Tek hatırladığım karmaşa...
Boynuma yönelttiğim cam parçasını yaklaştırdığımda kuru ve soğuk eller bileğime kenetlendiği gibi elimi boynumdan uzaklaştırdı, cam parçası elimden kayıp fırlamıştı. Korkuyla etrafıma baktım, kimse yoktu. Her şey o kadar üst üsteydi ki dayanamadım, etrafımı kaplayan karanlığın içine sürüklenmiştim.
Birbirine yapışan gözlerimi zar zor açtığımda gözümü alan ışıkla gözlerimi tekrar kapattım. Uyumak istemiyordum ama bedenim benle aynı fikirde değildi. Derin bir iç çekişten sonra gözlerimi zor da olsa tekrar açabilmiştim. Elimden vücuduma yayılan sıcaklıkla başımı sağ tarafa çevirdim.
Koyu kumral birbirine dolaşan saçlarıyla yatağımın köşesinde uyuya kalan Sarp'a baktım. O tek kelimeyle mükemmeldi kusurları tabi ki de vardı, olmayan bir insan yoktur değil mi ama onu mükemmel yapan şey de buydu, kusurları ve kıvrak zekası. Ellerimi saçlarının arasında gezdirirken yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başlamıştı yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda delirmişcesine çığlık atarak uyandığımı gördüğüm gibi tekrar gözlerimi açtım. Rüyanın içinde rüya mı görmüştüm ?
Dün tam olarak bana ne olmuştu? Hiçbir halt hatırlamıyordum. İstemsizce titreyen elimi ise durduramıyordum. Sakinleşmek için yüzüme su vurup kendime geri gelmek istiyordum. Kafam çok karışıktı ve vücudumun her köşesi ayrı ayrı sızlıyordu. Sarp'ın uyanmaması için elimi olabildiğince yumuşak bir şekilde çektiğimde hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Yatakdan ayaklarımı sarkıtıp sessizce indim. Kolumda ki serumu çıkardıktan sonra dikkatli ve yumuşak adımlarla tuvalette girdim. Aynada kendime baktığımda dona kalmıştım. Ellerimi yüzümde ki yaralara götürdüm. Sadece o da değildi bacağım kollarım sargıyla doluydu. Aynaya bakıp son yirmi dört saat içinde olanları hatırlamaya çalıştım ama olmuyordu.
Gözlerimi sıkıca kapattım. Derin nefes aldım. Sadece karanlıktı.
"Hayır olmuyor !" sargılı elimi lavaboya sertçe vurdum. Acıyla geri çekip üflemeye başladım. "Hayır anlamıyorum seni Arya, senin atarın kime, gaza gelirsen böyle olur işte...." cümlemi bitirdikten sonra kapı koluna uzanan elim ile kapıyı ses çıkarmadan aşağı çekip açtım. Kapı açıldığında korkudan yerimde sıçradım. Sarp tam karşımda duruyordu. Ne ara uyanmıştı ? Düşüncelerimden kurtulup Sarp'a yöneldim.
"Eline bakayım." dediğinde Sarp, elimi hırkamın cebine soktum ve bir şeyin olmadığını ifade etsemde bileğimden tutup elimi kendine çekti. "Çok acıyor mu ?" suratında ki masum saf bakışları o kadar tatlıydı ki her saniye hiç sıkılmadan Sarp'ı izleyebilirdim.
"Hayır." dediğimde ufak tebessüm etti. Gülümseyerek yüzünü tekrar ezberlemek istercesine uzun uzun bakarken kan çanağına dönen gözlerini görünce içim parçalanmıştı.
"Sen uyumadın mı ?" gözünü kapatıp eliyle ovuşturdu. "Uyudum tatlım dert etme bunu da, sen nasılsın çok ağrın var mı ?" dediğinde başımı olumsuzca salladım.
"Bana ne oldu ?" dediğimde tek kelime etmedi.
"Sonra konuşuruz bunları senin şimdi dinlenmen gerekli." kolumdan çekiştirip yatağa uzanmama yardım etti. Ben uzandıktan sonra Sarp siyah deri ziyaretçi koltuğuna tekrar oturdu.
"Sarp taburcu olmak istiyorum, dur tek kelime etme izin vermeyeceğini biliyorum ama....." lafımı bitirmeden cevap vermişti.
"Tamam." dediğinde kocaman sırıtıp sarıldım. Ben geri çekilince ayağa kalktı.
"Hemşireyi çağıracağım sen bir yere ayrılma." dediğinde hınzırca gülümseyip göz kırptım. Yüzünde az da olsa küçük bir tebessüm belirsede anında yüzü tekrardan solmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALARIN ÖTESİNDE
FantasyOkuduğunuz diğer klasik kitapları unuttun....Bu kitabı okuduğunuz da bazılarınız da paranoya etkisi yaratırken bazılarınızın tüylerini diken diken edecek, artık aynaya bakmadan önce iki kere düşünmenizi sağlayacak normal birinin hayatını değiştiren...