İyi okumalar...
𓍯
"Bak Chaeyoung, sana bu yaştan ve özellikle de bu yaşadıklarından sonra, 'erkek arkadaş yapma' diyemem. Ama sence de çok erken değil mi?"
Annemin elimi tutup verdiği teselliye gülsem de içimden Jimin'e etmeyeceğim kadar küfür ediyordum. Kendisi içeride babam ile sohbet ediyordu. Kim bilir ne konuşuyorlardı. Cidden streslenmiştim.
"Ne zaman başladı?" diye sordu. Şimdi ne yapacaktım? Babam bunun aynısını Jimin'e de sormuştur kesin. Farklı cevaplar verirsek çok şüphelenirlerdi. Kendimi polis tarafından çapraz sorguya alınmış hissediyordum. Çok büyük bir sıkıntının içine düşmüştüm resmen.
"Şey, aslında anne.." diye geveledim. Stes ile ellerimle oynamaya başlamıştım.
"Evliyken mi?" diye sordu annem. Ben söylemeden anladığı için minnettardım gerçekten. Onu başım ilr onayladım.
"Onu aldatıyor muydun?" dediğinde başımı kaldırdım.
"O da beni aldatıyordu. Hem de her gün başka biri ile. Ama ben onu sadece aşık olduğum kişi ile aldattım. Hangimiz daha ağır suçlu?" diye çıkışmama engel olamadım.
"Tamam, sakin ol. Ölü adamın arkasından konuşma." dedikten hemen sonra annemin önündeki az önce yaptığım bitmiş kahveyi aldım ve tezgâha koydum.
"Hadi içeri geçelim artık." dedim. Annem de beni onayladı ve ayağa kalktı.
Babam ve Jimin'in kahkahalar atarak güldüğünü görünce sinirim bozulmuştu.
Ben içeride ecel terleri dökmüştüm. Ama o gülüyordu. Gerçi babam ile anlaşmak o kadar zor bir iş değildi. Babamın kanı espritüel insanlara çabuk kaynardı. Tabii iyi espiri yapabiliyor olmalıydı. Espiri yapmakta zeka işi olduğu için Jimin hiç zorlanmamıştı anlaşılan.
Onun zekasına her seferinde hayran kalıyordum.
𓍯
Cenaze boyunca, annem babam ve ben sadece bir kenarda durmuştuk. Jihyung'un dostları, eski ortakları ve arkadaşları gelip baş sağlığı dilerken, ben gözlerime bir gözlük takmış, sözde insanların cenazelerde göz yaşlarını gizlemesi için kullandığı ritüeli bende kullanmıştım.
Aslında bir psikopat gibi, herkesin içine çıkıp kahkaha atmak istiyordum. Bir çakmak alıp, karşımdaki tabutun üstüne çıkmak istiyor, ona benzin döküp yakmak istiyordum. Herkesin karşısında cayır cayır yanarken polislerin bana bulaşmamasını istiyordum, o yanan tabutun üstündeki alevden sigaramı yakıp insanların karşısında içmek istiyordum.
Ama kendimi öyle bir kafese koymuştum ki, boynumdaki tasmanın dikeni boynumu yaracaktı ama ben yinede direnmeye devam ediyordum.
Cenaze bittiğinde artık anne ve babamın gitme vakti de gelmişti. Hiç istemeye istemeye onları evine göndermiştim.
Şuan ne yaptığımı bilmiyordum ama. Saat geç olmuştu,yalnızdım. Ama evin yemek odasının koridorları sanki bir parti evi gibi altın rengi fayanslara vurup etrafı parlatıyordu.
Yemek odasına kendi başıma masaya oturup, içki şişesini elime alarak kafaya diktim. Bir hanım efendi gibi nazikçe değil. Chaeyoung gibi, kendim gibi. Yudumlarım fazla fazla geldiğinde boğazımı yakmaya başlamıştı. Birden yaptığım şeyin,içinde bulunduğum durumun komik olduğunu düşündüm.
Hizmetçilere bugün cenaze için izin vermiştim. Korumalar evin dışındaydı. Ama ben yalnızdım. Jihyung olmadan da güzeldi. Ama onu öldürenin ben olduğu aklıma gelince istemsizce ellerime bakıyordum.
İstemsizce kıkırdadım. Kendimi arınma gecesinde gibi hissetmiştim. Tamam o gece birini de öldürsem yasal değildi. Ama Jimin benim için yasal hale getirmişti. İçki şişesi bitince, biraz ileri ittim ve kafamı saçlarımdan tutarak ellerim arasına aldım.
Gözlerim kapanırken o sarışın, albatros dövmeli yakışıklı adamın, gülüşü kulağımda çınladı.
"Senin sürtüğün olmaya hazırım." diye fısıldadım.
"Sadece benim sürtüğüm ol o halde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
that bitch | jirosé
Fanfiction"Bir zamanlar sefil bir ailede büyüyüp, zengin olmak için yaşlı bir adamın 'o sürtüğü' olmuştum." pcy & pjm