1.0

8.8K 527 242
                                    

İyi okumalar...

𓍯

O tüm karizmatik haliyle karşımda duruyordu. Şimdi gidip, boynuna sarılsam ve oraya sayısız öpücük bırakıp, baştan çıkarsam, nasıl olurdu diye düşünüyordum.

Kocasının cenazesinin akşamında, başka bir adam ile yatmak ancak bir sürtüğün işiydi.

Hayran bırakılası sarı saçları dağılmıştı, koltukta yine o albatros dövmesi görünesiye kadar eğilmiş ve gömleğinin, belirgin göğüs kaslarını görmeme izin vermişti.

Ben biraz çakır keyiftim. Kafam biraz hoştu. Belki bu yüzden bu karşımdaki adama öyle ilgi duyuyordum.

"Aşık olmak istiyorum." dedim kafamı cam masaya gömerken. Fısıltımı duymuş, kalkıp yanıma gelmişti.

Üstüme eğilip,belimden tutarak beni kaldırdığında ellerimi omzuna dayadım. Ve gözlerimi gözlerine odakladım.

"Ol, bana aşık ol. Kimseye ilgi duyma benden başka. Birini öldürmek istiyorsan bana gel. Her şeyin olmaya hazırım."

Dediği şey yüzünden kalbimin sesini duyacağına emindim. Bu neydi şimdi? Biz birbirimize ne yapıyorduk? Kendimizi neden bu kadar çıkmaza sokuyorduk?

Ellerimi gömleğinin yakasına götürüp kendime çektiğim gibi o dolgun dudaklarını hissettim. Evde kimsenin olmaması beni ayrıyetten mutlu ediyordu. Bu anı bozacak olan kişiyi kovmakla kalmaz, gebertirdim.

Beni cam masaya oturttu. Elleri belim, sırtım ve kalçam arasına gidip geliyordu. Bende onun daha rahat etmesi için bacaklarımı aralamıştım. Araladığım bacaklarımın arasında yerini aldığında ise bacaklarımı beline dolamıştım.

Belki şuan ne yaptığımın farkındaydım. Ama yapmak istiyordum ve kendimi durduramıyordum.

Aşık gibi hissetmiyordum. Bu yaptığımın aynısını Jihyung ile de yapıyorduk, ama o zamanlar sadece iğrenti hissetmeme rağmen yapmak zorunda kalmıştım. Şimdi Jimin beni heyecanlandırıyordu. Nefesimi kesiyor, dili ile ağzıma yeni bir tat veriyordu.

Fark etmiştim ki, Jihyung aslında benim aşık olduğumu fark edebilme duyumu götürmüştü. Fark edemiyordum, hâlâ. Jimin'e olan ilgimin sevgi veya hoşlantı olup olmadığını anlayamıyordum.

Kemikli eli, saç diplerimden girip orayı biraz sıktı ve hafif aşağıya çekip, boynumu açmamı sağladı.

Dudakları dudaklarımdan ayrıldığı sırada, ikimizde derin nefesler bıraksakta, o boynuma dili ile bir yol çizdi. Çizdiği her yolu, emdi ve ısırdı.

Bir çıkmaza girmek istiyordum. Beni o çıkmaza sokup, bana yeni bir yol inşaa etmesini.

"Bunu yaparsak.." diye fısıldadı nefes nefese kulağıma. Öyle tahrik edici konuşmuştu ki. Sanki, bu kelime beni uyarmak için değil, beni yatağa davet etmek için söylemişti.

"Bunu yaparsak, dipsiz bir kuyuya düşeceğiz, Chaeyoung." dediğinde sadece parmağımı dudaklarına bastırıp susmasını sağladım.

"Düşelim istiyorum."

Bu dediğimi bekliyor gibi parmakları sırtımda gezinip anında yüksek bir sesle sırtımdaki elbiseyi yırttı.

Bu gece öyle büyük günahlar işledik ki, cehennem bizim için çok basit bir ceza gibi kalacaktı.

that bitch | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin