahvaltıya indi bir de. Kahvaltımızı yapıyorduk ki birden telefonum çalmaya başladı.

-Jungkook olabilir.

Hayat Listesi /PJM✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin