Ona yapılan haksızlıktan ibaret olmasına rağmen pes etmedi. Evet, hayatı ve bir çok şey elinden alınmıştı. Ama vazgeçmek kolay olmazmıydı?
Lily, her gün eve gelmesini bekliyordu. Ama o, gelse de ne fark edecekti ki?
Buna katlanmak gün geçtikçe zor o...
Bir kaç gündür buradayım. Ve umarım yokluğumu fark ederlerdi. O evden istediğinde çıkıyordu. Büyük ihtimal okula ve arkadaşlarının yanına gidiyordu. Ama ben bahçeye bile çıkamıyorum. Bu kadarına da gerek yoktu bence. Zaten istesem de kaçamam ki. Kapıya koymuş kocam adamları. Güvenlik diyor bir de çıkarmıyor. Sanki olasa izin verecek. Evde kendimi yiyordum. Bana bir telefon verdi. Aramaları engelleyip sadece onunla mesajlaşmamı sağlıyordu. Anlamadığım için sürekli denediğim için arayıp bana bağırıyordu. Ağlıyordum. Geldiğinde ise güzel sözler söylüyordu. Ve ağlama, mutlu olacağız diyordu. Ama öyle bir şey yoktu. O mutluydu. Ben değil! Ve hatta yine mesaj yazmıştı. He ve isimini kendi istediği gibi kayıt edip her gün kontrol ediyordu.
Sevgilim : Nasılsın?
Lily : iyi
Sevgilim : bende iyi, sormadın ama.
Lily : Evet, ne istiyorsun?
Sevgilim : Beni tanıyorsun.
Sevgilim : O zaman bir resim alırım.
Lily : E tabii ki. Başka ne olacak.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sevgilim : Çok tatlısın. Her zaman ki gibi.
Sevgilim : Yatak hala toplanmamış. Yatıyorsun bütün gün.
Lily : Başka bir şey mi yapabiliyorum? Burada kısılıp kaldım.
Sevgilim : Ya o şekilde bakma olaya. Evimizde mutluyuz. Bende geleceğim az kaldı.
Sevgilim : Sadece dersim vardı o da bitti. Plan yapmayacağım. Geliyorum.
Sanki hiç bir zaman yapmıyordu. Zahmet etti. Sağ olsun.
Lily : Zahmet oldu Shawn. Zaten benim buna karışma hakkım mı var?
Sevgilim : Uzatma işte geliyorum.
Sevgilim : Konuşuruz.
Mesaja görüldü atıp telefonu bıraktım. Öğlen yaptığım yemekleri masaya koydum. Yemek yerken konuşmuyordu en azından. Ve güvenini kazanıyordum sanırım. Buradan kaçmanın en iyi yolu güven kazanmaktı. Tanrım, lütfen biri beni bulsun artık. "Şu yemek bitsin yatmak istiyorum." kendi kendime söyleniyordum. "Zaten gece de rahat vermiyor. Uykularıma kadar girdi. Bir o kalmıştı." dedim. "Ben geldim hayatım." bu nasıl giriş. Evli miyiz biz. "Gel, gel sen. Bak yine ben ve yemek. İnsan evde kalınca tabi başka bir şey yapamıyor." dedim ve sertçe masaya oturdum. "Bunu konuşmanın zamanı değil." dedi ve karşıma oturdu. "Ne zaman geldi ki?" dedim. Sadece çorbamı içip kalktım. Mutfağa boş tabakları bırakıp geri geçtim. Yanında durup ona bakım. Biri ile konuşuyor. Bu şey- bir anda beni kucağına çekti ve oturmamı sağladı. "Ne yapıyorsun Shawn ya?" dedim çırpınarak. "Dur bak şimdi önemli bir işimiz var. Sosyal medyana resim atıcam." kaşlarımı çatıp ona baktım. Ciddi mi yani? Tek sorunumuz bu mu? "Pardon?" dedim ve gözlerine baktım. "Ayrıca bu benim telefonum mu?" dedim. Ona uzanacakken çekti. "Senin hala aktif olduğunu bilmeleri lazım. Ben story atıyordum benden ama yetmedi." dediğinde gerçekten şaşırdım. Her şeyi ayarladım derken ciddiymiş. "Ve arkadaşlarına senin dilinden mesaj attım ki şüphelenmesinler." artık başka yapabileceğim bir şey yoktu.