❝soluk yıldız❞

1.3K 166 361
                                    

"Ben ne yangınlar gördüm, öylece bırak beni. Sen ateşten korkarsın, kaç kurtar kendini.. Ben ne yaralar aldım, hiç biri öldürmedi. Sen de git, unut beni..."

-Zakkum, Ben Ne Yangınlar Gördüm-

2 GÜN SONRA

Zamansız acıların içerisinde bir bir ölürken insanlar, akıttılar göz yaşlarını yeni bir güne daha. Hiç uyumadan, usanmadan ve direnerek ufukla buluştu bakışlar. Etraf sessizdi.. Jungkook ile ilgilenen hiç kimseden çıt çıkmıyordu, kimisi hastane koltuklarında yığılı beklerken kimisi kafeteryadaydı. Yoongi, yarasını pansuman ettirmek üzere yanlarından ayrılmıştı. Seok Jin ise arada bir gidip geliyor ve Jungkook gözlerini açana kadar askerlerine görev dağılımı yapmıyordu. Sadece, sınırın ötesinden getirdikleri yaralı teröristleri konuşturmak için zaman kolluyorlardı.

Lisa yoğun bakımın camından içeriye doğru bakarken, Jungkook'un hareketsiz yatmasına dayanamıyordu. Ellerini hafifçe cama yaslamış ve tepkisizce onu izliyordu. Yavaş nefes alış verişlerinden dolayı inip kalkan çıplak göğsünü, hafif aralık dudaklarını, göğsünde duran sayısız kabloları ve monitörü..

Ne oluyordu böyle kalbine? Neden ömründen on yıl eksilmiş gibi hissediyordu? Ağır bir yük taşıyormuş gibi, sanki yaşlanmış gibi.. Bu çocuk ne yapmıştı da böylesine kaybetmişti kendini Lisa bilmiyordu. Bazenleri eğlenceli küçük bir çocuğu, bazenleri ciddiliği taşıyordu yüzünde Jungkook. Böyle mi sevdirmişti kendisini? Böyle mi alışkanlık haline getirmişti gülümsemesini? Hem de bu kadar kısa bir süre içinde..

Şimdi yavaş yavaş eksiliyordu Lisa, onun gülüşünü görmedikçe cansızlaşıyordu gülüşleri. Bakışlarını Jungkook'tan çekip arkasına dönerken kafasını arkaya yasladı ve etrafını kolaçan etti. Burada tek kaldığını o an fark ettiğinde çatılan kaşları, telefonunun sesini duyunca iyice bir araya geldi ve cebinden cihazı çıkarıp arayana baktı.

Yeri...

"Şimdi hiç sırası değil.." diyerek ofladı ve telefonun susmasını bekledi. Ama bugün şans Lisa'dan kilometrelerce ötede olduğu için yeniden titreşti telefonu ve genç kız içine büyük bir nefes çekip saniyelik gözlerini kapamasının ardından aramayı cevapladı. "Efendim?" o sırada yüzü tekrar camekana dönmüş ve Jungkook'u seyrederken Yeri'nin sesi duyulmuştu.

"Kızım neredesin sen? Niye gelmedin bugün? Hayır raporun falan da yok, kimseye haber vermemişsin."

Yeri'nin bağıra çağıra söyledikleri Lisa'nın kafasına yeni dank etmiş gibi genç kız eliyle alnına vururken mırıldandı. "Yeri ben.. Bir yakınım rahatsızlandı da, gelemedim o yüzden. Haftaya telafi ederim artık." Yeri'nin karşı taraftan gözlerini devirdiğini hayal etsede umursamadı. "Bunu bana değil, okulun müdürüne söyleyeceksin. Neyse, geçmiş olsun." Lisa daha teşekkür edemeden Yeri heyecanla konuşmasına devam etti bu sefer. "Ya, ben sana diyeceğim şimdi..!" kıkırdadı. "Hani demiştim ya, benim sınıfımda bir öğrenci var diye.. Onun adını buldum, Jeon Jungkook."

Yeri hülyalı bir tavırla iç çekerken Lisa yutkundu, telefonu tutan parmak boğumları sıkılaşmış ve gözleri git gide kan yuvası olmuşken titreyen alt dudağını zaptedebilmek için dişlerini oraya geçirmişti.

"Kızım, çocuk afet! Tam iki haftadır gelmiyor ama yine.. Neden böyle anlamış değilim. Aman, neyse canım onu da öğreniriz bir şekilde. Lisa, ben bu çocuktan ciddi anlamda hoşlanıyorum galiba ya. Onu düşünmeden duramıyorum."

faint star's hopes † jenmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin