2. Bölüm

69 13 21
                                    

Herkese iyi okumalar:)

...

Hayatınızın normal gittiği bir zaman, her şey güzel gidiyor derken, hiç beklenmeyen bir anda hayat size çelme takıyor. Evet, bana olan tamda bu. Hiç beklemediğim, hiç hazır olmadığım bir anda babamı elimden aldı. Şimdi ise kaçırılıyorum.

Elini ağzıma bastırmış bir şekilde beni çekerek bir yere götürmeye çalışıyordu. "Demek mesajımı önemsemedin." O an anlıyorum bu kadar umursamaz olmamam gerektiğini. İlk bir kaç saniye olayın şokuyla hiç bir tepki veremedim. Ne olduğunu anladığımda ise var gücümle arkamdaki adama tekme ve yumruklarımı savurmaya başladım. Ama arkamda olduğu için hiç bir işe yaramadı. Son bir gücümle adamın dizine tekme atıp elini, dişlerim geçecek kadar sert bir şekilde ısırdım. Şaka değil gerçektende işaret parmağına dişlerim geçmişti. Ağzıma gelen demirimsi kan tadıyla yüzümü buruşturdum ve elini ağzımdan çektim. O ise elini acıyla kendine çekti. Bunu fırsat bilip arkama bakmadan koşmaya başladım. Adrenalin hormonum tavan yapmıştı resmen. Tüm gücümle, enerjim bitene kadar koştum. Adamın yüzünü görmemiştim. Daha doğrusu bakamamıştım o anın heyecanı ile. Umarım tekrar karşıma çıkmaz.

Okulun bahçesine girdiğimde ancak durabilmiştim. Ellerimi dizlerime koyup nefesimi düzenlemeye çalıştım. Son kez derin bir nefes alıp korkarak arkama baktım. Çok şükür boştu. Normal görünmeye çalışarak okulun giriş kapısına doğru yöneldim. Önce lavaboya gidip sonra sınıfıma gitmeyi düşünüyordum. Önüme çıkan ilk lavaboya girip, karışan saçlarımı ve buruşan formamı düzelterek sınıfa doğru yol aldım. Sınıfın önüne geldiğimde derin bir nefes alıp sınıfa girdim. Hoca yoktu. Hiç kimseyi umursamadan gözüme kestirdiğim, arkada, cam tarafında olan boş bir sıraya geçtim. Sınıfta bir süre sessizlik oluşmuş, herkesin gözü benim üzerimdeydi. Bir kaç kişinin fısıldaşması dışında pek bir ses de yoktu. Hiç birini aldırmadım ve kulaklığımı takıp sıraya kafamı gömdüm. Bir kaç saniye içinde kendi haline döndü sınıf. Gürültüden anlayabiliyordum bunu.

Bir süre sonra sınıfta tekrar sessizlik oluştu. Hocanın geldiğini düşünerek, zorda olsa kafamı sıradan kaldırdım. Tahtaya baktığımda hocaya dair hiçbir şey yoktu. Niye sessiz o zaman bu sınıf? Boşver. Kafamı sıraya tekrar gömecektim ki bütün sınıfın benim tarafıma baktığını farkettim.Hayır yani bu kadar tuhaf olan ne? Sınıfınıza yeni biri geldi sadece. Bu sırada sağ tarafımda bir hareketlilik hissettim. Yavaşça o tarafa döndüm ve o oradaydı, yanımda. Okula kaydımı yaptırdığım gün gördüğüm çocuk. Kara delik. O da kulaklıklarını takmıştı ve gözleri kapalıydı.

Sınıfın neden buraya odaklandığını şimdi anlamıştım. Kızların hepsi çocuğu nerdeyse yiyecek gibi bakıyorlardı. Tabi, bu denli tipi güzel bi çocuğa kim bakmaz. Ben bakmam. Kafamı sıraya gömecektim yine ama o an görmek istemeyeceğim bir şey gördüm. Yavaşça yan tarafımda oturan çocuğun eline gitti gözlerim tekrar. Yanımdaki kara deliğin işaret parmağı sargı bezi ile sarılıydı. Gözlerim yuvalarından fırlayacakmışçasına açıldı. Kalbim göğüsümü delip buradan firar edecekmiş gibi atıyordu. Beni kaçırmaya çalışan adam, kara delik olamazdı değil mi? Sadece bir sargı beziyle emin olamazdım o olduğuna. Ama o olma ihtimali de vardı. Kalbim deli gibi atarken, titreyen bacaklarımla ayağa kalktım. Tabikide daha fazla yanında duramazdım. O sırada hoca sınıfa girdi. Yarım saattir gelmeyen hocanın şimdi gelesi tutmuştu. İçimden, şansıma bir kez daha küfrettim. Ve korkarak tekrar yerime oturdum.

Hoca konuşmaya başlamıştı ama onu dinlemiyordum. Tek düşündüğüm yanımdakiydi. Kaşlarımı çatıp ona döndüm. Biraz incelemekten zarar gelmezdi herhalde. Uzun bacakları ile oturduğu yere yayılmıştı resmen. Yüzü gerçekten güzeldi. Çene hatları belirgin, burnu yüzüne cuk diye oturmuştu. Sol gözünde, kirpiklerinin tam altında küçük bir ben vardı. O beni fark ettiğimde yüzündeki sert ifade bir anda kaybolmuş, yerine küçük bir çocuğun yüzündeki masumluk gelmişti sanki.

Ben onu haddimden fazla incelerken gözleri açıldı ve kulaklarıma keskin ama yumuşak bir ses geldi. " beni izlemeye daha ne kadar devam edeceksin?" Gözlerimi kaçırdım. Ne diyebilirdim ki. Utancımdan yanaklarım al al olmaya başlamıştı bile. Ona tekrar baktığımda gözlerini yine kapatmıştı. dudaklarında ise küçük ama alaycı bir gülümseme vardı. Burada daha fazla oturamayacağımı düşünürken zil çaldı. İçimden derin bir oh çektim. Ve hemen yerimden kalktım. Bacaklarının üzerinden nasıl atlasam diye düşünmeye başlamıştım ama o benden önce davranıp bacaklarını geri çekti ve geçmem için bana yer açtı. Bu çocuğun gizli bir yerinde 3. gözü olduğuna neredeyse emindim. Gözlerini açmadan etrafında olanları görebiliyor çünkü!

Daha fazla düşünmeden hızlı adımlarla bana açtığı yerden çıktım. Ben sıradan çıktığımda bizim sınıftan olmayan iki kişi sınıfa girmiş, bizim sıramıza doğru geliyorlardı. Ve bana şaşkın gözlerle bakıyorlardı. Yanlarından geçip giderken hala bana baktıklarını anlayabiliyordum. Sınıftan çıkıp bir süre ilerledikten sonra arkamdan birinin seslendiğini duydum. "Hey!" Yavaşça arkamı döndüm "bekle!" Sınıfa giren iki çocuktan biriydi bana seslenen. Yanıma nefes nefese kalmış bir şekilde geldi. "Bir kıza göre fazla hızlısın" diyerek sırıttı. Hala şaşkınlıkla ona bakıyordum. Neden benim yanıma geldi ki şimdi bu? "Kimsin?" Diye sordum biraz sert ve şaşkın bir şekilde. Sağ elini uzattı bana doğru "Ben Atakan. Tanıştığıma memnun oldum" bende karşılık verdim ve tokalaştım karşımdakiyle. "Bende Ceylan"

~~~

İki dakika önce tanıştığım, 'Atakan' denen çocuk, benim çok önemli biri olduğumu ve kantinde kahve içerek konuşmak istediğini söyledi. O kadar ciddi konuşmuştu ki, bana ne söyleyeceğini merak ettim doğrusu. Zaten sınıftan kantine gitmek için çıkmıştım bu yüzden de teklifini kabul ettim.

Kantine gelip oturduğumuz neredeyse 5 dakika olmuştu ve hala tek kelime bile etmemişti. Elimdeki karton bardağa, sıkıntıdan işkence etmeye başlamıştım. O ise yarısına kadar içip,geri kalan yarısını ise soğuttuğu kahve ile oynuyordu. Sinirle konuştum "artık söyle ne söyleyeceksen. Yoksa kalkıyorum" önce bir iki saniye şaşkın şaşkın suratıma baktı. Sonra kahve bardağını masaya bıraktı, suratına ciddi bir ifade takındı. Hemen sonra ciddi ifade yerini heyecanlı bir surata bıraktı ve söyleyeceklerini söyledi. "Sen. Karan'ın. yanına. Oturan. İlk. Kızsın. Daha doğrusu bizim dışımızda yanına oturan ilk kişisin!"

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin