1.1

8.9K 502 132
                                    

Uyarı!; Kirli bölüm. Yarı smut vardır. Yine de istemeyen  "●" işaretine gelebilir.

İyi okumalar...

𓍯

Fısıldayarak ,tüm dünyaya, bütün ömrüm boyunca onun bedeni için kendimi feda edebileceğimi söylerdim. Tüm vücudumu, onun sevmesini,okşamasını istiyordum. Saçlarımda o koksun. Tenime onun kokusu sinsin. Ellerimin saçlarında gezinmesine izin versin. Bende o saçlarını oynayarak kucağımda uyutsam.

Sevmek miydi? Sevmiyordum. Öyle bir saplantıya girmiştim ki. Elleri kasıklarımda dolaşıp, oraya ıslak öpücükler kondururken, heyecan ile terleyip,ıslandığımı hissediyordum.

Hafif mayhoş bir kafa ile dudaklarında azıcık kalmış içki tadı, dudaklarımızı birleştirdiğimizde birbirine ait oluyordu. Kemikli soğuk elleri çıplak sırtımdan kalçalarıma iniyor ahenkle. Saçlarımı, Jihyung gibi serçe çekmiyor, okşayarak kafamı göğüsüne bastırıyordu. Dudaklarıma narin öpücükler bırakıp, hırsını bedenimden almıyordu. Bileklerimi, serçe tutup yatağa bastırmıyor, nazikçe parmaklarını parmaklarıma geçirip, boşta olan elim ile albatros dövmesine dokunmama izin veriyordu.

O Tanrı gibiydi. Ay ışığı, tamamen can olan duvardan üstümdeki Jimin'in yüzüne vuruyordu. Saçları hızlı ve ahenkli hareket etmekten tel tel terlemiş, ağzından benim ile uyumlu inlemeler dökülüyordu. Tırnaklarımı sırtında sertçe gezdirdiğimde dudaklarıma asil bir öpücük bırakıyordu.

Bu büyük gecede, bir asla sabahı düşünmüyorduk. O, beni zevkten ağlatma noktasına götürüyordu. Gözümden yaşlar döküldüğünde tek tek öpüyordu. Onun ile yatakta kaçıncı saatimdi? Duvardaki saatin gece 3'ü gösterdiğini görüyordum. Onun ile bütün gece yılmadan sevişebilirdim.

En tatlı noktama, ağzından derin inlemeleri hırs ile dışarı bırakarak vurdu. Elleri ince belimle birleşip, kendini bana daha çok bastırdı.

Kaçıncı kez içime geldi, yada ben kaçıncı kez onun için geldim bilmiyordum ama o ve bende sonunda rahatamanın verdiği yorgunlukla nefes nefese kaldık. Kafasını boyun girintime soktu ve orada uzun süre kaldı. Kollarını, vücuduma sarıp bacaklarını kendi bacaklarıma geçirdiğinde, bir kolum ile geniş sırtından onu sardım ve diğer elimle boynumda duran kafasındaki saçları oynadım.

Hızlı kalp atış seslerini duyuyordum.
İstemsizce kıkırdadım ve yorgun sesim ile dalga geçer gibi konuştum.

"Bu kadar mıydı?" diye sordum. Boynuma değen dudakları gerildi ve orayı uzunca bir süre emdi. Dudakları tenimden ayrılırken, konuştu.

"Daha fazlası için, çok daha özel planlarım var." dedi. Ellerimi saçlarında gezdirdim.

"Jimin-ah." dedim. Mırıltılı bir "hmm" sesi ile cevap verdi.

"Sen, ne zaman istersen, ya da ne zaman istersem yanımda ol. Tamam mı?" dedim. Şuan yanımda olmasına rağmen kalbimi yerinden çıkaracak kadar özlüyordum.

Sıcak parmakları, çıplak belimdeki yerlerini okşadı ve kafasını bana çevirip kulağıma fısıldadı.

"Ne zaman istersem mi?" diye sordu. O fısıltısı, sanki saatlerdir, içimdeki ona karşı olan ateşi hiç sönmemiş gibi tekrar yakıyordu.

"Ne zaman istersen." dedim.

—————————●—————————

Sıcak su, tenimden pürüzsüzce kayıyordu. O sıcak yataktan,daha önemlisi onun koynundan çıkmak hiç istemesemde, hizmetçilerin eve gelme saatinin yaklaşmasından dolayı şirkete gitmişti. Bugün tekrar onun ile görüşme şansımızın olması güzel olacaktı.

Duştan çıkıp, güzelce kurulandıktan sonra üstüme siyah bir takim elbise giyip ayaklarıma da siyah parlak bir topuklu ayakkabı giydim.

Saçlarımı düzleştirip, iki yanımdan da serbest bıraktım. Yemek yemek istiyor muydum? Belki birazcık atıştırsam iyi olurdu.

Çantamı elime alıp merdivenlerden yemek odasına indim. Hizmetçilerin tek kişilik hazırladığı masaya oturup yemeğe başlamadan önce hizmetli yaşlı kadını çağırdım.

"Bugün odamın özenle temizlenmesini ve yatağın bütün çarşaflarının değiştirilmesini istiyorum." dediğimde beni onayladı.

Hepsi ile dört senelik gizlilik esas anlaşmamız vardı. Bu yüzden birinin bile burada konuşulan en ufak bir diyaloğu dışarı çıkarması, çok büyük cezalara katlanmaları anlamına gelirdi.

"Ne zaman istersem mi?"

O mırıltılı, yorgun sesi kulaklarımda yankılanıyor ve kalbimi acayip, hızlandırıyordu. Sanırım, şirketteki odamı kimsenin kolaylıkla gelemeyeceği bir yere aldırmalıydım.

O dudakları, cehennem kadar sıcaktı. Kolları arasında ölmek istemek bir nimetti. Sevgisini istediğimi anlamam uzun sürse de, bu sürede bedeni ve bedenim aynı kokmalıydı.

that bitch | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin