bu arada beybiler baştan şunu açıklığa kavuşturalım artık oy sınırlaması her bölüm için 70 :)))))) zoru severim asla pes etmek yok, başaracağız bunu inanıyorum ben sdfglshfgdf
veee evet, binbaşı saldırıya uğradı biliyorsunuz -bi önceki bölümün sonuydu hatırlamayanlar için- bu yüzden bölüm yoonrosé ağırlıklı olacak. shiplemiyorsanız oy vererek destek olabilir ve beni mutlu edebilirsiniz tşk.
dipnot: hikaye de yoongi'nin kan grubunu bilerek AB Rh- yaptım yok şöyleydi böyleydi demeyin yani :D
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bir bilene sor göz yaşı biter mi? Bir gün akar, bir gün dinmez mi?.."
⚘
İnsanlar doğar, büyür ve ölürlerdi.
Bazıları ise daha dünyaya gözlerini açamadan tanışırdı kaderleriyle. Çünkü ölüm beklemezdi. Kimisi anne rahmine düştükten günler sonra ölürdü, kimisi çocukken ve kimisi bir yetişkinken. Sonuç olarak herkesin gideceği yer aynıydı. Cennet ya da cehennem...
Min Yoongi, Tanrı'ya inanmazdı. Cennetin de cehennemin de varlığını sorgulamaz, ölü bedeni toprağın altına girdiğinde veya yakıldığında sadece sonsuz bir huzura kavuşacağını düşünürdü. Ta ki.. Gerçek anlamda ölüme yaklaşana dek...
Birçok yara değmişti tenine ama hiçbiri bu kadar ölüme yakın hissettirmemişti.
Arafta sıkışmış gibiydi ruhu, çıkmak için debeleniyordu. Azrail yörüngesinde cirit atıyorken gözleri de açılmak için savaş veriyordu adeta. Sonra inanmadığı Tanrı'sından bir hediye bahşedildi ona, ölümün soğuk kıyısında can çekiştiği anda.. Göz kapakları aniden açıldı, ciğerlerine yaşam kadar güzel bir nefes çekti.
Titreyen elini cebine götürmeyi denerken bulanık bakışlarıyla etrafı anlamlandırmaya çalışıyordu. Kulaklarında yankılanan tek şey, kendi nefes alış verişleriydi.
