Önerilen şarkı; River Flows In You
Önümde ansızın beliren otomobili gördüğümde olduğum yerde kas katı kesilmiştim. Otomobil her geçen saniye bana doğru daha da yaklaşırken kulağımı rahatsız eden korna sesinin daha da yaklaştığını işitiyordum. Başıma gelenleri kabullenircesine korkuyla gözlerimi sımsıkı kapatıp sonumun gelmesini öylece beklemiştim.
Kulaklarımı sağır edercesine lastiklerin sürtünme sesinin ardından burnumu yakan lastik kokusu ile gözlerimi araladım, bir kaç saniye önce uzakta beliren otomobil ile şuan burun burunaydık. Şoförün olduğu kapı öfkeyle kapandığında gözlerimi alan farlarlarda kapanmıştı. Işık değişiminden bulanıklaşan gözlerimi elimin tersiyle ovuştururken hiddetle bağıran adama başımı çevirdim.
"Hanımefendi yolun ortasında durmuş ne yaptığınızı zannediyorsunuz !" dedi. Öfkeyle gözlerimi alan far ışıklarını umursamadan şöförü önünde eğildim. "Lütfen beni öldürün. Yalvarırım bütün servetim sizin olsun ana beni öldürün ölmek istiyorum lütfen." ağlayarak yalvarırken öfkeyle bağıran gür bir ses arkamda duyuluyordu.
"Arya ne yapıyorsun sen !" Bu Sarp'ın sesiydi. "Özür dileriz." diyerek beni kaldırıma kadar taşıyıp yanıma eğildi. "Yolun ortasında durup göz göre göre aracın sana çarpmasını beklemekle tam olarak amacın neydi ?" dediğinde ağzımdan tek kelime çıkmamıştı. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyor boş boş yoldan geçen araçlara bakıyordum. "Bana bak Arya." dediğinde başımı ona doğru çevirmiştim. "Aklımdan ne geçiyordu diyorum sana ! O kendi seçimini yaptı ardındakileri umursamadan peki ya sen, Arya sen de bana aynı acıları çektirmek istiyor musun üst üste sen ölünce senin eline ne geçecek." dediklerinin üstüne hıçkırıklar içinde ağlamaya başladım. Kalbim acıyordu canım yanıyordu.
Sarp kafamı döğüşüne taşladıktan sonra saçlarımı okşadı. "Hayat bu sende ölebilirsin ben de ama kendi canına kıymayı sakın aklından bile geçirme söz mü ?" diye sorduğunda duraksayıp kafamı göğüsümden kaldırıp yüzük parmağımdaki nişan yüzüğünü çıkarıp Sarp'a verdim.
"Bir süre bunu takmak istemiyorum." dediğinde ısrar etmeden alıp cebine koydu.
"Sen ne zaman hazır hissedersen." dedi.
"Kimseyi istemiyorum." dolan gözlerimi belli etmemek için başımı öne eğmiştim.
"Hadi eve gidelim bugün ikimizde çok yıprandık." dedi. Ben de dediklerini onaylamıştım.
Eve geldiğimizde Sarp üstünü değiştirmiş elinde iki büyük kuluplu bardak ile yanıma geliyordu. "İçmeyeceğim." dedim oturduğum yerden Sarp'a bakarak.
"Adaçayı yaptım seni rahatlatır." dedi, ısrarla bardağı elime tutuşturduğunda teşekkür edip aldım. Yanıma oturup elindeki çaydan bir kaç yudum aldı daha sonra sehbanın üzerine bıraktı.
"Gün boyunca her şeyin peşinden koşturdun oturmaya fırsatın kalmadı." dediğinde kucağına yastık koydu. Uzanmamı işaret ettiğinde başımı yastığa yerleştirip bacaklarımı kendime doğru çekmiştim. Sarp saçlarımı okşamaya başlamıştı. "Güzelim güçlü görünmek zorunda değilsin." dedi ve devam etti. "Olanlar senin suçun değildi sakın kendini suçlama." kızaran yüzümden yaşlar birer birer süzülmeye başlamıştı.
Çalan alarm ile gözlerimi araladım ne ara içim geçmişti. Yanı başımda duran alarmı kapatmak için düğmesine art arda bastığım hâlde kapanmıyordu. Arkamdan uzanan Sarp alarmı kapattığında Sarp'ın kolunu yakalayıp sarıldım. "Beni hiç bırakma olur mu ?" Sarp'ı kendime çekiştirmeye çalıştığımda ufak bir kahkaha duymuştum. Sarp bu kadar kaslı mıydı ? "Senin vücudun ne kadar kas..." dediğimde duraksadım. Bizim evde dijital alarm yoktu. Bedenimin güçlü kollar arasına alındığı an Murat ile göz göze gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNALARIN ÖTESİNDE
FantasyOkuduğunuz diğer klasik kitapları unuttun....Bu kitabı okuduğunuz da bazılarınız da paranoya etkisi yaratırken bazılarınızın tüylerini diken diken edecek, artık aynaya bakmadan önce iki kere düşünmenizi sağlayacak normal birinin hayatını değiştiren...