Derin nefesler ile yatağımdan kalktım. Aynaya baktım. Tekrar geçmişimden rüya görmüştüm. Şuan 17 yaşındayım. Odamdan sessizce çıkıp aşağı mutfağa indim. Annem yemek hazırlıyordu. Yani Sona. O birkaç yıl önce benim annem olmuştu. Anneme sarıldım ve günaydın dedim daha sonra da sandalyeme oturdum. Hava bugün garipti. Kahvaltıyı beklerken camdan dışarı bakıyordum.
"Bebeğim babanı uyandırır mısın?"
"Pekâlâ annecik"
Gülerek söylediğimde bana sinirle döndü. Böyle dememe çok sinir olurdu. Onu küçük görüyormuşum. Sen de kısa olmasaydın anneciğim suç benim değil. Sandalyemden kalkıp hızlıca merdivenlerden zıpladım. Tek hamleyle üst kata vardığımda sırtımdaki tüyleri düzeltip şakıyarak babamın odasına yöneldim. Odaya girip uyuyan haline baktım. Çok komikti. Hızlıca elimde bir tüy oluşturup ona doğru fırlattım. Eli ile tüyü tutup bana güldü.
"Her geçen gün daha da gelişiyorsun bir gün öldüreceksin diye çok korkuyorum"
"Aah yapma kayn babalık seni öldürmem merak etme"
Kıs kıs gülerek odadan çıktım. Tresh'in banyoda olduğunu zaten biliyordum bu yüzden kapıya yumruk atıp hızlıca mutfağa geri döndüm. Kahvaltı hazırlanmıştı. Sandalyeme oturmadan önce camdan bakmak istedim. Camdan dışarı baktığımda gökyüzünde siyah bir bulutun yayıldığını gördüm. Etraf iyice kararıyordu. Annemin bağırışlarına aldırış etmeden hızlıca sokağa çıktım. Sokağın başında gelen siyah adamlar titrememe sebep olmuştu. Onları hatırlıyordum.
Hızlıca eve gidip anneme haber verdim. Yemekleri bir kutuya koyup bodruma inmesinde yardımcı oldum. Babam ve Tresh'in bir şeyden haberi yoktu. Tabii aşağı inene kadar. Onlara haber verdiğimde hızlıca odalarına dönüp hazırlandılar.
Sokağa tekrar çıktığımda yaklaşıyorlardı. Evlere girip bazılarını dışarı çekiyorlardı ve bir tür büyü ile onları kendilerine benzetiyorlardı. Oysaki ben bu sefer onlardan kaçmayacaktım. Onlara doğru ilerlerken bağırdım.
"Bırakın onları!"
Siyah adamlar gülerek bana baktılar. Onlara acımayacaktım. Onları acı içinde öldürebilirdim. Elimde tüyler oluşturmaya başladım. Oluşan her tüyü onlara doğru savuruyordum. Babam evden çıkıp beni gördüğünde sinirlendiğine eminim ama bu şuanlık umurumda değil. Gerçek ailemi benden alan adamlara yeni ailemi teslim edecek değilim. Babam da olaya girdiğinde beraber birkaçını yere sermiştik bile. Bir ara arkamdan gelen siyah askeri görmemiştim ama. İşte o an babam önüme atlayıp o büyüyü kendine almıştı. Babamın gözlerinin siyahlamasını görürken içim parçalanmıştı. Daha sonrasında ise geriye doğru çekildiğimi hatırlıyorum.
Uyandığımda annem başımda ağlıyordu Tresh ise sadece yeri izliyordu. Son anılarım aklıma geldiğinde gözlerim dolmuştu. Hızlıca koltuktan kalkıp odama gittim. Gerçek ailemle birlikte Kayn babamı da bulacaktım. Bulmak zorundaydım. Dolabımdan hızlıca eflatun elbisemi aldım. Bunu Kayn babam savaşlarda kullanmam için bana özel yaptırmıştı. Bacaklarıma da sargılar geçirdikten sonra şapkamı kapatıp salona geri döndüm. Annem bana baktığında daha çok ağlamaya başlamıştı.
"Seni de kaybedemem Xayah gitme."
Yavaşça anneme sarıldım ve sakinleşmesini bekledim. Onunla beraber ben de ağlayacaktım yoksa.
"Herkesi geri getireceğim tamam mı anne? Beni bekle olur mu?"
Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlerken arkamı dönüp anneme gülümsedim.
"Görüşürüz annecik seni seviyorum. Ben yokken uzarsın umarım."
Ardından kapıdan çıkıp camdan bakan Tresh'e selam verip sokağın diğer sonundaki ormana koşmaya başladım. Bu orman benim ilk korkumdu. Fakat Kayn babam buradan beni çıkartmıştı. Ben de onu çıkartacaktım.
—
Saatlerce koşmamın ardından eski kabilemin köyüne varmıştım. Bazı evler boştu evet ama bazılarına insanlar yerleşmişti. Kendi evime doğru gittim. Camdan içeri baktığımda yatağımda yatan küçük bir kızı gördüm. Babası ona şarkılar söylüyordu. Gülümseyip köyün hanına doğru gittim. Hanın kapısına geldiğimde tanıdık sözleri olan sesler duymaya başladım. Bu Vastaya Türküleriydi. İçeri girip sahneye baktım. Sarı ama aralarında kızıllar olan saçları, yapılı vücudu ve altın sarısı tüyleri. Etraftakileri büyülercesine türkü söylüyordu. Hızlıca insanların yanına gittim masadaki şeyleri toplamaya başladım. Ardından dışarı çıkıp onları bir güzel yedim. Ay ışığında masadan çaldığım birayı yudumlarken kapının açılması ile ağzımdaki birayı püskürtmem bir olmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son umut
FanfictionBen Xayah. Asi Xayah. Kabilemi ve ikinci babamı kurtarmak adına çıktığım yolda bana yardım eder misiniz?