on ikinci bölüm

1.5K 163 18
                                    

Baya gecikti, bunun için üzgünüm. Bundan sonra düzenli olarak yayımlayacağımı düşünüyorum fakat kesin bir şey söyleyemem. İyi okumalar x

@murdermuke thank you for your permission. 

*Allie'nin Ağzından*

Buraya taşındığımdan beri pek bir şey olmamıştı ve şuandan daha rahat hissettiğim zamanlar olmuştu. Koltukta oturuyordum, yanımda Michael vardı ve tek kolunu omzuma dolamıştı. Diğer yanımda ise Sam vardı ve Ashton önümüzde, yerde oturuyordu. Sadece yemek yiyor ve kahkaha atıyorduk. 

Michael'a yalvarmam ve Sam'in yardımıyla, sonunda Ashton ve Michael'ı aynı odada tutmayı başarmıştık. En iyi arkadaş gibi davranmalarından önce, bir saat boyunca iyice konuşmuşlardı. Aralarındaki uyuşmazlığın nedenini veya neden böyle davrandıklarını bilmiyordum ama bunu araştırmayıp, oluruna bırakacaktım. Sadece Michael'ın bana anlattığı kadarını biliyordum. 

Tabi ki bu tamamen doğru değildi. Daha çok onun geçmişiyle alakalıydı. Çocukluğuyla ilgili konuşmayı sevmediğini öğrenmiştim. Bunu ona sorduğumda karanlık ve delici bakışlarla bana bakacak, ve derhal konuyu değiştirecekti. 

Yine de, birçok basit soru sordum. En sevdiği rengin yeşil olduğunu, en sevdiği dersin fen bilgisi olduğunu, favori yemeğinin pizza olduğunu ve video oyunlarından hoşlandığını öğrendim. 

Michael onaylamasa bile, bazı zamanlar öylesine kıkırdadığını, mutlu olduğunda sırıttığını, kekelediğini, bir şeyi beğenmediğinde ise burnunu kırıştırdığını farkettim. 

Bunun gibi ufak şeyler, Michael Clifford'un gerçekten kim olduğunu çözmeme yardımcı oluyordu. Her şeyi ortaya çıkaramazdım elbette fakat önemsediğim bu gizemli çocuk hakkında parçaları birleştirerek bir şeyler bulabilirdim.

İnşa ettiği duvarları yavaşça kırdığımı bir hafta önce, yağmur yağarken öpüştüğümüzde farketmiştim. Daha çok kahkaha atıyor, daha çok konuşuyor ve daha mutlu gözüküyordu. Kendi fikrini dile getirmişti ve artık insanlardan saklanmıyordu.

Bazen, onun hakkında asla anlamayacağım şeyler görüyordum. Çılgınca odanın etrafına bakıyordu, kafasını ellerinin arasına alıyordu ve gözlerini sıkıca kapatıyordu. Duvarlara yumruk atıyordu ve nefesini tutuyordu. Bunu gördüğümde uzaklara bakmak istedim çünkü bu beni gerçekten korkutmuştu. Neler olduğunu bilmiyordum ve o bana anlatmayı reddediyordu.

Ama şuan, cuma gecesi, tamamen rahatlamıştım. Michael normal davranıyordu, Sam ve Ashton bunu umursamıyordu. Kafamdaki Michael ile ilgili olan tüm soruları unutmuştum ve şuan ona hayranlık duyuyordum. 

"Doğruluk mu, cesaretlilik mi, Allie?" diye sordu Ashton. 

"Bir ezik olacağım ve doğruluk diyeceğim." dedim gülerek.

"Bakire misin?" diye sordu sırıtarak. 

Gözlerimi devirdim. "Evet."

"Ah, günahsız ve masum Allie." dedi Sam kahkaha atarak. 

"Her neyse." Kafamı salladım ve Michael'a doğru uzandım. "Sam, doğruluk ya da cesaretlilik?"

"Cesaretlilik." dedi sırıtarak. 

"Cesaretlilik konusunda berbatım."  Kıkırdadım. "Um.. Tişörtünü çıkar ve cadde boyunca koşup geri gel."

"Lanet olsun, gerçekten mi, Allie? Çok garipsin." Kıkırdadı fakat tişörtünü çıkarttı ve sütyeniyle ortada kaldı. 

Sam kapıya doğru yürürken, Ashton'ın gözleri yerinden fırlayacak gibiydi. Ashton'ın bu tepkisine Michael ve ben kahkaha attık ve bir dakika sonra Sam, nefes nefese kalmış bir şekilde geri döndü. 

"Bazı anneler beni gördü ve bana bağırdılar." Kahkaha attı ve tişörtünü giydi. Ashton'ın ağzı hâlâ açıktı. 

"Ağzını kapa, sinek kaçacak." dedi Sam, Ashton'a göz kırparak. Ashton kıpkırmızı oldu. 

"Bu oyun berbat, başka bir şeyler yapalım."  dedi Michael sızlanarak. 

"Önerdiğin bir şeyler var mı?" dedim Michael'ın omzunu dürterek. 

"Bilmiyorum ama bu olmaz. Dördüncü sınıf gibi hissediyorum." dedi kıkırdayarak. 

"Film izlemek ister misiniz?" diye sordu Ashton. 

"Elbette, sadece televizyonun alt kısmına bak. Bütün filmler orada." dedim Ashton'a ve film koleksiyonunu kendine çekti.

"Korku filmi?" diye sordu Ashton.

"Hayır!" dedik hep bir ağızdan Sam, Michael ve ben. 

"Tamam o zaman." dedi Ashton kahkaha atarak filmlere bakmaya devam ederken. "Yenilmezler'e ne dersiniz?"

"Kesinlikle olur." dedim ve Michael ile Sam de başlarıyla onayladılar.

Ashton, filmi koydu ve koltuğa yayıldı. Sam, karşımızdaki bir battaniyenin altına uzakdı ve ben de Michael'ın göğsüne kıvrıldım. Kollarını etrafıma doladı. Kalp atışlarını duyabiliyordum ve ara sıra başımı öpüyordu.

Sonunda film bitmişti ve Ashton'la Sam, Michael'dan önce evden gitmişti.

"Yarın görüşür müyüz?" diye sordu Michael.

"Evet, öğle yemeğine veya başka bir yerlere gidebiliriz." diyerek gülümsedim.

"Öyleyse yarın öğlen buralarda olurum, senin için uygun mu?" diye sordu dudağını ısırırken.

"İyi fikir." Dudaklarına bir öpücük kondurdum. 

"İyi geceler, güzellik." dedi Michael dudaklarıma doğru mırıldanarak. 

"İyi geceler, Michael." Gülümsedim ve kollarımı etrafına dolayarak ona sarıldım. 

Michael gitti ve ben de uyumak için odama gittim. Yatağımda uzanırken ve uyku beni yavaşça kendine çekerken, kapı gürültüyle çarpıldı. Gelenin annem olduğunu varsayarak, uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.

different ▸ m.c. ▸ türkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin