İyi Okumalar
-
Okulumun bana verdiği tatil sonucu -fazla ders kaçırdığım için- bitmek üzereydi. Olayları biliyorlardı yani daha bir şey dememe gerek yoktu. Ama işin iyi tarafı ben eve ailem koruma ile geziyorduk. Zaten kendim için değil ama onlar adına daha çok korkuyordum.
Şimdi ise Reggie ile ben vardık. Zaten yanımdan ayrılmıyordu. İyi yaptığını düşünse de biraz abartıyordu. "Tamam artık eve mi gitsek? Ben yoruldum ve alışveriş yapmayı da hiç özlememişim." dedim. Reggie bana baktı geri önüne döndü. "Tamam, bir yer var sadece orası son söz." Elimi tuttu.
Bizi aşağı indirdi ve bir kapıdan içeri girdik. Yemek mi yiyecektik? "Reggie napıyoruz?" dedim. Ama cevap vermedi. İçeriye geçince, köşede etrafı boş olan bir masa gördüm. Baya süslenmişti. "Bizim için güzel bir zaman ayırmak istedim." dedi. Masaya geçip oturduk. Hemen yemekler de peşinden geldi. Masa da gül vardı. Üstünde de parlak bir ip.
"Reggie ne diyeceğimi bilmiyorum. Bunlar çok güzel. Teşekkürler." Beni tanıyordu sevdiğim şeyleri hazırlatmıştı. Ve tabii ki kırmızı şarap ile. "Her zaman." dedi. Yanına koyduğu poşetlerden içinden bir şey çıkardı. "Bu sana. Yakışacağını düşündüm." elime uzattığı kutu beklemeden açtım. Bunu ne zaman almıştı fark etmedim bile.
Güzel taşlı bir kolyeydi. Ucunda minik bir detay vardı ve fazla abartı değildi. Benim tarzımda. "Bu çok güzel. Reggie hiç gerek yoktu bunu cidden." dedim.
"Senin için az bile. Ne demek." İkimizde yemeğe döndük. Arada şaka yapıyordu ve bende ona gülüyordum. Hepsi gerçek olmasa da. Telefonuma mesaj gelince direkt ona bakmaya yeltendim. "Annemden." dedim. 'Napıyorsun? - Nasılsın'? yazmıştı. Klasik. O da diken üstündeydi. "Geç olduysa kalkarız birazdan." dedi.
"Tamam kalkarız. Geç oldu. Annem bekliyor zaten."
-
Yemek bitince ben kendi evime gitmek istedim. Annemde yanıma geldi. Yakında burayı da değiştirmek istiyordum. Annemle bakardık ne de olsa. "Kızım? Daldın." annemin sesini duyunca ona döndüm. "Öyle oluyor arada."
"Kızım, kendini bunlarla yorma yat uyu istersen. Böyle çok düşünme." dedi. Gel bir de onu içimdekine söyle. Vicdanım beni asla rahat bırakmıyor ki. "Ben yukarı çıkıp dinleneyim o zaman." Ona sarıldım. "Ben sana tatlı yaparım." bir de onu öpüp başımı salladım.
Yukarıya çıktım.Kendimi direkt yatağa attım. Harika. Şimdi düşünmek için daha fazla zamanım vardı. Onu istemsizce özlüyorum. Yani alıştım diyedir. Yoksa ne olacak?
Shawn çok pişmanım. Ama böyle olmamalıydı. Ne olurdu normal tanışmış olsak? Telefonumu elime aldım ve Shawn'ın adını girdim. Haberlere bakmaya cesaret edememiştim. Haberlerde annemin verdiği röportaj vardı. 10 dakika sürüyordu. Ona bakmama gerek yok zaten anladığım ve bildiğim şeyler. Ama bir şey daha vardı. Shawn hakkında. Daha çok dedikodu ama gerçek mi bilmiyorum.
Hastaneye mi kaldırılmıştı cidden? İçim içimi yiyordu. Annesi ve babası ne durumdaydı acaba? Tanrım, bununla nasıl yaşayacağım. Ona ihanet ettim. Ama hatalı olan o. Ben neden düşünüyorum ki. Kafama yastığı bastırdım ve uyumaya çalıştım. Kendi düşüncelerimde boğularak uykuya daldım.
-
Ertesi gün okula gitmiştim. İnsanların bakışları yeterince rahatsız ediciydi. Konuşmak ve soru sormak isteseler kesinlikle yaparlardı. Ama yapamıyorlardı ya. "Reggie, sessiz bir yere gidelim mi? Çok daraldım." Bugün benim için gelmişti. Aslına bakarsanız yalnız bırakmıyordu ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obsessively : s.m
FanfictionOna yapılan haksızlıktan ibaret olmasına rağmen pes etmedi. Evet, hayatı ve bir çok şey elinden alınmıştı. Ama vazgeçmek kolay olmazmıydı? Lily, her gün eve gelmesini bekliyordu. Ama o, gelse de ne fark edecekti ki? Buna katlanmak gün geçtikçe zor o...