Gerçek Aile

27 1 2
                                    

Üzgünüm dün az bölüm attım biliyorum akşama doğru çok hastalanmıştım ve iyileşince bölüm yazmak istedim. Çok beklettiysem kusura bakmayın gençler sizi seviyorum.

———-

Akşam yemeklerini yemiş ve hep birlikte vakit geçirmiştik. Saat geç olunca Neeko'yu yatağına yatırıp Rakan'ın yanına gitmiştim. Uzanıp ona sarıldım ve gözlerimi kapadım.

Köyümün güzel ışıltılı sokaklarında yürürken doğduğum eve gelmiştim. Pencereye yaklaştım.

"Haydi Xayah aç ağzını bakayım. Uçak geliyor vuuuu.."

Yüzünü gördüğüm an hatırladığım annem ve meleksi sesi. Bebek halime yemek yediriyordu. Hemen yan tarafımda babam bahçeyle uğraşıyordu.

"Baba! Baba! Beni duyuyor musun?"

Babama sesleniyordum fakat duymuyordu. Ne dönüp bakıyordu ne de cevap veriyordu. Ardından eve tekrar döndüm. Evin yeni sakinleri içeride ailecek eğleniyordu. Sokağa döndüğümde ise her yer kararmıştı. Tişörtümde bir el hissettiğimde hızla arkama döndüm. Bebek halim bana bakıyordu.

"Kurtar bizi. Burası tehlikeli."

Sesi giderek değişiyordu. Karanlık yaklaşıyordu. Geriliyordum alnımdan akan terleri sildim. Minik halime eğilip yanaklarını tuttum.

"Merak etme tamam mı? Kurtaracağım sizi."

"Hayır. Kendini kurtar."

Bir anda canavara dönüşmüştü! Korkudan yere düştüğümde geriye doğru sürtünerek gitmiştim. Ayağa kalkacak gücü toplayıp koşmaya başladım. O sırada yerde büyük bir çukur oluşmuştu, tüm köyü yutarken gökyüzüne bakıp o çukura düşmeye devam ettim.

"Xayah! Xayah uyan!"

Rakan'ın beni dürtmesi ile hızla uyanıp derin nefesler aldım. Ona tutunup gördüklerimi aklımdan geçirdim.

"Rakan, köyüm tehlikede. Köyüme bir şey olacak! Gitmeliyiz."

"Hey hey sakin ol. Ne olduğunu anlat bana."

Nefeslerim düzeldiğinde rüyamı ona en ince ayrıntısına kadar anlattım. Bir süre düşünüp sonra bana döndü.

"Şimdi yatalım. Yarın hep beraber gideriz köye tamam mı?"

Başımla onaylayıp kafamı göğsüne yasladım ve bana sarıldığında gözlerimi tekrar kapadım. Güvendeydim. En azından şimdilik.

————

Sabah olduğunda Neeko'nun bağırıp yatakta zıplamasına uyanmıştım bu sefer. Gülüp ayağına çelme taktım ve üstüme düştüğünde sarılıp yanaklarını öptüm.

"Günaydın tatlı bukalemun."

"Günaydın cikcik anne ve baba."

Dediğiyle kahkaha attım o sırada da Rakan huzursuzca uyanmıştı.

"Ne bu gürültü ya."

"Özür dileriz beyfendi rahatınızı bozduk."

Gülerek söylediğimde o da gülüp ikimize birden sarılmıştı. Neeko Rakan'ın kolundan kurtulup tekrar ayaklandı ve yatakta zıplamaya başladı.

"Büyükanne Sona dedi ki kahvaltı hazırmış!"

"Tamam tamam zıplama geliyoruz."

Yataktan kalkıp Neeko'yu kucakladım ve Rakan'ın kalkmasını bekledim. O da yanımıza geldiğinde hep beraber mutfağa indik. Selamlaşıp uzunca bir kahvaltı yaptıktan sonra kahvelerimizi içerken (Neeko meyve suyu) rüyamı konuştuk. Kahvemi bitirip hızla hazırlanmaya gittim. Ben en erken zamanda o köye gitmek istiyordum. 1 saate herkes hazırdı.

Neeko'yu sıkı giydirdiğimden emin olup onu kucakladım ve hep beraber köye doğru ilerledik.

—————

Uzun bir yürüyüşün sonunda köye vardığımızda kaybolan kabile üyelerimizi gördüğümde gözlerim dolmuştu. Birine hızla yaklaşıp ailemin yerini sorduğumda yüzü düşmüştü.

"Xayah onlar işkenceye dayanamadılar.. Onları gölge yapmaya çalıştılar ama olmayınca işkence edip ruhlarını emdiler. Birkaç gün sonra da öldüler."

Duyduklarımla buz tutmuştum. Gözlerim dolduğunda omzumda Rakan'ın ellerini hissetmiştim. Daha sonra Neeko bana sarılmıştı. Ben de ona sarılıp göz yaşlarımı serbest bıraktım. Bunu beklemiyordum. Yıllardır gerçek ailem için savaşmıştım. Pişman değildim sahip olduğum bunca şeyi ailem sayesinde almıştım sonuçta. Ama onları bir kez olsun bile görememem beni mahvetmişti.

Sorduğum kişi kulağıma bir şeyler söylemişti. Neeko'yu Rakan'a verip beklemelerini söyledikten sonra adamı takip etmeye başladım. Birkaç dakika yürüdükten sonra geldiğim mezarların üstündeki isimleri görmemle dizimdeki güç kesilmişti. Yere diz üstü çöküp ellerimi mezarlara sürttüm. Gözyaşlarım yanaklarımı yakarak yol çizerken konuşmaya başladım.

"Hey Anne, Baba. Uzun zaman oldu sizi görmeyeli. Dünki rüyamı saymazsak tabii. Sizi çok özledim biliyor musunuz? Artık öz olmasa da bir torununuz var. Biliyorum onu sevmeyi çok isterdiniz ama yapabilecek bir şey yok. O çok iyi bir kız. Onu size layık yetiştireceğim. Beni böyle bırakmış olmanızı affediyorum. Ama tek şartım orada, yukarıda mutlu olmanız. Sizi seviyorum. Sizin için de buraları koruyacağım."

Mezar taşlarında elimi gezdirip burukça gülümsedim. Arkamı dönüp giderken içimden hala orada kalmak geliyordu. Ama onlar için güçlü olup buraları korumalıydım. Beni getiren adamın çoktan gittiğini görünce ben de bizimkilerin yanına gidip gülümsedim.

"Onlarla konuştum. Bir süre burada kalalım korumamız gerekli."

Hepsi başını salladığında hep beraber bir otele gittik. Kapıyı açtığımızda tavandan bir ses gelmişti tam tepemdeki avize bana doğru düşerken gelen bir rüzgar beni itip kurtarmıştı. Belki de ailem beni izliyordu ve onlar da beni koruyordu. Kim bilir?

Son umutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin