💜🌙
Bazı sabahlar inanılması güç olaylar yaşanılabilirdi. Hiç ummadığınız anda gelen şaşkınlık ve kalp çarpıntısı nerede olduğunuzu idrak etmenize yardımcı en önemli unsurlardı. Park Jimin ve Kim Jennie ise bu benzer durumu yaşamak için kader tarafından oynatılan iki oyuncuydu sadece.
Gün yavaş yavaş ağarıp güneş tepeye yükselirken, uyanan küçük kızları dudaklarında kendinden hiç beklenmeyen kurnaz gülümsemesiyle ortasında yattığı anne ve babasının arasından sıvışmış, sessiz adımlarla kendi odasına kaçıvermişti.
Birkaç saat daha böylece geçerken yatakta yalnız kalan iki uykulu ve ne yaptıklarından gram haberi olmayan bedenler iç içe geçmiş bir pozisyonda devam etmişlerdi sessiz nefes alışverişlerine.
Jimin'in uykuda yönetemediği sıcak eli genç kadının açıkta kalan beline yerleşip onu biraz daha kendisinden tarafa çekmesini sağladığında, Jennie kafasını yastığında hafifçe kaydırmış ve böylece burun buruna gelmişlerdi. Kadının bacağı Jimin'in bacağının üstünde hafifçe duruyordu. Burnundan alıp verdiği nefesler genç adamın dudağına çarptığı için huysuz birkaç mırıltı dökülmüştü o dudaklardan ve kirpikleri de kırpışmıştı böylelikle.
Kim Jennie kulağını meşgul eden tanıdık sese tepki olarak kafasını oynatıp ardından derin bir nefes aldığında ise, ikisinin gözleri de ağır ağır açılmıştı. Önce birkaç saniyelik bakışmanın yerini tatlı gülümsemeler alırken Jimin, elini kadının çıplak tenine sürtüp, "Günaydın." diye mırıldanmış ve "Günaydın." diyerek boğuk sesiyle söylenen genç kadının dudaklarını dudaklarıyla birleştirmişti...
Alev gibi yanan tene sürtünen dudakları aralanarak genç adamın dudaklarını kabul ettiğinde, yoğunlaşan duyguların önüne geçmek zorlaştı ve Park Jimin yerinde hafifçe doğrularak derinleştirdiği öpüşünde, elini Jennie'nin ensesine çıkarıp dokuların baskısını iyice arttırdı.
Sorun şuydu ki... Bu nasıl oluyordu da bu kadar gerçekçi hissettiriyordu?
O kısacık anda yaşadıkları aydınlanma, yatakta yükselen bedenlerin durmasına neden olduğunda gözleri aynı hızla açıldı ve saniyesinde ayrılan dudaklar arasından koca bir çığlık kaçtı, Jennie çareyi Jimin'i yataktan atmakta buldu. Genç adam kendini yerde popo üstü çakılı bulurken, "Siktir!" diye bağırdı. "Rüya değil miydi o ya?!"
Şoktan kurtulamayan Jennie tekrar çığlığı basarak dudaklarının üstüne elini kapatıp bir koşu banyoya girdiğinde, Jimin hala düştüğü yerde öylece etrafını seyrediyordu. "Neden bağırıyorsunuz?" içeriye minik adımlarıyla biraz sonra Lara girmiş, sorusu dişlerini fırçaladığı için yarım yamalak çıkmıştı. Jimin'i yerde görmesi onu güldürürken tıpkı babası gibi kısılmıştı gözleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
faint star's hopes † jenmin ✓
FanfictionBÖLÜM GELMEYECEKTİR, HATIRA KALMASI AÇISINDAN YAYINDA. ACEMİLİKLER VE MANTIK HATASI İÇEREBİLİR. jenmin, liskook, yoonrosé, vsoo ❝Seni yaratan Tanrı, Dünya'yı yaratmış olmalı. Şayet ben ömrümde böylesine duru bir güzelliğe rastlamadım. Ben, sende bü...