1.2

7.7K 469 131
                                    

İyi okumalar...

𓍯

Sevgi kelimesinin anlamını belki tam olarak kavrayamamıştım. Ama şimdiden kıskançlığı iliklerime kadar hissetmiştim. Tüylerim diken diken oluyor, saç diplerim sızlıyordu. Tırnaklarımı ellerime batırıyordum.

Yoona, tamam güzel kadındı. Ama bu onun sürekli Jimin'in etrafında dolaşıp, ona sürtünmesine, yanlışlıkla oldu diyerek ona -yanlış yerlerine- çarpmasına bir neden değildi. Gözümün önünde birkaç kişi ile olan vasiyet toplantısında bize bir kaç içecek getirmek için gelmiş sıradan bir danışmandı o.

Siyah dalgalı saçlarını savurup, göğüsleri görünene kadar eğilerek kahveleri masaya koyması daha sonra da Jimin ile anlamadığım bir diyaloğa girip gülmesi onu yakmak istememi artırıyordu.

Kalbim sıkışıyordu ve nefesimi dışarı sertçe verip, dişlerimi sıkmaktan başka bir şey yapamıyordum.

Yoona sonunda toplantı odasından çıktığında, Jimin ile göz göze gelmiştik. Nefesimi tutarak ona olan sinirimi anlaması için dua etmeye başlamıştım.

Ama gergince önüne döndü ve hiçbir şey demedi.

𓍯

Sonunda odama geldiğimde, Jimin'e bir mesaj atmış ve gelmesini istemiştim. Şirkete geldiğimde belki Jimin ile biraz vakit geçiririm diye düşünmüştüm ama öyle olmamıştı. Hemen bir toplantıya alınmıştık.

Kapı tıklandı, içeri uzun bacaklarıyla yüzsüz Yoona girdi ve istediğim kahvemi masaya koydu. Bana attığı o küçümseyici bakışlarla alay eder gibi konuştum.

"Hey! O bakışlar ne böyle? Maaşın mı yatmadı?" diye dalgaya vurdum ama o kendinden emince elini saçlarına götürdü ve düzeltip konuştu.

"Doğrusu, biraz eksik yatmış. Jihyung Bey öyle yatırmıyordu." dediğinde yavaşça kapıyı kapatıp o fark etmeden kilitledim.

Arkama dönüp telefonumdan bir video açtım ama durdurup, hazırda beklettim.

"Aslında normal maaş alıyorsun. Her çalışan gibi. Ama, ah nasıl unuturum!? Sen Jihyung'un her gün altına girip yatmaya alıştığın için,onun sana verdiği ek zammı kendi maaşın sanmaya başlamışsın." diyerek güldüm. Masama eski yerime oturduğumda onun yüzünün rengi beyazlamıştı.

Anlaşılan, onu ve Jihyung'u yakalayamayacağımı sanıyordu.

"N-Ne diyorsunuz siz?" dedi. Korkuyor olduğu için dili de tutuluyordu.

Telefonumun kaydını açıp, ona doğru gösterdim. Büyük bir dikkatle izlediği videoda; o ve Jihyung üstleri başları dağınık bir biçimde, otel odasından çıkıyordu. Video bittiğinde telefonumu yerine geri koydum,çekmecemin içinden çıkardığım siyah, mat renge sahip ve üstünde altın harflerle isimim yazan silahı ona doğrulttum.

"Bak, Jihyung ile aynı yeri boylayacağın için üzgünüm. Ama benim olanlara göz koymaktan başka bir bir sikime yaramıyorsun."

Bana ona korkulu bakışları artık yaşlı gözler alırken koltuğun üstündeki yastığı hızla alıp onun göğüsünün üstüne koydum ve silahı ses çıkarmaması için yastıktan doğru sıktım.

Sadece ufak bir tetiği çekme sesi hariç hiçbir ses çıkmamıştı. Yastığı çektiğim anda yere yığılan bedeninin üstündeki beyaz gömlek kana bulanmıştı.

Kapı açılmaya zorlandı. Açılmayınca, daha sert açılmak için zorlandı.

"Chaeyoung, içerde misin?"Jimin'in sesini duyunca kilidi açtım.

Jimin önce bana baktı, ardından bakışları elimdeki silaha ve yerdeki bedene kaydı.

"Hiç şaşırmadım. Aslına bakarsan beni de onun yanında öldüreceğini düşünüyordum." dedi alaya alıp arkamızdan kapıyı kilitlerken.

"Evet, seni de öldüreceğim." dedim silahımı masaya bırakıp üstümdeki ceketin düğmelerini açarken. Yavaşça üstümdekini çıkartıp kenara attım ve içimdeki gömleğinde yavaşça düğmelerini açmaya başladım.

Jimin büyük bir zevk ile vücudumu izledi ve sonra pes eder gibi kollarını kaldırdı.

"Ölmeye razıyım." dedi. Ona yaklaşık dudaklarına hırslı bir öpücük bıraktım. Anında kalçalarımdan tutup beni yukarı kaldırdı ve koltuğa oturarak, ellerini belimde gezdirdi.

Jihyung'a boşuna kızıyordum.

Bu odaya giren herkesin sevişmek istemesi çok normaldi

Bu bana ait olmayan son bölümdü. Bundan sonraki bölümler bana ait olacak. Umarım beğenirsiniz.💛

that bitch | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin