Uyandığımda bembeyaz bir yerdeydim. Beyaz kıyafetler içerisindeydim. Yavaşça ayağa kalkıp etrafıma baktım.
"Hoşgeldin çocuğum. Burası Adaletin Sarayı. Bu diyarlara adalet hükmeder."
Boğazımı temizleyip uzaktan gelen maskeli kişiye baktım.
"Ben öldüm mü?"
"Hayır Xayah ölmek üzere iken seni biz kurtardık. Bedenin sevgilinin kucağında sarı pırıltılara dönüştü ve buraya geldi.
"Neden ben? Bir sürü insanın arasından neden ben?"
Bana yaklaştığında korkmuştum. Yavaşça maskesini çıkartıp kolları arasına aldı. Melek gibiydi. Parıldıyordu.
"Çünkü gerçekleri görmeye ihtiyacı olan sendin."
Yürümeye başladığında peşinden gitmiştim. Balkon gibi bir yere çıktığımızda büyülenmiştim. Burası tüm ülkeyi görüyordu.
"Bir sürü Adalet Sarayları var. Hepsi de kendi ülkesi ile ilgileniyor. Buraları asırlardır ben ve yandaşlarım yönetiyor. Buranın varlığından kimse haberdar değil. İnsanların aklındaki düşünceleri temizliyoruz biz."
Aşağıdaki Sarayı gösterdi.
"Sevgilinin ağlamasını bile kontrol edebilirim. Ama lazım değil. Bırak ağlasın."
Balkondan içeri girdiğimizde bembeyaz olan oda şimdi şık bir salon olmuştu.
"Sen Xayah, burada eğitileceksin ve ülkendeki ilk ve tek adalet suikastçısı olacaksın. (Gerçek manada suikastçı bir karakter mi bilmiyorum aslında nişancı ama adalet asisi gibi bir şey de yapamazdım.) "
Dedikleri ile daha çok şaşırıyordum.
"Ben değişmek istemiyorum."
"Yaşama geri dönmek istemiyor musun?"
Eğer aşağı ineceksem bunu yapmak zorundaydım. Başımı onaylama anlamında salladığımda kadın gülmüştü.
"Güzel, ben Kayle. Bundan sonra sen de benim kıyafetlerim gibi giyinmelisin çünkü adalete aitsin artık. Kıyafetlerin odanda hazırlandı git ve biraz dinlen gerisini sonra konuşalım."
Bir anda kendimi farklı bir odada bulduğumda neler olduğuna dair bir fikrim yoktu. Ben ışınlanmış mıydım? Yatağın üstündeki dar kıyafetlere garipçe baktım. Üstüme geçirdiğimde daha garip olmuştu. Bir üst ve bir şort. Aynaya döndüğümde aslında pek garip durmadığını anlamıştım. Yavaşça pencereye gittim. Sarayın balkonunda biri vardı.
"Tanrım.. yakınlaş biraz."
Dediğimde cam adeta bir dürbün olmuştu. Bu Rakan'dı! Cama dokundum.
"Oraya ses verebilir miyim?"
Daha sonra kitaplıktaki bir kitap düşüp bir sayfa açılmıştı.
'Zihin yolları ile konuşma büyüsü."
Uzunca bir süre dikkatlice okuyup anlamaya çalışıyordum. Bir saat belki geçmiştir. En sonunda anlamıştım. Büyünün kelimelerini söyleyip elimi Rakan'a doğru kaldırdım. Elimden sarı bir iplik çıkıp hızla Rakan'a gitmişti. Rakan'a bağlanmıştım şuan. Oradaki sesleri duyup oraya konuşabilirdim. Yani oraya baktığım sürece.
"Rakan beni duyuyor musun? Rakan!"
Rakanın etrafına baktığını görünce gülmüştüm.
"Ben ölmedim! Adalet Sarayındayım! Yukarıda!"
"Xayah? O efsane değil miydi?"
"Hayır, yakında geleceğim. Burada büyüler öğreniyorum. Eğitim görecekmişim sonrasında ise yanına geleceğim!"
"Seni çok özledim Xayah."
"Ben de seni özledim miella."
Rakan bu sefer şaşkınca bakıyordu. Yukarı bakıyordu evet ama beni göremiyordu.
"Miella mı? Hey! Kalbim!"
"Hey umm gitmeliyim miella. Eğitimi hızla başlatıp yanına gelmek istiyorum."
Hızla yataktaki peluşu alıp öptüm ve kitabı karıştırdığımda öğrendiğim büyü ile peluşu Rakan'a yolladım.
"Sende kalsın hatırlarsın beni. Görüşürüz."
Bağlantıyı koparıp odamdan çıktım ve salona döndüm. Kayle bana döndüğünde gergince gülümsedim.
"Konuşman güzel miydi?"
"A-ah şey evet."
"Bir daha sakın yapma. Varlığımızı tehlikeye attın."
Başımı eğdiğimde gülümsemişti.
"Sorun değil üzülme. Ee madem çok istiyorsun başlatalım eğitimini."
————
Odama döndüğümde yatağa uzanıp bugünü düşündüm. Aradan haftalar geçmişti ve son eğitimimi de bugün almıştım. Yarın inmeliydim. Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim ettiğimde bu gece yalnızlığımın son gecesiydi.
Sabah huzurla uyanıp hızlıca kıyafetlerimi giyinmiştim. Üşümemem için de bana tüylü bir pelerin vermişlerdi. Salona inip Kayle ile buluştuğumda gülümsedi.
"Bunu yanına al. İki tane var ve biri bende. Bu bizim bağlanma eşyamız. Bunlarla iletişimi rahatca kurabiliriz."
Elindeki hançeri alıp belimdeki yere koydum. Hançer çok güçlüydü. Kitapta geçen kutsal hançerdi bu. Kullanıcısına göre şekil değiştirirdi. Ama bunun için zaman gerekliydi. Sarılıp veda ettikten sonra aşağı ülkeme geri ışınlandım. Sokaktakilerin bana şaşkınca bakmasını umursamadan saraya koştum.
Sarayın bahçesine vardığımda kapıları yumruklayıp açılmasını bekledim. Açıldığında hızla içeri girip odaya koştum. Yatakta uyuyan Rakan'ı gördüğümde hızla üstüne atlayıp sıkıca sarıldım.
"Seni çok özledim."
Gözlerim dolduğunda ellerini belime koymuştu.
"Hoş geldin Mielli."
Gülümseyip dudaklarını öpmüştüm. Özlediğim dudakları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son umut
FanfictionBen Xayah. Asi Xayah. Kabilemi ve ikinci babamı kurtarmak adına çıktığım yolda bana yardım eder misiniz?