Medyayı okuyunca anlayacaksınız.
İyi Okumlar
Sabah erken kalkıp kahvaltı hazırladım. Story ve resim atmam lazımdı. Baya boş kaldı instagram. Ama ilk önce Reggie'yi uyandırmalıydım. Kahvaltı için.. Odasını girip yanına ilerledim. "Reggie. Kalk canım artık. Kahvaltı hazır." elimle saçını falan okşadım. Hatta kolunu falan da sarstım ama kendince mırıldanıyordu o. "Ama azcık daha." "Hayır, kalkman lazım. Okulum var bak benim. Hadi kalk artık." Onu biraz daha sarstıktan sonra kalkmayı başardı.
"Günaydın." dedi ve doğruldu. "Günaydın. Elini yüzünü yıka gel." başını salladığında kalktım ve kapıya ilerledim. En son dönerken "Bekliyorum." dedim ve çıktım. Yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Çantama makyaj malzemelerimi aldım. Belki sonra okulda yaparım. Çantamı da alıp aşağı indim. Reggie çoktan geçmişti bile. "Sen çok harikasın. Bu omleti söylemiyorum bile." Gülüp karşısına oturdum. "Bunu da yapamayacaksak yani.." dedim ve devam ettim. "Eline sağlık." dedi. "Her zaman." dedim. Kahvaltımızı bitirip evden çıktık. O kendi okuluna ya da önce evine giderdi bilmiyorum bende kendi yoluma gidiyordum kısacası. Derslerim çok değildi. 3 gibi çıkardım. Hatta 3'e gelmeden. Akşam da bir partimiz vardı. Ona giderdim büyük ihtimal. Diğerlerine de sormak lazım tabii.
Dersten çıkınca annemle konuşmuştuk biraz. Yarın buluşmayı teklif etmişti. Hemen kabul ettim tabii. İş falan önemli değil. Onu özledim. "Angelina." adımı duymamla etrafıma bakınmaya başladım. Bu geçen gün çarpıştığım çocuk değil mi? Ve buraya geliyordu. "Efendim?" dedim ve bekledim. "Seni görmek çok güzel." dedi gülümseyerek. E yani? "Ne vardı?" dedim. İşim gücüm var akşama daha. Bir de onu mu bekleyeceğim? "Sanırım geçen gün çarpıştığımızda bende bir şeyini unuttun." merakla onu dinliyordum. Ciddiyete bürünüp devam etti. "Arabamda." dedi. Ne bekliyordu yani? "İyi getir bekliyorum." dedim. Bana bakıp düşündü. "E senin eşyan zaten. Ben niye alıyorum ki?" dedi. E yanii. Azcık mantıklı. "İyi tamam. Hızlı olsun akşama planım var." dedim. Bu bilgi çokta önemli değildi tabi onun için ama olsun. "Tamam." dedi ve önden gitti.
Oto parka gelince durup arabasına gitmesini bekledim. Gidince peşinden ilerledim. Neyimi bıraktığımı hatırlamıyordum. Arabanın arka kapısını açtı ve eliyle içeriyi gösterdi. "Benim her şeyim vardı sanki." diye söylenerek içeri eğildim. "Bak bak, orada var bir şey." diyordu ama bir şey göremedim. Poşetler vardı. Bunda kıyafet var. Bunlar benimkilere benziyordu. Arkamı dönecekken başıma sert bir darbe almamla gözlerim kapandı.
Gözlerim aralandığında başım inanılmaz ağrıyordu. En son hatırladığım Shawn ile oto parkdaydık. Ne ara ormanlı bir yola geldik. "Noluyor be?" doğruldum. "Shawn?" diye bağırdım. O ise aynasından sırıtarak bakıyordu. "Günaydın sevgilim." lan bu bana sevgilim mi dedi? Ne iş? "Sen ne diyorsun?" o an saki her şey beynime bir an da yüklemiş gibi oldum. O mesajlar Shawn'e mi ait oluyordu? "Sana kavuşacağız demiştim. E dedim yeter artık seni kaçtır dışardan izliyorum. Artık birlikte olmamızın vakti değil mi sence de?" diye sorunca kocaman bir tik attım aklımdaki soru işaretlerine. "Sen.. bunu neden yapıyorsun? Bu ne yani? Anlamıyorum." korkudan ne diyeceğimi bilmiyorum. "Çok mutlu olacağız az kaldı. Geldik sayılır." dedi. "Sen manyak birisin. Ailemin fark etmeyeceklerini sanmıyorsundur. Fark edecekeler ve o zaman bulacaklar da. O yüzden beni bırakmalısın." devam ettim. Her ne kadar bana cevap vermese de.
"Bırak beni. Seviyorum diyorsun ama hayatımı bok ettiğinin farkında mısın? En önemlisi okulum var benim." Sinir kat sayım giderek artıyordu. "Lan konuşsana. Cevap ver!" dedim bağırarark. Delirmeye yakınım. "Her şeyi düşündüm. Ben aptal mıyım sence?" içimden evet diye bağırmak geliyordu ama korkuyordum. "Bak geldik artık. Yeni evimize. Sakin ol." (medyadaki ev) Devam etti. "Ve görüyorsun ki korumalar var. Yani bana zor kullandırma." dedi ve inip kapımı açtı. Bir kaç adam o sırada arkadaki eşyaları aldı. "Shawn." birazdan ağlayabilirdim. "Lily, gel çabuk." elimi tuttu ve kendine doğru çekti. "Bana bunu yapma lütfen." dedim. "Lily, sinirleniyorum." biraz daha bekledim. En sonunda kızmış ola ki beni kucağına aldı. Ne yapacağımı zerre bilmiyordum. "Shawn, ben yürüyebilirim. Hem biz neredeyiz?" dedim ama cevap vermemişti. "Az laf." eve girince direk yukarı çıkardı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
obsessively : s.m
FanfictionOna yapılan haksızlıktan ibaret olmasına rağmen pes etmedi. Evet, hayatı ve bir çok şey elinden alınmıştı. Ama vazgeçmek kolay olmazmıydı? Lily, her gün eve gelmesini bekliyordu. Ama o, gelse de ne fark edecekti ki? Buna katlanmak gün geçtikçe zor o...