0.3

11K 673 556
                                    

İyi okumalar...

𓍯

Sarı saçlarımı makyaj masamın önünde son kez taradım ve kalkıp, pijamalarını giymiş, yatakta oturan Jihyung'a baktım.

"İlaç saatin gelmiş, sana ilaçlarını getireyim sonra uyuruz." dedim gülümsedim.

Lavaboya girip Jisoo unnienin gönderdiği kalp ilacının aynısı olan ilacı açtım. Hapı alıp odaya geri döndüm ve bir bardağa su koyup bunu Jihyung'a uzattım.

"Teşekkür ederim hayatım." dedi ve gülümsedi.

İlacı içerken yanına oturdum ve elimi omzuna koyup, kafamı da elimin üstüne koydum.

"Umarım en yakın zamanda sağlığına kavuşursun sevgilim." dedim yapmacık gülümsememle.

"Umarım." dedi ve yatağa uzandı.

Ayağa kalktım ve yatağın diğer tarafına uzanıp, üstümü örttüm. Bir süre sonra belime dolanan kollarla, midem ağzıma gelmişti.

Ama yine de gözlerimi kapadım ve tanrıya, gözlerimi açtığımda bu adamın yanımda olmamasını diledim.

𓍯

Üstüme siyah takım elbisemi giydim. İçimde de beyaz, göğüsümün biraz üstünde biten, dekolteli bir bluz giydim ve üstüme takım elbisenin ceketini giydim.

Saçlarımı düz bırakıp sade bir makyaj yaptım.

Bugün şirkete gidiyordum. Normalde o herifin yüzünü görmek istemesem de, sırf onu özledim bahanesiyle, Jimin denen o adamı görmeye gidiyordum.

Sabah Jihyung işe gitmeden önce o ilacı yeniden içmişti. Ne zaman etkisini göstermeye başlardı bilmiyorum.

Tek istediğim onun ölmesiydi. Gözümü döndüren şey ise, onun bana yaptıklarıydı. Bundan memnunmuşum gibi davranmak inanılmaz zordu. Yorulmuştum.

𓍯

"Jihyung bey şuan biri ile görüşüyor." dedi kapının önündeki sekreter.

"Olabilir, ama ben karısıyım. Benimle görüşmesi gerek." dedim ısrar ederek.

"Üzgünüm Chaeyoung Hanım ancak sizi şuan içeri alamam. Jihyung Bey öyle emretti."

Sinirle elimi masasına vurduğumda başka insanlar da bizi izlemeye başladı.

"Kim var o odada?" diye sordum. Bakışları biraz korkmuş gibi olsa da konuşmadı.

"Söyleyemem efendim." dedi tekrar.

Hızla kapıya yaklaştığımda sekreter da ayağa kalktı, ancak içeriden gelen kadın inlemesi sesi kaşlarımı kaldırmamı sağladı.

Beni aldatması sorun değildi. Çünkü aklımda başka bir plan vardı. Telefonumu çıkartıp, odasının kapısını ve o ineleme seslerini kayıt altına aldım.

Daha sonra hızla oradan ayrıldım. Asansöre bindiğimde yalnız değildim.
Biri daha vardı. Jimin...

Kapı kapandı ve aşağıya hareket etmeye başladık, ancak aklıma gelen şey ile asanörü durdurma düğmesine bastım aniden, ve düğmenin önüne geçtim.

Bana şaşkınca bakarken ona gülümsedim.

"Jimin'di, değil mi?" diye sordum. Beni onayladı.

"Sen de, Chaeyoung olmalısın. İş ortağımın karısı." dedi. Onu başımla onayladım.

"Sana bir iş teklifim var." dedim.

"Zaten kocandan iş alıyorum. Doğrusu senin ne işin olduğu merak uyandırdı."

Derin bir nefes aldım ve konuştum.

"Birini öldürmem gerekiyor. Ama bunu intikam almadan yapmak istemiyorum." dedim.

"Senin gibi nazik ve kibar bir kadının kim ile derdi olabilir ki?" diye sordu kollarını göğüsünde birleştirip, sırtını aynaya yaslarken.

"Kocam ile." dedim. Bakışları ciddileşti.

"Şu olayı baştan sonra anlatır mısın?"

"Bak, ben 23 yaşımdayım. O ise 43. Onunla ne için evlenmiş olabilirim?"

"Para? Para avcısı bir kadın mıydın?" diye sordu açık sözlülükle.

"Ben fakir bir aileden geliyorum. Bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu bildiğim için ailemi kurtarmam lazımdı. Ben de sırf zengin diye bu adam ile evlendim. Ama artık daha fazla tahamülüm yok." dedim. Nefes nefese kalmıştım.

"Neye yok?" dedi.

"Açık olmamı ister misin? Beni becermesine!" dedim. Gözlerimin dolmasına izin verdim. Tek kolum ile gözümü sildim.

"Her genç kız gibi, ben de sevdiğim adama ilkimi vermek isterdim. Ama ailem için, kendim için feda etmek zorunda kaldım."

"Ee? Ne zaman öldürüyoruz?" dedi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bana göz kırptı ve gülümsedi.

Gülüşü, çok güzeldi.

"Bana yardım edecek misin?" diye sordum.

"Doğrusu, zaten sürekli patronluk taslamasından bıkmıştım. Bir de seni gördüm. O adama yapmacık ifadeni çok iyi gösteriyorsun ancak ben o gülümsemen altındaki iğrenme hissini gördüm. Bir de senin ile evli olmasına rağmen.."

"Aldatıyor." diye tamamladım cümleyi.

Biraz sessizlik hüküm sürdü. Daha sonra elini cebine götürdü.

"Bak ne diyeceğim, sen de onu aldat. Benim ile." Bakışlarım şaşkınlıkla gözlerinde gezinirken yine göz kırptı.

"İlk önce anlamasın ama belli et. Benim ile onu aldattığını hissettin. Sonra bir plan hazırlarız, biri odada basar. Ve sende onu orada öldürürsün."

Sunduğu fikir çok haince ve çokta zekiceydi. Belki de, bunu kullanmalıydık.

"Tamam. Kabul." dedim ve elimi ona uzattım. Sırıttı ve elimi sıktı.

"Bu arada telefon numaram." dedi ve cebinden bir kağıt çıkardı.

Kağıdı elime alırken,gülümsedi.

"Güzel kaydet. Fark ederse daha çok işimize gelir." dediğinde onu onayladım.

"Doğru diyorsun."

'Sevgilim💜'

"Bu nasıl?"dedim. Telefonumun ekranına baktı ve kafası ile onayladı.

"Bende seni aynı şekilde kaydetmeliyim. Belki şirkette ikisinin de aynı olmasından şüphelenir." dedi. Ona bir mesaj attım ve o da numaramı kaydetti.

"Şimdi, akşam benden mesaj bekle. Onunla aynı ortamda ol ki, biz mesajlaşırken fark etsin." dedi.

"Peki, teşekkürler. Yardım edeceğin için." dedim.

Sadece gülümsedi.

Ve ben de bir gülümsemesi bin ricaya bedeldi.

that bitch | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin