Medyaya elendik. Ve ve yine çok fazla dinlediğim şarkıyı da bırakıyorum.
İkinci part - devamıdır
İyi okumalarr
-
En az ormandaki ev kadar güzeldi evleri. Yüksekte bir yerde manzarası çok güzeldi. Hala nasıl bir davet olduğunu anlamasam da pek soramamıştım. Shawn'i ise göremedim. Sürekli etrafta dolaşıyordu. Ben onun peşinden geziniyordum. Bir kişiyle konuşacakken engelliyordu. Beni tanıyan resim çekmek isteyenleri engelliyordu. Ama yine kendisi resmimi çekip attığında mutlu gözükmemi sağlıyordu. En azından dışarıdan. Ve yine gidip birileriyle flört etmeye çalışıyordu. Ben yanındayken. "Shawn yeter artık." daha fazla dayanamayarak konuştum. "Lily, sakin ol. Misafirlerimizi karşılıyorum. Sen odama çık." derken yanda dolaşan garsondan bir shot daha almıştı. "İstemiyorum. ve sen de çok içmeye başladın. Yavaş ol." dedim.
"Lily, odama çık. Ve beni bekle." etrafına bakındı ve kolumdan tuttu. "Şunlara bak nasıl bakıyorlar sana." dedi. "Sanki sen etrafındaki kızlara bakmıyorsun." duraksadı. "Ne diyorsun sen?!" kolumdan sertçe çekti. "Tamam, Shawn. Bırak." dedim. Gözlerim dolmuştu. "Odama çık hemen." Başımı sallayarak yukarı çıktım. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Kafayı bulunca bana kötü davranıyordu. Daha düne kadar nasıldı, şimdi nasıl? Gerçekten yoruldum.
Buradan çıkmak istiyorum. Denemem gerekti ama korkuyorum. Kapıdakiler bizzat yanımda haber verdi. Aslında pencereyi düşündüm ama fazla yüksekti. kendi kendime oturmaktan başka çarem yoktu. Kapıda bir kaç ses duydum. Biraz yaklaşınca arttı. Aralıktan baktım. Shawn sarışın bir kız ile gülüşüyordu. Fazla yakınlardı. Bunu herkesin görebileceği şekilde yapması beni yok saymaktı. Ve herkese de birlikte olduğumuzu duyuran da oydu. "Shawn, gidelim şuradan. Kimsenin bizi göremeyeceği bir yere gidelim." dedi yanındaki kız. Ona yaklaştı ve yanağını öptü. Bunu yapıyordu işte. "Hmm, nereye gitmek istersin bakalım." Flört ediyordu işte. "Odaya geçelim." daha fazla dayanamadan kapıyı kapattım.
Yapıyordu işte. Bile bile.. Göre göre.. Ama zaten bir şey diyemezdim. Banane ki. Neden bunu düşünüyordum? Dayanamayıp kapıdan yine baktım. Ama orada yoklardı. Bende bunu fırsat bilerek aşağı indim. Biraz etrafa bakındım. "Lily, nasılsın?" bu çocuğu tanımıyordum. Ama konuşsam ne olur ki? Shawn'in yaptıklarından sonra. "İyiyim. Ve sen?" diye sordum. "Adım Matthew. Seni birazda buradan tanıyorum." elindeki telefonu gösterdiğinde anlamıştım.
"Bayağıdır yoksun. İnsanlar ne kadar şüphelendi bilemezsin." işte bu çok güzel. Belki de Reggie işini yapmıştı. Tabii net bir kanıt yoktu ama şüphe iyidir. "Bunu duydum. Ama iyiyim." gülümsedi. "Buna sevindim." Günlük sorulardan bahsetmiştik. Saçmadır belki ama beni mutlu etmişti. Ne kadar zamanda geçti bilmiyorum ama başka biriyle konuşmak iyi hissettirdi. "Tanrım, ne komik çocuksun Matthew." çok gülmüştüm. Son zamanlarda ilk defa. "Ah, iltifat ediyorsunuz." Bir nada yüzü değişti. Gülümsemedi soldu. "Şu çocuk sinirli bir şekilde buraya geliyor. Tanıyor musun?" arkamı döndüğümde üstü başı dağınık Shawn'i görmemle benim de gülümsemem soldu gitti. "Sen git. Acele et." dedim. Ne olduğu anlamasa da gönderdim onu. Yoksa kavga çıkabilirdi. "Lily!" sesi çok yüksek çıkmıştı. Bir kaç kişinin bize dönüp baktığından emimin. "Shawn, sessiz ol." kolumu yine sertçe kavradı. "Sessizce benimle gel." dedi. Kolumdan çekiştirerek bahçeye çıkardı. "O kim Lily?" Gözündeki siniri görebiliyorum fakat ; bende onun neler yaptığında biliyorum. "Matthew diye biri. Sadece konuşuyorduk. Senin aksine." dedim.
"Bu da ne demek oluyor?" kolumu bıraktı. "Seni o sarışın kızla gördüm Shawn. Boşuna sorma.Duydum ve gördüm." dedim. "Sandığın gibi bir şey yok. Yanlış görmüşsün." Ben görünce yanlış olur hep zaten. "Ben göreceğimi gördüm. Şimdi kalkıp bana biriyle konuştum diye hesap soramazsın." ondan uzaklaştığımda elimi tutup kendine çekti. "Sorarım. Tanımadığın kişilerle mi konuşuyorsun sen?" cevap vermeyince daha çok bağırmaya başladı. "Konuşsana! Az önce ne güzel konuşup gülüyordun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obsessively : s.m
FanfictionOna yapılan haksızlıktan ibaret olmasına rağmen pes etmedi. Evet, hayatı ve bir çok şey elinden alınmıştı. Ama vazgeçmek kolay olmazmıydı? Lily, her gün eve gelmesini bekliyordu. Ama o, gelse de ne fark edecekti ki? Buna katlanmak gün geçtikçe zor o...