Medyada Lily.
-
Günler burada hızla geçiyordu. Ama acı da veriyordu. İyi davranmak bu oyuna devam etmek zordu. Ve bence ailem artık anlamıştır. Arkadaşlarım da. Umarım. Sabah kalkıp duşa girdim. Shawn ise kahvaltı hazırlayacaktı. Bende çıkıp saçımı kuruttum. Üstümü giydim ve aşağıya indim. "Lily! Kahvaltı- Ah, buradaymışsın." dedi beni görünce. "Günaydın." diye ekledi.
"Günaydın." dedim ve masaya oturdum. "Uykunu alamadın mı? Ruh gibisin." neden acaba? Burada olmak yetmez mi? "Açılırım birazdan." dedim ve önüme döndüm. "Bugün en sevdiğini bildiğim pancakeden yaptım. Baya da meşhurdur pancakelerim. Haberin olsun." önüme tabakta üst üstte çikolatalı pancakeleri koydu. Evet severdim. Ama şu an sevesim dahi yoktu. Ki yalan yok çok güzel kokuyorlardı. "Teşekkür ederim." diyebilmiştim. Bir tane tabağıma aldım ve yemeye başladım. "Ee?" dedi ve bana baktı. "Ne 'Ee' ?" dedim ve yemeye devam ettim. Fena olmamış bu arada. "Nasıl, beğendin mi?" bakışlarıyla önümdekini gösterirken. "Evet, beğendim." dedim. Gülümsedi ve o da yemeye başladı.
-
Bu sefer ben ortalığı toplamayı teklif etmiştim. Buna ihtiyaç duydum. Başka bir şey yapamıyordum. İlk başta istemese de zar zor kabul etmişti. Bende kendimce bir şeyler yapıyordum işte. O da bana yardım diye kendince bir şey yapıyordu. Ama gelip sarılıyor ve öpüyordu. Asıl istediği şey buydu. Neyse. Gerçekten artık fazla sıkıldım. Yapacak bir şey kelimenin anlamı ile yoktu. Aktif bir hayatım vardı ve telefonum bilgisayarımı hep kullanıyordum. Ben bu kadar aktif olurken kimse nasıl anlamazdı iyi bir durumda olmadığımı?
Gözümden bir tane yaş döküldü. Elimdekileri bırakıp odaya çıktım. Hadi benim yerime bir şey atsa ve ya yazsa, onu da ben sanacaklardı?
Belki de rolünü iyi yapıyordu. Bilmiyorum. Ama ailemi nasıl ikna ederd böyle bir şeye? Buna inanmak zordu. Oda da camı bile zar zor yeni açtırmışım. Düşünün artık. Kendime hakim okup ne yapacağımı düşünemem gerekiyor yordu. Burada ne yapacağım?
Ona iyi davranmak ve güvenini kazanmak. Bu yetmez. Her ihtinali düşünmem gerek. Ama lanet olsun ki beynim durdu.
'Tanrım, nolursun. Bana bir yol göster. Bir ışık tut.'
Bunu seslice söylemiştim. "Ne o? Dua mi ediyorsun?" shawn gelmişti. "Evet. Günah çıkartmam gerek. Aa ama dur. Bence senin daha çok ihtiyacın var!" sona doğru biraz bağırdım. Tepem attı ama ne yapayım? Artık daha ne diyim? "Seni seviyorum." dedi ve çıktı.
Gerçekliği yok tabii ki biliyorum ama sinir bozucu olduğu kesindi. Odadaki eşyaları tekrar çıkarıp yerleştirdim ve kirlileri ayırdım. Kendim için farklı bir şeyler yapıp dikkatimi dağıtmaya çalışıyordum. Saçma da olsa sinirimi yatıştırıyor. Alt kısıma inince kasa fark ettim. Ve ağızı'nın önünde kıyafetleri koyup acele kapatıldığı belli olan açıklık vardı. Kapatamadı tam sanırım. İçini açtım. Klasik. Para ve kağıt doluydu. Onun hepsini okuyamazdım. Alırsam da fark ederdi zaten. Evden gidince göz atmak iyi olabilirdi. Evet evet. Mantıklı.
"Angelina!" sesini duymam ile kapattım ve kıyafetleri yerine koydum. "Evet?" diye seslendim bende kapıya çıkıp. "Kahve içmeye gidiyorum ben arkadaşlarım bekliyor." Bunu duymam ile hemen koşa koşa aşağı indim. "Ben de gelebilir miyim?" bana baktı. "Lütfenn" dedim tekrar. "Seninle görülemem. Biri tanırsa açıklama yapamam. Seni hayatınla ilgilenmek çok zor. Hep aktifsin. Ayrıca gelmeni de istemiyorum." bir çırpıda söylediği sözlerle donup kaldım.
Benimle görülmek? Bir de istemiyor. "Ne olacak? Sadece kahve. Gören olursa sevgili zanneder zaten. Istediğin bir şey degil mi? " tamam kasaya da bakardım ama dışarı çıkma şansı varsa tabii ki bu ağır basar. Belkide kaçar giderdim? Nasıl? İyi fikir baya. Biraz daha hüzünlü bakamaya çalıştım ve en sonunda nefes alıp bıraktı ve "Tamam." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obsessively : s.m
FanfictionOna yapılan haksızlıktan ibaret olmasına rağmen pes etmedi. Evet, hayatı ve bir çok şey elinden alınmıştı. Ama vazgeçmek kolay olmazmıydı? Lily, her gün eve gelmesini bekliyordu. Ama o, gelse de ne fark edecekti ki? Buna katlanmak gün geçtikçe zor o...