@murdermuke thank you for your permission
*Michael'ın Ağzından*
Allie'nin sesi asla alışamayacağım bir sesti. Ne kadar duyarsam duyayım, hâlâ bir şok dalgasının damarlarımda dolaşmasını ve yüzümde gülümsemenin belirmesini sağlıyordu. Sesi bir büyü gibi bir anlığına olsa bile içimdeki şeytanı söküp dışarı atıyordu.
Çok sık kahkaha atardı. Sadece kahkaha atmakla kalmaz, aklınıza gelebilecek her şeyi yapardı. Pis pis sırıtır, kıkırdar, yüksek sesle konuşurdu. Gergin gülüşü, yorgun gülüşü, eğlendiğini belli eden bir gülüşü vardı ve özellikle benimleyken bunları kullanırdı. Hangi duygulara sahip olduğuna emin değildim ama gülerken neredeyse gözleri hafif şaşı olurdu ve yanakları pembemsi bir renge bürünürdü.
Gülüşüyle küçük dünyamda kaybolduğum anda, sesi beni gerçeğe döndürdü.
"Michael?" Kafamı kaldırıp ona baktım. Öğle vakti okulda oturuyorduk. Allie'nin, adının Sam olduğunu düşündüğüm arkadaşı ve onun başka bir arkadaşı ile yanımızda oturuyordu. Onun adını bilmiyordum.
Kafamı kaldırıp baktığımda, masamıza başka birinin katıldığını gördüm. Luke. Allie'nin geçen hafta konuştuğu çocuk.
"İyi misin?" diye sordu Allie bana.
Elimi yumruk yaptığımı, avuç içim acıdığı zaman farkettim. Hemen yumruğumu serbest bıraktım. "Evet, iyiyim."
Gülümsedi ve iyi olduğumu onayladıktan sonra Luke ile konuşmaya geri döndü. Luke'un eli onun bacağındaydı ve ona bakarken dudağını ısırıyordu. Allie, Luke'un söylediği şeylere kahkaha atarken, eli onun omzundaydı.
Ve birden, her şey yeniden başladı.
Ah, Luke ondan hoşlanıyor, değil mi?
Ama sen ondan hoşlanıyorsun.
Onu ilk sen gördün.
Luke onu hak etmiyor.
Gözlerim kocaman açıldı. Hayır, burada olmaz. Gözlerimi, onları yok etmek istercesine sıkıca kapattım.
Gerçekten gittiğimizi mi düşündün? Aptal çocuk. Her zaman izliyorduk.
Kıskanmıyor musun?
Sana yardım edebiliriz.
Hayır, hayır, hayır, hayır.
Onlara baktım ve Luke'un Allie'nin boyalı saçlarıyla oynadığını gördüm.
Tanrı biliyor ki, denedim fakat onları kontrol edemedim. Onların kendi aklı var. Kendilerini kontrol edebilirler.
Zamanı geldi.
Önce Luke'un sandalyesi düştü ve Luke arkaya doğru yuvarlandı. Nefes alışım titremeye başladı ve bunun o olmadığını biliyordum. Luke, ellerini kafasının üzerinde, kafasını korumak istercesine birleştirdi ve acı dolu sesler çıkarmaya başladı.
Bir sarsılma hissettim ve oraya baktım.Elbette yemekhanede televizyonların olduğu köşede olmalıydık. Luke'un bulunduğu alan sallanmaya başladı ve televizyon Luke'un üstüne düştü. Acı içinde ağlamaya başladı ve etraftaki herkesin nefesi bir an için kesildi. Televizyonun bağlı olduğu sütun yıkılmaya başladı ve birkaç saniye içinde Luke'un üstüne düştü.
Yemekhane sessizdi. Başka hiçbir şey kıpırdamadı. Etraftaki tek ses ufalanan çimentonun ve Luke'un acı dolu inlemeleriydi.
Nefesim hızlandı ve bir öğretmen yaralanan Luke'un yanına gelirken, koşarak oradan uzaklaşmaya başladım. Tuvalete sığınıp, hıçkırarak ağlamaya başladım.
Üzülme, o ölmedi.
Yıllardır bu kadar eğlenmiyorduk. Hem, onu bu kadar hızlı öldürmeyiz.
Ama şimdi, kız senin olabilir.
İstediğinde bu değil miydi?
Henüz onu incitmeyeceğiz.
"Git buradan!" diye bağırdım. Sesim banyo duvarlarında yankılanıyordu.
Siyah girdap etrafımda hareket ediyordu ve amaçsızca onları uzak tutmak için kollarımı sallıyordum.
"Beni yalnız bırak!"
Biliyorsun ki seni yalnız bırakamayız, Michael.
Bunu hak ediyorsun.
Bize katılana kadar seni bırakmayacağız.
"Hayır! Lütfen gidin!" Duvara yumruk attım ve acı içinde haykırdım.
Geçmişteki görüntüler kafamın içinde dolaşmaya başladı.
Altı yaşındayken, en yakın arkadaşımın salıncaktan düştüğünü ve boynunu kırdığını görüyordum.
Yedi yaşındayken, şehre yeni gelen çocukla caddede oynuyordum ve sürücüsüz bir araba ona çarpıyordu ve onu öldürüyordu.
Dokuz yaşındayken, arkadaşımı caddenin karşısında görüyordum ve gizemli bir mermi kafatasına doğru ilerliyordu.
On yaşındayken, bir tanesi arkadaş olmayı talep etmeden önce başımın etrafında dolaşan seslerden dolayı odamda ağlıyordum.
Kahkahalar kulaklarımı doldurmadan ve karanlık beni içine almadan önce, bu, düşündüğüm son şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
different ▸ m.c. ▸ türkçe
Hayran Kurgu@murdermuke thank you for your permission Onunla tanıştığı andan itibaren Michael'da bir şeyler olduğunu biliyordu.