1. Bölüm

94 14 9
                                    

Hepinize selam dostlarım. İlk hikayemle sizlerleyim. Sizlere 'lütfen oylayın' yada 'yorum yazmayı unutmayın' tarzında isteklerde bulunmak istemiyorum. Ama eğer hikayemde kafanıza takılan bir yer olursa, sizi rahatsız eden veya beğenmediğiniz herhangi bir yer olursa lütfen bunu belirtin. Bunlar benim için çok önemli. Ancak sizin eleştirilerinizle daha iyi yerlere gelebilirim. Deyip bitiriyorum artık bu konuşmayı. :) Hepinize iyi okumalarr 😘

*****

Annemin ısrarlarıyla pastanemize yakın bir ev aramaya koyulmuştuk. Kendi evimiz, pastaneye arabayla yarım saatlik bir uzaklıkta olmasına rağmen annem, yürüme mesafesi olsun diye tutturmuş ve benide peşinde sürüklemişti. "Anne ben evimi seviyorum. Bırak Allah aşkına kalalım evimizde. Benim çocukluğumun evi orası. Anılarım var orada. Lütfen.." Evet çocukluğumdu orası benim. Evin her köşesine baktıkça eskiye, güzel anılarımıza dönüyordum. Ve bu benim biraz olsun yükümü hafifletiyordu. "Ceylan yine başlama lütfen. Ben ne kadar yoruluyorum biliyor musun işe gelip giderken. Hem sen okulunu sevmiyordun pastaneye yakın olan bi kolej vardı adı neydii heh mutlu koleji. Oraya gidersin olmaz mı?" Annem hüzün ve umut la bakmıştı gözlerime. Onu üzmek en son istediğim şeylerden biriydi şu hayatta. Benim tek ailem, tek arkadaşım, tek sırdaşımdı o.

Nasıl oldu bilmiyorum ama o an kabul edip ısrar etmektende vazgeçmiştim. Hatta bende annemle birlikte istekli bir şekilde bakmaya başlamıştım evlere. Pastanemizin yakınlarında dönüp duruyorduk, ta ki benim gözüme kırmızı bir afişte olan kiralık yazısı çarpana kadar. O anki heyecanla hemen koştum oraya, sanki ben koşmasam başka biri alacakmış gibi evi. Annem de peşimden hızlı adımlarla gelip yanımda durmuştu. Gülerek gözlerine baktım. "Bulduk!"
Onun da gözlerinde parıltı oluşmuştu. "Evet bulduk ceylanım bulduk" Diyerek sarıldı bana. Onun adına gerçekten çok sevinmiştim. İçimde hala bir burukluk vardı ama onun mutlu olmasından önemlimiydi ki.

Annem geri çekildi ve hemen 'kiralık' yazısının altındaki numarayı tuşladı. Bir dakikaya yakın konuştuktan sonra telefonu kapattı ve bana döndü. " Yarın emlakçıyla görüşeceğim. Hemen sonrada senin okula kaydını yaptıralım". Okula gidip gitmeme konusunda kararsız kalmıştım. Üstelik koleje para mı verilirdi devlet okulları varken. Anneme yük olmak istemiyordum. Birde kira çıktı başına. Of anne of. "Annem, ben giderim okuluma sen boş ver şu koleji. Hem kiraya hem koleje para mı vereceksin." Gözlerini devirerek baktı. "Ceylan, maddi durumumuzun iyi olduğunu biliyorsun. Yük olmaz bana merak etme. Hem senin içinde daha iyi, bu sene sınava gireceksin." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gerçekten anneme karşı söz geçiremiyordum. Ne yapıp ne edip ikna ediyordu beni. kendimden daha çok seviyordum onu ve dediklerini yapmazsam sanki üzülecekmiş gibi geliyordu bana. Bıkkınlıkla kafamı salladım. "Tamam gideceğim o okula. Ama ben kaydolurum senin gelmene gerek yok." Oda tamam dercesine başını aşağı yukarı salladı ve gülerek önüne döndü. Son bir kez baktı eve ve koluma girip pastaneye doğru yönlendirdi beni.

~~~

Annemle, sarıldıktan sonra yollarımızı ayırdık. O, emlakçıyla görüşecekti ben ise okula kaydımı yaptıracaktım. Kulaklıklarımı takıp oynatma listemden rastgele bir şarkı açtım ve yürümeye devam ettim. Okul görünmeye başlamıştı gözüme. Bekledigimden daha da büyüktü ve geniş bir bahçesi vardı. Şuan teneffüs olmalıydı ki dışarısı öğrenci ile doluydu.

Okulun bahçesine girdiğimde bazilarinin gözlerini üzerimde hissettim ama aldırmadan okula girdim. Girişteki duvarda okulun haritası gibi bir şey vardı. O harita sayesinde müdürün odasını kolaylıkla bulabilmiştim. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıya 3 kere tıklayarak odaya girdim. Girdiğim gibide çıktım odadan. Müdür başka biriyle ilgileniyordu. Bu okuldan olduğunu düşündüğüm bir çocukla. Yaklaşık 1 dakika sonra kapı açıldı ve içerideki çocuk çıktı. Yüzüne bakmak için kafamı biraz kaldırmak zorunda kalmıştım, zira kaldırmasam göğüsüyle bakışacaktım. Dikkatimi ilk gözleri çekmişti. Kopkoyu gözleri ve sert bir ifadesi vardı. 2 saniyede en azından bunları görebilmiştim. Etrafına hiç bakmadan yürümeye başlamıştı. Bende çok umursamadan müdürün odasına girdim.

"Buyur kızım" Müdür tamamen klişelere uygun biriydi; kel, göbekli ve gözlüklü. gülme isteğimi içime atarak konuşmaya başladım. " Ben kayıt olmak için gelmiştim". Gülümseyerek "gel şöyle otur kızım" dedi. Bir müdürün bu kadar nazik olması beni şaşırtmıştı doğrusu. Zira bizim müdür kendinden başkasını düşünmezdi. Önüme bir kağıt uzattı ve doldurmamı söyledi. Kağıdı doldurdum ama annemin ve eski okulumdaki müdürün imzası gerekiyordu kayıt olabilmem için. Müdüre, bu gün imzalatabileceğimi söyledim ve çıktım odadan.

Okulun bahçesine geldiğimde etrafa biraz göz attım. Basketbol sahasından tutun futbol sahasına kadar her şey vardı bahçede. Daha sonra gözüme müdürün odasından çıkan çocuk çarptı. Bahçenin en köşesindeki bankta oturmuş, gözlerini bir yere sabitlemişti. Dışarıdan bakıldığında dünyanın en büyük derdi onunmuş gibi görünüyordu. Ne yalan söyleyeyim, üzüldüm. Bir kaç saniye sonra bakışları beni buldu. Aramızda mesafe olmasına rağmen, bakışlarının derinliğini görebiliyordum. Kara delik gibiydi. Her şeyi içine çekiyordu sanki. Kara deliğine benide hapsetmeden önüme döndüm ve yürümeye başladım. Onu o kadar dertli yapan şeyi içten içe merak ediyordum. Belkide bir derdi yoktu. Bilmiyorum.

Elimdeki kagida tekrar baktim. En başta bir kaç cümle, sonrasında da ismim yazılıydı. Ceylan DİREN. Soy adımı seviyordum. Gerçekten beni anlatıyordu çünkü. Hayatta olduğum her dakika, her saniye, bir şeylere direnmeye çalışıyordum. Hatta çalışmakla kalmayıp gerçekten direniyordum çoğu şeye. Yavaş yürüdüğümü fark edince adımlarımı hızlandırdım.

Pastane görüş alanıma girmişti. Annemin de pastaneye doğru geldiğini görüyordum. Uzaktan gülümseyip el salladı bana. Bende karşılık verdim. Daha sonra pastanenin kapısının önünde durup çantasından anahtarı çıkarmıştı. Annem kapıyı açana kadar ben onun yanına varmıştım. "Anne, konuştun mu emlakçıyla, aldık mı?" gülümseyerek "aldık kızım hemen yarın taşınıyoruz. Sen ne yaptın kaydını yaptırdı mı okula?" dedi. Elimdeki kağıdı gösterdim. "Senin ve eski müdürün imzası gerekiyor." Elimden aldı kağıdı ve çantasından kalem çıkartıp imzaladı. "Al bakalım. Şimdide müdüre imzalat da gel. Yarın için evdeki eşyalarımızı toplamamız lazım."

~~~

Dün kayıt işlerini halledip okul formamı almıştım. Lacivert beyaz renklerinde olan formamı giyip aynada kendime son bir kez baktım ve odamdan çıktım. Bu gün bu evde geçirdiğim son dakikalarımı yaşıyordum. Dün annemle eşyalarımızı zor da olsa toplayabimiştik. Ve ben okuldayken annem yeni evimize taşınacaktı. Yanında kalmak için ne kadar ısrar etsemde, 'okulun ilk gününden gitmemek olurmu hiç, ilk günden kendini sorumsuzmu göstereceksin' tarzında şeyler söyleyip beni yine ikna etmişti. Annemin yanaklarından öptüm ve çantamı sırtıma takıp çıktım evden. Bir kaç adım ilerledikten sonra eve doğru döndüm ve izledim çocukluğumu. Bütün anılarım gözümün önünden film şeridi gibi geçmişti. Evet şuan bir nevi ölüyordum. Ölüyordum ve yeniden diriliyordum sanki. Yeni bir hayata geçiş yapmışım gibi hissediyordum. Aslında gerçektende yeni bir hayata geçmiştim. İlerde buraya tekrar gelirdim belki. Kim bilir.

Beni düşüncelerimden sıyıran şey annemin camın arkasından garip bir surat ifdesiyle bana bakıyor olmasıydı. Benim ona baktığımı görünce 'ne yapıyorsun orada' der gibi elini salladı. Ben de anneme güldüm ve öpücük atıp yoluma devam ettim. Kulaklıklarımı takıp telefonumdan müzik açtım. Ellerimi de hırkamın ceplerine atıp yürümeye başladım. Ekimin sonlarındaydık ve hava soğukluğunu yavaştan hissettirmeye başlamıştı. Hırkama dahada sarıldım. O sırada telefonuma bir bildirim geldi. Büyük ihtimalle annem yazmıştır diye düşünerek telefonumu cebimden çıkardım. Kilidimi açıp mesajlar kısmına girdim. Bilmediğim bir numaradan gelmişti mesaj.

Gönderen:0568 *** ****

Buralarda yenisin sanırım güzellik ;) seni kaçırmamda bir sakınca varmı?
-K-

Mesajı okuyup telefonumu cebime attım. Önemsemedim. Belliki bir benimle oyun oynuyordu ve buna karşılık verirsem dahada uzatacağı için cevap vermek istemedim. Tam yürümeye devam ediyordum ki biri eliyle ağzımı kapattı ve beni çekmeye başladı. "Demek mesajımı önemsemedin".

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin