Hepinize selaaam :) yeni bölümü ani bir karar değişikliği ile şimdi atıyorum. Normalde arayı biraz açmayı düşünüyordum ama hazır yazmışım neden atmayayım:D Bu arada gelen yorumlar beni gerçekten çok mutlu ediyor. Hepinize teşekkür ederim. Okuyan okumayan, yorum atan atmayan herkese buradan öpücüklerimi yolluyorum:* Neyse fazla uzattım:)) Herkese iyi okumalar:
~~~
Korku neydi? Neyden korkardı ki insan? Ölmekten mi? Karanlıktan veya yüksekten mi? Neyden? Hiç beklemediğim bir anda yağmur damlalarının, yerdeki su birikintisine düşme hızıyla kalbime ve beynime düştü bu his. Korku. Neyden korkuyordum ki? Neden korkuyordum? Karan'dan. Kara delikten. Beni kaçırmaya çalışan kişiden.. Neden korktuğumu bilmiyordum ama korkuyordum işte. Sabah, 'umarım bir daha karşıma çıkmaz' dediğim kişi, şimdi dibimde bitmişti. Gerçekten şanssız kelimesinin sözlükteki karşılığı Ceylan olması lazımdı.
Atakanın heyecanlı olduğu yüzünden belliyken, ben ona donmuş bir şekilde bakıyordum. Dediği şeyleri idrak etmeye çalışıyordum ama, kafamın içinde çorba olmuş, sağa sola çarpıp duruyorlardı. Neden ben? Neden şu ana kadar yanına oturabilen ilk kişi bendim? Aklıma gelen şey gerçekten doğrumuydu. Bu kadar tesadüf emin olmak için nerdeyse yeterliydi. O olduğuna emindim. Sargılı parmak, yanına oturan ilk kişi ben olmam. Sadece 1 şey daha olsa gerçekten o olduğunu doğrulayacaktı. Sadece 1 şey..
Aklıma gelen şeyle hemen cebimden telefonumu çıkardım ve bu gün bana gelen mesajı açtım. Tabi ya. Mesajın altında bir harf vardı '-K-' muhtemelen mesajı atan kişi buraya adının baş harfini koymuştu. Bu kişide meşhur kara deliğimiz Karan bey oluyordu.
Büyük bir zafer edasıyla yerimden kalkıyordum ki kafam birinin kafasına çarptı. "Avhh!" başımın çarpan yerini tutarak arkamdan gelen orangutan sesinin sahibine baktım. "Kızım ne yapıyorsun yaa! Az yavaş ol!" diyen Atakanın suratı orangutan poposundan da beterdi. "Atakan! Senin ne işin var orada?" İmalı bir şekilde sormuştum bu soruyu. Ne yaptığını anlamayacak kadar aptal değildim. "O kadar heyecanla neye baktığını merak ettim sadece" dedi kafasının vuran yerini ovalarken.
Tam bir şey söyleyecektim ki arkamdan birinin "Selam" dediğini duydum. Ona doğru döndüğümde, ben sınıftan çıkarken Atakanın yanında olan çocuk olduğunu gördüm. "Selam" diye karşılık verdim. Bu sırada Atakan çocuğun yanına gidip kolunu omzuna attı. "Nerede kaldın kanka ya. 2 dakika seni görmesem hasretinden yanıyorum, kül oluyorum." Dedi gülerek. Adını bilmediğim çocuk ise yüzünü buruşturarak, Atakanın kolunu omzundan çekti ve kafasına bi tane indirdi. " Defol Atakan, seninle uğraşamam şimdi." Atakan söz dinlemeyerek inadına daha çok yapışmaya başladı çocuğa. Çocuk bu sefer daha sert ittirdi. Sonra Atakan pes etmiş ve yerine oturmuştu.
Onları izlerken nerdeyse kahkaha atacaktım ama kendimi tuttum ve önümdeki sandalyeyi çekip oturdum. Ben otururken adını bilmediğim çocuk da oturdu. Hemen sonra elini bana uzattı "Mirza" dedi. Elimi uzatarak karşılık verdim "Ceylan". Tekrar konuşmaya başladı "Atakanın neden senin yanına geldiğini biliyorsundur" dedi ve Atakan'a baktı. Atakan ise "söyledim kanka söyledim merak etme" diyerek kafasını salladı. Daha sonra ben konuşmaya başladım. "Neden ben?" Mirza dediğimi anlamıştı ve derin bir nefes aldı. "Bir bilsem" dedi iç geçirerek. "Orta okuldan beri yanına bizden başka kimse oturmuyor. Şimdi ne oldu anlamadım. Ne değişti de yanına başka birinin oturmasına izin verdi."
Beni kaçırmaya çalışan kişi Karan dı. Bütün ip uçları o olduğunu gösteriyordu. Sonuçta bir insan kaçırmaya çalıştığı kişinin, neden yanına oturmasına izin vermesin ki? Karanın beni kaçırmaya çalıştığını onlara söylemeye karar verdim. Sonuçta arkadaşlarıydı ve bilmeleri iyi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA
Romanceİki yaralı kalp. Biri anne diye bağırır. Diğeri baba diye ağlar. İkiside birbirinden habersiz acıları ile yaşar. Ama bilmiyorlar ki birbirlerirnin ilacı olduklarını Bilmiyorlarki yaralarının merhemi olduklarını. İki yaralının iyileşme hikayesi bu. S...